Dokuzuncu Bölüm

8K 593 155
                                    

Multi Medya: Min Yoongi

#BtsJeonJungkookCover | Lost Stars

13. 04. 2018 💫💫

●●●

Zilin sikimsonik sesi kulaklarımda çınlarken, sertçe küfürler savurarak kafamı sıradan kaldırdım.

Başım ortadan ikiye ayrılmak üzereydi. Dün gece fazla kaçırmıştım ve şuan acısını çıkartıyordum.

Pek hatırlamasam da, tae beni eve bırakmış ki zaten pek araba kullanacak derecede değildim. En sonra yanıma yoongi'nin geldigini hatırlıyordum ama ondan sonrası yok. Sızmıştım büyük ihtimal.

Kim bilir ne saçma salak şeyler zırvalamıştır. Onunla on metreyi geç yirmi metre bile yakınında olmak istemiyordum.

Bu her ikimiz içinde en iyisi olurdu. Hele ki bu öğrendikleri şeyden sonra.

Ulan varya!

Bak yine sinirlerim zıpladı. Adam rahat rahat her haltımı orataya dökmüştü ya. Hemde bir numaralı düşmanlarıma.

Şaka gibi.

Gözlerimi devirerek sırayı öne doğru sertçe itikleyip ayağa kalktım. Ön taraftaki kız kaşlarını çatıp bana doğru dönsede onu umursamadan sınıftan çıktım.

Şuan dördüncü dersteydik ve hiç olamayacak derecede gayet normal ve sakin geçiyordu. Çünkü ortada yoongi, çetesi ve çanta gibi taşıdığı yanındaki kaltağı yoktu.

Şuan farkettimde bu okul, cidden onlarsız daha huzurluydu.

Sessiz sakin, olaysız felan.

Rahatça ellerimi cebime sokuşturarak bahçeye doğru yöneldim. Her zamanki oturduğum boş banka doğru ilerleyerek, yayıldım.

Aşırı derecede başım çatlıyordu. Kafamı geriye doğru atarak gözlerimi kapadım.

"Merhaba" yan tarafımda oluşan hareketlilik ve yabancı, kadifemsi bir ses ile kafamı kaldırarak gözlerimi araladım.

Siyah saçlı, minyon tipli ve gözünde, yüzüne göre baya büyük bir gözlük olan kız ile göz göze geldim. Yüzündeki gülümseme ile beni değilde daha çok dövmelerimi inceliyordu.

"Woaa hiç bu kadar dövmesi olan birini görmemiştim. Yakından daha güzelmiş..." gözlerindeki hayranlık ile süzmeye devam ederken, boğazımı temizleyerek oturduğum yerde dikleştim.

Hızlıca gözlerini, gözlerime dikti. "Ah, incelemeden rahatsız olduysan, üzgünüm. Sadece tanışmak için gelmiştim. Ben heun." bir uzattığı ele birde yüzündeki neşeli hala baktım.

Ah, cidden bu kadar neşeli ve pozitif olmayı nasıl başarıyordu?

Elini tutmaktansa kafamı hafifçe sallayarak karşılık vermiştim.

Bozuntuya vermeden elini indirdi. "Ne kadar cevap vermesende, snei tanıyorum. Aslında aynı sınıftayız ve ilk seneden beri seni tanırım uzaktan, ama senin beni tanıdığını pek sanmam" tek kaşımı kaldırarak tekrardan onu inceledim.

Hayır. Tanımıyordum.

Ulan bir tane bile arkadaşım olmamıştı ki okuldan tanıyayım.

"Bu arada birşey demek istiyorum..." elini havaya kaldırarak bu sefer o beni baştan aşağı süzdü. "Aşırı derecede taş bir hatuna dönüşmüşsün." tepkisine karşı yüzümü buruşturdum.

ᴀʟᴛıɴ ᴠᴜʀᴜş || ᴍʏɢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin