BAŞLANGIÇ

65 7 0
                                    

Kimseye acımayacaktım artık. Kimseye güvenmeyecektim. Artık tek başımaydım. TEK BAŞIMA!

Yalnızlık. O kadar anlatılamaz bir duyguydu ki. Kendini bir boşlukta hissediyorsun sonra yoğun bir çaresizlikte. Sana nereye gideceğini,  ne yapman gerektiğini söyleyen birisi olmuyor artık. Bu dünyada ne yaparsan yap kimsenin seni düşünmediğini anlaman gerekiyor umutsuzca. Acaba ailem ne yapmışlardı beni bulamadıklarında. Üzülmüşler midir?  Onları asla üzmek istememiştim, herzaman onlara layık olmaya çalışıyordum ama bunu gören sadece ben vardım sanırım. İşte şimdi bu durumdan nasıl çıkacağımı söyleyen bir ailem bile yok artık.

İçimdeki boşluk giderek büyüyor sanki.  Dayanılmaz oluyor bazen. Boşluğu kanla masum insanların canlarıyla dolduruyorum acımasızca. Onların o korku dolu seslerinin her titreyerek merhamet dilenmesinde, her dehşet dolu gözlerin içinden düşen damlalarındaki yansımamın iğrenç görüntüsü bile benim kan içmeme engel olamıyordu artık. Durduramıyordum bu kalp atışlarının kulaklarımda çınlamasını, boyunlarındaki damarların beni onlara doğru çekmesi durdurulmaz bir güçtü   artık.

Zachary ortadan kaybolmuştu, bense Kansas 'da bir barda iş bulmuştum. Böylesi daha iyiydi. Kimse kimseyi tanımazken,  kolayca kurbanımı seçebiliyordum. Nina'nın evindeyken param ve kıyafetim olmadığından bulduğum kadar parayı ve kızının birkaç kıyafetini almıştım. O şehirden acilen uzaklaşmam gerekiyordu ve bende işte buraya gelmiştim. Geceleri bir yerde kalmıyordum , kurbanlarımla uğraşıyordum  genellikle. Ah bu açlık! Bana daha neler yaptıracak acaba! 

Ben eskilerimi bu yabancıya anlatırken o da korku ve ilgiyle karışık duygularıyla beni dinliyordu sessizce. Onun yanında ağlamam güçsüz olduğumu gösteriyordu. Ama ben o cesareti yıllardır görmemiştim bile. Bu his sanki ailemi yeniden bulmuşum gibiydi  ve bu beni ağlatabilirdi kolayca.

'Tedavisi yok mu peki? ' diye sordu sanki onuru kırılmışcasına. Yüzümü ona çevirdim, gözlerindeki ışığı gördüm adeta. 'hayır' anlamında salladım kafamı. Üzülmüş gibi yaptı, sanki onu az önce öldürmeyecekmişim gibi. Gözlerimden ne kadar da çok yaş akıyordu. Bütün bir ömrün sıkıntıları birikmişti adeta. Adam sanki beni yıllardır tanıyormuş gibi kollarıyla sarıldı bana,  göğsüne yaklaştırdı. HUZUR! İşte huzur buydu. 

Kalp atışları bir müzik gibi gelmeye başlamıştı. Açlığımı bastırıyordu onun kalp atışları. Yıllardır bulamadığım, hissedemediğim bir histi bu. Sımsıkı sarılmıştı bana. 'Neden? ' diye sordum bu sessizliği bozmak istercesine. 'Neden bir katile sarılıyorsun şu an? '. Kollarını hafifçe aralayarak yüzüme baktı. Yüzünde artık bir korku yoktu,  artık yüzünde sadece hüzün dolaşıyordu. Geçmişte çok acı bir olay yaşadığını anlamıştım baktığımda. 'Ben ' dedi sanki ağlayacak gibi. 'Hayatımdaki tek kadının bir canavara dönüşmesini izledim. Ben nasıl gittikçe uzaklaştığını. '  Yutkunamadı. Gözlerim'deki yaşların az önce durmuş olmasına rağmen yine dolmuştu.

'Beni dönüştükten sonra neden öldürmediğini anlamıyorum! Keşke öldürseydi!! ' dedi yüksek sesle ağlamasını durdurmak istiyormuş gibi. Bense ona dönerek o çıkan cılız sesimle 'Aşk' demiştim istemeden...

Arkadaşlar biraz geç yazdım kusura bakmayın.Birkaç gündür meşguldük ailecek. Yeni bölümü 'alışveriş' yaparken yazdım bu yüzden kötü ve kısa olmuş olabilir. Görüşmek üzere!

 

ESKİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin