Onun sesini duyunca olduğum yerde kaldım.Gerçekten büyüleyici bir sesi vardı.Ahh ben ne diyordum.Onlardan uzak durmalıydım.
Baran;”Lütfen biraz konuşabilir miyiz?”
Hala put gibi duruyordum.Onunla konuşmaya cesaretim yoktu.Aslında bütün erkeklere karşı böyleydim.Onlara karşı hiçbir zaman ne duygularımı ne de kendimi ifade edemezdim.Babam bu konuda çok fazla sertti.Geçmişte bununla ilgili fazlasıyla anım vardı.Babamın bir erkekle sevgili olmamı bırakın dost olmama bile izin vereceğini düşünmüyordum.
Tam arkamı dönecekken sınıfa öğretmen geldi.Arkama bakmadan Minanın yanına gitmeye başladım.Zaten öğretmen gelmese bile ona ne cevap vereceğimi bilmiyordum.Sadece arkamı dönüp ciddi olup olmadığına bakacaktım.
Minanın yanına oturduğumda bana bakıyordu.Gözlerinden anladığım kadarıyla “ne oldu”der gibiydi.Ona doğru eğilerek konuşmaya başladım.
“Hızlıca çantamı alıp geri döndüğümde bana “Ada”diye seslendi.Sonrada benimle konuşmak istedi.”dedim.
Mina;”Peki sen ne dedin?”
“Tam arkamı dönecekken öğretmen sınıfa girdi.Zaten öğretmen gelmese bile ne diceğimi bilmiyordum.Ayrıca onunla konuşmaya utanıyorum.Sence ne demeliydim?”
Mina;”Şuan da bende bilmiyorum.Öğle arasında kızlarla oturduğumuzda bir karar veririz.”
“İyide o soruyu bana şimdi sordu.Sonradan karar verip ona cevabımı söylemem saçma olmaz mı?”
Mina;”Eğer şimdi gelip bunu sana sorduysa bu demek oluyorki daha sonrada yanına gelecek ve seninle konuşmaya çalışacak.Yani peşini bırakmayacak.”dedi gülerek.
Bunu düşünememiştim bile.Gerçekten normalde bu kadar aptal biri değildim.Ama bu okula geldiğimden beri böyle başka bir Ada olarak kendimi gösteriyorum.Aptal bir Ada olarak…
Mina;”Bu arada Türkiye de öğretmenlere “hocam”diye hitap edilir.” Dedi yine aynı şekilde gülerek.
“Bunu bilmediğimi nerden anladın?”
Mina;”Bunu bilmediğini herkes anlamıştır Ada.Düşüncelerini yüzünde fazlasıyla belli ediyorsun.”
Söylediklerine karşı gülümsedim.Ahh iyice aptal olup çıkmıştım.Kesin hoca bile anlamıştı ona nasıl hitap edeceğimi bilmediğimi.Belkide beni bir aptal olarak görmüş onun için bana samimi davranmıştı.
Zor bir dönem beni bekliyordu.Avrupa da ve Amerika da derslere çok fazla önem verilmiyordu.Babam Türiye de eğitimin hep daha sıkı olduğunu söylerdi. Avrupa da ve Amerika da okul kulüplerine kayıt olursan,yararlı şeyler yaparsan ve de iyi bir referans mektubu verirsen iyi bir üniversiteye girebilirdin.Maalesef bu durum Türkiye de yoktu.Türkiye de fazlasıyla çalışıp üniversitelere giriş sınavlarını yüksek puanlarla geçmek gerekiyordu iyi bir üniversiteye gidebilmek için.
Tabi bu durum zenginler için önsemsizdi.Şimdi diceksiniz sen nesin?Evet bende fazlasıyla zenginim ama bir şeyleri kendim kazanmak istiyorum.Ahh ne diye sabahtan beri boşuna düşünüyordum ki burada kalıp kalmayacağımız bile belli değil o zamana kadar.
