*2*

86 9 0
                                    

Ağaçlar,bitkiler,çiçekler o kadar güzeller ki rengarenk,pırıl pırıllar.Adeta bizim hayatımızı süslüyorlar.Peki siz hiç bir yaprağı derinden incelediniz mi?

Yaprağın iç damarlarını,renk tonunu,şekillerini...
Aslında biz insanların hayatları da böyledir.Hepimizin geçmişi,yaşamı,düşleri,gökyüzü,çiçekleri,gülüşleri,geceleri farklı renktedir.
Kiminin siyah kiminin mavi.

Fark ettim de gökyüzümüzün renginin pek bir önemi yok.

Asıl önemli olan insanın içindeki renk.Eğer bir renk seçme şansım olsa bu kesinlikle beyaz olurdu.Bu renk saflığı,sadeliği,zerafeti ve aydınlığı temsil eder.Peki ya senin bir renk seçme şansın olsa sen hangi rengi seçerdin?

Odama nüfus eden güneş ışınlarıyla beraber gözlerimi araladım.Galiba tek uyanan ben değildim.Mia'da benimle beraber gözlerini açmıştı anlaşılan.Yorganımı üstümden çekerken ayaklarımı yatağımdan sarkıttım.Ama bizim uykucu oyun istiyordu.

"Üzgünüm okula gitmem lazım ama söz gelince ilk iş seninle oynayacağım".Esneyerek ayağa kalktım ve pencereme doğru yaklaştım.Bugün hava güneşliydi ve ben bu güzel manzaraya daha doya doya bakamadan odamın kapısı tıklatıldı.Ardından kapım usulca aralandığı anda yüzümde kocaman bir tebessüm oluştu.

Babam gelmişti muhtemelen kalhvaltı yapmam için aşağıya çağıracaktı.

"Erken uyanmışsın".dediği anda ona doğru adım attım ve kollarımı beline doladım.

"Biraz öyle oldu sanırım".

"Kahvaltı hazır".

"Tamam baba hazırlanayım hemen geleceğim sosilerimi bekletmek istemem doğrusu".

"Onlarda Helen ne zaman gelip de beni yiyecek diyorlardı".

Kısa gerçekleşen diyaloğumuzun ardından sonra babam odamdan çıktığı an ilk olarak banyoya girdim.Aynaya yansımam düşmüştü.Saçım başım her sabah olduğu gibi elektriklenmişti.

Vakit kaybetmeden musluğu açtım ve akan suyu avuçlayıp yüzümü yıkadım.Soğuk su ayık olmam için iyi gelmişti.Aynanın yanındaki beyaz dolabımın kapağını açtığım gibi elime gelen tarakla saçlarımı taramaya başladım.Omuzlarıma kadar değen kestane renkli saçlarım hacimli ve parlak gözüküyordu.

Kapının kulpunu yavaşça aşağıya doğru indirerek aralanan kapıdan bir adım atarak odama geri döndüm.Okul çantamı zaten her daim okuldan gelince hazırladığım için bu konuda biraz zaman kazanabilmiştim.

Giysi dolabıma yaklaşarak boydan aynalı olan kapağı açtım.İçerisinden okul eteğim ve tişörtümü alarak kapağını tekrardan kapattım.Formalarımı giydikten sonra aynanın karşısına geçerek kıyafetlerimi düzelttim.

Bu sırada Mia'da bana bakıyordu.Midemden gelen sesle acıktığımı bir kez daha anladım.Çantamın tek kolunu omzuma atarak bana bakan Mia'yı kucağıma alarak odamdan çıktım.

Merdivenlerden yavaşça inerek koridorda ilerlemeye başladık.Salona geçmeden mutfağa girdim ve Mia'yı kucağımdan indirerek mama ve su kabını önüne koyarak dolaptan çıkardığım kedi mamalarından bir tanesini kabın içerisine boşalttım.

Yanındaki kaba da su doldurduğum vakit aklıma dün aldığım süt paketleri geldi.Buz dolabının yanına yaklaşarak kapağı açtığım gibi 1 paket süt aldım.Su kabının yanına bir kab daha koyarak dolaptan aldığım sütü açıp içine boşalttım.

Öyle acıkmış ki ben doğrulur doğrulmaz karnını doyurmaya başladı.Onu böyle görünce bakakaldım.

Hayvanlar dostlarına daima sadıktırlar.Bazı insanlardan daha anlayışlı ve yakındırlar.Arkamdan gelen sesle beraber olduğum yerde adeta sıçradım.Yavaşça bedenimi arkaya çevirip bana seslenen kişiye baktım.

