İnstagram hesabım: yusraergn
Tiktok hesabım yusraergunkitaplariKeyifli Okumalar ☘️
Oturduğum salıncakta yavaş yavaş, tıpkı bir beşik gibi sallandım. Soğuk havaya inat doğan güneş capcanlıydı. Gözlerimi salıncağın bağlı olduğu ağacın dallarına çevirdim. Kışın ortasında çırılçıplak kalmıştı. Tüm yapraklarını dökmüş, yenilerinin yeşermesi için baharı beklediğini gösteriyordu. Kuru dalları hafifçe esen rüzgârdan dolayı kıpraşarak dans ediyordu. Gözlerimi yumdum ve rüzgârı kucakladım. Temiz ve serin olan havayı içime çektim. Biraz üşüsem de umursamadım. Sallanmaktan yorulan bacaklarımı dinlendirmek için salıncağı durdurdum. Eş zamanlı omuzlarımda hissettiğim el ile gözlerimi araladım ve elin sahibine baktım.
"Güzelim, bu salıncağı kurduğuma pişman ediyorsun beni," dedi ve elini yanağıma koydu. "Yüzün buz gibi olmuş, üşüdüğünün farkında değil misin?" Beni azarlayan kocama omuzlarımı silktim. Üşümüştüm ama salıncakta sallanmak daha cazipti. Buraya ilk geldiğimiz gün kurmayı aklıma koyduğum bu salıncağa doyamıyordum. Dün Yiğit adamlarla beraber kurmuştu fakat ben henüz tadını çıkaramadan bu akşam Mardin'e dönüyorduk. Cihan'ın yeni bir iş anlaşması için Yiğit'i bu sabah aramasıyla gideceğimizi öğrenmiştim. Hâlâ bana çatık kaşlarıyla bakan Yiğit'e cevap vermek için ellerimi harekete geçirdim.
"Salıncakları çok seviyorum ve doyamadan gideceğiz," dedim yüzümü asarak. Etrafımdan dolanarak önüme geldi ve diz çökerek ellerimi avucunun içine aldı. Sıcak elleri bir battaniye gibi üşümüş ellerimi ısıtmaya çalışıyordu.
Gözlerindeki şefkatle, "Havalar ısınınca yine geliriz ve sen o zaman istediğin kadar salıncağa binebilirsin. Hadi şimdi içeri gidelim, yoksa hasta olacaksın," dedi. Hüzünle salıncağıma bakarak ayaklanacağım sırada tekrar Yiğit'in sesini duydum. "Annene bunu onun iyiliği için istediğimi söyler misin ufaklık?" dedi ve yan gözle kısa bir an bana bakıp tekrar karnıma döndü. Ellerimi bıraktı ve bu sefer bebeğimize dokundu. "Bir de gözlerindeki hüznü silmesini söyle, buna dayanamadığımı da eklersen çok memnun olurum ufaklık." Onun bebeğimizle konuşması kalbimdeki saklı duyguları tekrar ortaya sermişti. İçim eriyerek sevdiğim adama baktım. Fakat bunu göstermemeye çalışarak küskün bir tavırla elini karnımdan çektim. Kafasını kaldırıp bana baktığında ise ellerimi oynattım.
"Beni bebeğime şikâyet etmeyi bırakır mısın?" Ben ona nazlı bir edayla bakarken o bana yüzünde aşkın emaresi olan gülümsemeyle bakıyordu. "Hem bir kere bile beni sallamadan mı gideceğiz?" dediğimde bu sefer şaşkınlıkla yüzüme baktı. Onun bu tatlı hâline gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
Bir eliyle kendini göstererek, "Ben mi?" dedi. Kafamı olumlu anlamda salladığımda şaşkınlığın yerini tuhaf bir ifade aldı. Ardından salıncağa itici bakışlar atınca güldüm. Yiğit ondan böyle bir şey isteyeceğimi beklemiyor olmalıydı. Zaten ben de onun beni romantik bir adam gibi sallamasını beklemiyordum. Nihayetinde sert ve soğuk bir ağaydı o değil mi? Bakışları gülüşüme kayarken aşkla parlayan harelerine şahit olmak içimi ısıtıyordu. Yiğit ayaklandığında ne yapacağını merakla izledim. Arkama geçtiğinde bu sefer şaşırma sırası bendeydi. Siyah hırkasını çıkardı ve üzerime örttü. Ardından salıncağı önce yavaş yavaş sallamaya başladı. Yüzümde hâlâ şaşkınlığın izlerini taşırken gittikçe hızlanan salıncakla beraber göğe tüm bedenimle dokunmaya başlamamla kendimi bu mutluluğun kollarına bıraktım. Gülümsedim ve yüzüme çarpan havayı daha çok hissetmek için kafamı yukarı doğru kaldırdım. Salıncak bir alçalıp, bir yükselirken kendimi bir kuş gibi özgür hissettim. Havada süzülen bedenim heyecanla doldu. Tuttuğum kalın ipten ellerimi ayırdım ve göğü bu sefer ellerimle tutmaya çalıştım. Ben sallandıkça ipin bağlı olduğu dal da benimle beraber sallanıyor, bana eşlik ediyordu. Saçlarım öne doğru gittiğimde omuzlarımdan arkaya doğru özgürlüğünü ilan etmek ister gibi savruluyor ve benimle beraber havaya karışıyordu. Geriye gittiğimde ise omuzlarımı bırakarak yüzümü okşuyordu. Yiğit'in büyük elleri sırtıma baskı uygularken bir süre sonra hissedemez olmuştum. Hemen arkasından salıncak yavaşlayarak durmuş, bense içine girdiğim o müthiş histen çıkmıştım. Buz kesen saçlarımın arasına konan öpücükle saç diplerime kadar ısınmıştım. Salıncaktan indim ve beni bu denli mutluluktan havaya uçurduğu için boynuna sarıldım. Salıncağa binme sevincimi sevdiğimle deneyimlemek beni çok mutlu etmişti. Yiğit'in sıcak dudaklarını bu sefer boynumda hissettim. Geri çekildiğimde yüzümdeki gülümseme hâlâ silinmemişti, aksine daha da büyümüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ GELİN (Tamamlandı)
RomansaSessizliğe haps olmuştu kadının ruhu ve o, kadının sessizliğine bile ölen, ruhunu sevdasıyla iyileştiren bir adamdı. Fakat aşka giden yol dikenliydi, ayaklar kan revan içinde kalmıştı, yol uzundu ama yürek yine de pes etmiyordu. Aşk, kadının adıyla...