Dersin coğrafya olduğunu daha yeni anlayabiliyordum.Bu dersten nefret ediyordum.Öğle arasına kadar dersler çok çabuk geçmişti.Coğrafyadan sonra iki saatte matematikti.Herkesin nefret ettiği bu ders benim favorimdi.Derse katıldığım için çabucak geçmişti.Ve ilk günden hocanın gözüne fazlasıyla girmiştim.
Tenefüslerde ise sırf Baran gelip benimle konuşmasın diye zil çalar çalmaz Minanın kolundan tuttuğum gibi dışarı çıkarmış ve Alya ve Çisilide alıp bahçeye çıkmıştık.Bütün tenefüslerde saçma sapan konuşup gülmüştük.Onları gerçekten çok sevmiştim.
Sonunda öğle arası geldiğinde kızlarla birlikte yemekhaneye gittik.Yemekhane okulumuzdan ayrı bir binadaydı.Okulumuzun sağ tarafında ve sadece yemekhane olmasına rağmen fazlasıyla büyüktü.Oturup yemeklerimizi hızlıca yedikten sonra bahçeye çıktık.Yemekhanedeki yemekler gerçekten çok lezzetliydi.Kızların hızlı ve fazla yemesinden anladığım kadarıyla onlarda benim gibi yemek yemeyi fazlasıyla seviyorlar ve kilo almıyorlardı. Sonunda çardaklardan birine oturduk.
Çisil;”Burası bizim çardağımızdır her zaman buraya otururuz.”dedi gülümseyerek.
Alya;”Merak ettiğim bir şey var Ada.Rüzgar genellikle kendine aşık olan kızları rezil eder.Yoksa…?”
Devamını getirmesine izin vermeden konuşmaya başladım.
“Hayır ondan hoşlanmıyorum.”
Mina;”Peki ne diye sana sataştı bu manyak?”
Sabah okula geldiğimle olan her şeyi kızlara anlatmaya başladım.3üde ağzı açık bir şekilde beni dinliyordu.Hayır yani öyle çok da büyük bir şey olmamıştı ki.
Çisil;”Sen ciddi misin?Bütün anlattıkların yaşandı mı yani?”
“Evet.”
Alya;”İnanamıyorum.Bütün okulda ona özürlü diyen tek kişi sensin heralde.”
Bu çocuğun özürlü kelimesiyle alıp veremediği neydi?Ona özürlü dediğim de bu kelimeyi ilk defa duymuş gibi davranmıştı.Mina benim anlamadığımı anlayarak durumu açıklamaya başladı.
“Bu okulun sahibi Rüzgar.Ve daha öncede dediğimiz gibi kendini bulunmayan hint kumaşı zannediyor.Bütün okuldaki salak kızlar onların grubundaki üyelere aşık.Tabi en çok da Baran ve Rüzgara.Bunların grup bizim okulda en çok popüler olan grup yani.Hatta bizim okulu bırak bütün İzmir de popülerler.Sonuç olarak kimse onlara hakaret edemez.”
Alya;”Şu karşıdaki basketbol sahasında grupça basketbol oynuyorlar.Sürekli bunu yaparlar.Sadece grupça yani dört kişi oynarlar.Onun dışında kimseyle oynamazlar.”
Çisil;”Şuanda elinde topu tutan sarışın mavi gözlü olan Çağan.Diğeri ise siyah saçlı mavi gözlü olan Toprak.”
Bunların hepsi taştı mübarek.Bilerek mi biribirlerini seçmişlerdiki.Ben onların ne kadar yakışıklı olduğunu düşünürken o sırada Mina kızlara Baranın benimle konuşmak istemesi olayını anlatıyordu.Kızlara dönerek konuşmaya başladım.
“Sizce ne yapmalıyım kızlar?”
Alya;”Burada dikkatimi çeken tek şey Rüzgarla o kadar rahat konuşurken nasıl oluyorda Barana karşı utanıp konuşamıyorsun?”