Ayşen teyze elindeki tepsiyle bana bakarken gözlerinin içi gülüyordu.Ayşen teyze bizim sadece yardımcımız değil aynı zamanda ben ve babamın da ablasıdır.Elinden her iş gelir.Hele o tontiş parmaklarıyla bize yemekler hazırlaması yok mu.Her zaman sevimli ve samimi bir insandır.Boyuda kısa olduğu için bir insanın ona ısınmaması biraz zordur.

"Günaydın kızım".

"Sanada günaydın Ayşen teyze".

"Acıkmadın mı,birazdan okul servisin gelir."

Sorduğu soruyla birlikte babamı masada yalnız bıraktığım aklıma geldi.
"Mia acıkmıştı da onunla ilgilendim biraz".

"Keşke sen 1-2 birşey yeseydin ben bakardım bu yaramaza"
.Hafifçe kıkırdadığımda Ayşen teyze bana baktı.

"Yalan mı? Geçen gün saksıya yeni diktiğim çiçeğimi düşürdü, ayrıyetten masanın üstüne süs diye aldığım vazoyu da kırdı".

"Ne yapalım Ayşen teyze gülü seven dikenine de katlanır".

"Öyle yaramaz ama sevimli bu arada ben seni yine tuttum hadi git kahvaltını yap sen".

"Tamam o zaman görüşürüz".

"Hadi Allah zihin açıklığı versin kuzum".dedikten sonra yanından ayrıldım.

Salona doğru ilerlerken bugünümün güzel geçmesi için dua etmeye başladım.Kahvaltı masasına doğru ilerlerken babam okuduğu gazeteden başını kaldırıp yüzüme baktı."Bayağı bi erken geldin kızım".

"Haklısın çok beklettim ama Mia'nın da karnı acıkmıştı bende onunla ilgilendim".

"İyi bakalım ben 5 dakika sonra çıkarım sende gecikme ve servise yetiş."

"Tamam babacığım gecikmem ben merak etme".
diyerek gülümsedim.

"Eee,nasılsın bakalım bugün".

"Her geçen gün kendimi daha iyi hissediyorum baba".

"Bundan bi şüphem yok sen zaten güçlü bir kızsın".
yanaklarımda küçük bir gülümseme peydah olup,babam masadan kalkarken yanağıma bir buse kondurdu.

"Derslerinde daima başarılı ol, gerçi sen zaten hep başarılıydın ama olsun ben yinede dua edeyim de nazar değmesin"
.diyerek yanımdan uzaklaşmaya başladı.

"Hayırlı işler baba,günün güzel geçsin".

Beni kontrol edercesine kısa bir bakış atıp 32 dişini göstererek gülümsedi.Midem açlıktan ağrımaya başladığında gözlerimi kahvaltı tabağıma çevirdim.

Ayşen teyze sofraya bütün hünerlerini yine sermiş anlaşılan. Tabağıma peynir,zeytin,domates ve sosis koyarak diğer elime de çatalımı aldım.Çok fazla zaman harcamadan tabağımdaki yiyecekleri bitirip ardından bir bardak su içtim.Yanımdaki sandalyenin üzerine koyduğum çantamı elime alaraj salondan çıktım.

Dış kapının yanındaki ayakkabı dolabından beyaz spor ayakkabılarımı alıp giymek için kapının yanındaki küçük koltuğa oturduğum gibi ayakkabılarımı giydim.Masanın üstündeki kutudan anahtarları çıkardığım anda kendimi dışarıya attım.

Kapının ağzında işe,okula yetişmek için koşuşturan insanları gördüm.Aynı zamanda spor yapan teyze ve amcaları da.

Yaşadığımız yer yeşilliklerle doluydu,sakin ve huzurlu bir mahallede yaşıyorduk.Evimiz çok da büyük değildi sadece bize yetecek kadardı hatta biraz fazla da olabilir.

Ayşen teyze de bizimle birlikte,bu evde yatıp kalkıyor, yemek yiyordu ve malesef kimi kimsesi yoktu.Hatta geçen yıl kanserden dolayı da hayat arkadaşını kaybetmişti.

Ben derin düşüncelere dalmışken servisim çoktan bizim kapının önüne gelmişti.Çok bekletmemek adına koşar adımlarla bahçeden dışarıya çıktım.Servisin kapısı açıldığı an kendimi içeriye attım.

"Günaydın Rüstem amca".Genelde servise ilk binen ben olurdum.

"Günaydın kızım".diyerek bana baktı.Ardından diğer ögrencileri de almak için yola koyuldu.Bende her zamanki gibi cam kenarında duran arka koltuklardan birine oturdum.

Çantamdan kulaklığımı çıkararak telefonuma taktım.Favori müzik listemden bir şarkı açarak gittiğimiz yolları izlemeye başladım.
🍃🍀

KARİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin