Valizlerimi toplamak pek zor olmamıştı. Bilirsiniz aileden biri üniversiteye gideceği zaman bütün akrabalar toplanırlar. Bunun en sevdiğim yanı hiçbir işe el sürmeden her şeyinin hazır olması ve tabiki alınan hediyeler, verilen harçlıklar...
Yapılan tüm hazırlıkların, verilen öğütlerin ve yenilen son anne yemeklerinin ardından yola koyulma vaktiydi. Aslına bakarsanız her ayrılık zordur ama benim için pek öyle olmadı. Hiç bilmediğim bir şehire ve ailemden bin kilometre uzağa gidiyor olmam öyle üzücü bir şey değildi.
Bu bir mükafattı. Kendi ayaklarımın üzerinde duracağım, yeni bir düzen kurabileceğim temiz bir yoldu sadece. Yani ben öyle düşünmüştüm.Büyük bir şehirde doğmuş ve büyümüştüm. İnsanları tanıdığımı düşünüyordum. Cesur, korkusuz, mantıklı, sıcakkanlı, ee şey biraz da kendini beğenmiş (abartmayı hiç sevmem 😋), duygusallığa tahammül edemeyen biriydim. Küçük bir şehrin küçük bir ilçesine okumaya gidiyordum. Daha önce hiç görmediğim bir yerdi. Artık uzay çağında yaşadığımız için okul kaydını internetten yapmış, kalacağım evi internetten bulmuş hatta ev sahibiyle konuşup 1 dönemlik kiramı yatırmıştım bile. Nasıl bir yere gideceğimden haberim yoktu. Bu ilçeyle alakalı internette pek bir şey bulamamıştım. Biraz ilginç ve ürpertici görsellerle, haberlerle karşılamış olsamda bana heyecanlı gelmişti.
Uzun yolculuklar yapmayı severdim bu yüzden bu yolculuğun tadını çıkaracak her şeye sahiptim. Sırt çantam da olabildiğince atıştırmalık, bir adet tablet (içersinde yüzlerce filmle beraber tabi ki), kulaklık, powerbank, uzun yolculukların olmazsa olmazı minicik pembe yastığım, ah şey makyaj malzemelerim vardı. Makyaj malzemelerimin olmasına şaşırmayın yolculuk yapıyor olabilirim ama insanın kısmeti ne zaman karşısına çıkar bilemeyiz öyle değil mi? Çok heyecanlıydım bir an önce yolculuğum başlasın istiyordum.
Otobüs gelmiş, valizler yerleştirilmiş, aileler vedalaşmaya başlamıştı. Ve tabi ki bende ailemle vedalaşmalıydım. Bir an babam ve anneme sarılınca onları ne kadar çok özleyeceğimi farkettim. Duygusal bir andı annem ağlıyor babam hiçbir şey söylemiyordu. Geri çekildim ve bu duygusallığa bir son vermeleri gerektiğini söyleyeceğim sırada babam benden hızlı davrandı. "Hayatım lütfen böyle ağlamayı bırakır mısın? Bunun olacağını biliyorduk. Küçük kızımız bir gün büyüyüp uzaklara gidecekti zaten." Aklımı okumuştu sanki. Annem kendini toparlamaya çalışırcasına
"Haklısın hayatım Arya'nın (bu ben oluyorum 😋) bilmesi gereken tek şey onu çok sevdiğimiz ve her zaman yanında olduğumuz." demeye çalıştı ama ağlamaktan tam olarak konuşamadı.
"Canım ailem bende sizi çok seviyorum ama şimdi size son kez sarılıp otobüse binmezsem sanırım beni beklemeyecekler." dedim espriyle.Evet son kez sarılıp öpüştükten sonra nihayet otobüse binmiş ve 23 numaralı pencere kenarında ki koltuğuma oturmuştum. Otogardan çıkana kadar aileme el sallamaktan kolum ağrımıştı. Hemen ayakkabılarımı çıkarıp bacaklarımı koltuğa topladım. Rahat etmem önemli. Tabletimi kulaklığımı çıkarıp film izlemeye başladım gece yolculuğu yaptığım için dışarıyı izleme imkanım yoktu. Bir kaç film izledim, uyudum, uyandım, atıştırmalıklarımı yedim derken on altı saatin nasıl geçtiğini anlamadım.
Ve sonunda gelmiştim. Yeni bir başlangıç yapacağım küçük ilçeye. Otobüsten indim, valizlerimi yanıma biriktirdim ve gülümsedim. Ben geldim KÜÇÜKSU ilçesi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski Okul
ParanormalÜniversiteye yeni başlamış bi grup arkadaşın yaşadığı paranormal olayları konu alan bir hikaye. Yaşanmış olayları konu alan bu hikaye de karakterlerim de kurgu olmayacak isimler değiştirilerek her şey olduğu gibi anlatılacak. Korkarak okumalar... +H...