Kızlar çevikçilerin evi neye uğradıklarını şaşırırken kötü bakışlarla Bahar'a baktılar. Cennet gelini de masum bakışlar atarak iki çevikçinin arkasına saklandı.
-"Ne oluyor lan burada?" Derken Hazar hala Begüm Hanım, Nebahat Hanım ve Kübra Hanımın farkında değildi. Zira sinirden ne yaptığını, nerede olduğunu bilmezdi. Rabia'nın yalvaran bakışlarını bile görmüyordu.
-"Hazar." Diye fısıldayabildi.
-"Ne var?"
-"Sakin ol."
-"Ne sakin olacağım lan ne? Herif gelmiş seni istiyor seni." En sonunda Rabia da sinirlendi. Hazar madem anlamıyorsa anladığı dilden konuşurdu.
-"Aptal mısın? Annemin yanında nasıl davranıyorsun." Diye annesini işaret edince Hazar'ın o an kafasına dank etti.
-"Ha onu mu diyorsun sen iki saattir." Kübra Hanımın yanına gidip elini öptü.
-"Hayırlı akşamlar Begüm Teyze." Rabia dişlerini birbirine bastırdı.
-"Hazar o Fatoş'un annesi Kübra teyze. Benim annem yanındaki kadın." Hazar'ın kırdığı potla yüzü kıpkırmızı okurken Begüm Hanımın yanına gidip elini öptü. O sırada Serkan da Kübra Hanımın yanına gidip gülümseyerek elini öptü.
-"İyi akşamlar Kübra Teyze." Hazar da Begüm Hanıma aynısını yaparken mahcubiyetle bakıyordu. Onun öyle bakması Rabia'nın aşırı hoşuna gitmiş ve neredeyse yanaklarını sıkmak istiyordu. Ama hayatta böyle bir yapamazdı. Zira yapsa annesinin bacaklarını lades kemiği gibi kıracağını biliyordu. Ortamda sessizlik hakim olurken o sessizliği Zülfiye Hanım bozdu.
-"Ne oluyor ayol. Bu ne böyle?" Kadının çıkışına karşı herkes onlara bakarken Hazar ve Serkan ikiz damatların kollarından tutup kapıya doğru sürüklediler.
-"Hadi birader hadi. Burada size kız mız yok." Kadınlar hayretler içerisinde bakarken Begüm Hanım çevikçilerin yaptığına engel olamaya çalışıyordu.
-"Evladım durun yapmayın. Evladım misafir kovulur mu? Yapmayın etmeyin." Çevikçiler dinlemeden adamları atınca geri kalan misafirler de kendiliğinden kalkıp evden çıktılar. Geriye kendileri kaldığında Nebahat Hanım elindeki bastonu yere vurdu.
-"Geçin şöyle içeriye sizi sıpalar. Ev basıp misafir kovmak ne demek göstereceğim size." Çevikçilerin gözleri kocaman oldu ve anında birbirilerine döndüler. Gözlerinden de aynı ifade geçiyordu: İşte şimdi yandık oğlum...
Erkekler koltuğa otururlarken kızlarda yanlarına doğru hareketlendi. Lakin Nebahat Hanım bastonunu kızların önüne uzatıp geçmelerini engelledi.
-"Siz analarınızın yanına geçip oturun bakayım." Kızlar el mecbur annelerinin yanlarına otururken Bahar kardeşinin yanına oturdu rahatça. Nebahat Hanım da çevikçilerin yanındaki tekli koltuğa oturdu. Elindeki bastonu onların gözüne sokmak istercesine erkeklerin ayaklarının dibine doğru uzattı.
-"Söyleyin bakalım sizi eşek sıpaları. Ne bu digonun ahırına girer gibi eve dalmalar misafiri kovmalar." İki çevikçi birbirine bakıp ne diyeceklerini düşünürken Fatoş açıklamak istedi. Tam konuşacakken Nebahat Hanım lafı ağzına tıktı.
-"Sen sus. Sen onların avukatı mısın?"
-"Ama anneanne." Derken Serkan boğazını temizledi.
-"Efendim. Çok özür dileriz böyle olmasını istemezdik ama bir anlık sinirle geldik evinize daldık." Nebahat Hanım Serkan'ın kendisine böyle anlayışlı, saygılı bir şekilde konuşması karşısında önce bir şaşırdı sonra da ona belli etmeden içinden mutlu oldu. Çocuk çok efendi biriydi. Böyle ev bastığına göre demek ki torunumu gerçekten seviyor bu hayta diye düşündü. Haklıydı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimle Misin? (Çevikçi Serisi-3)🇹🇷
Literatura FemininaRabia ve Hazar'ın hikâyesidir. Yayınlanma Tarihi: 22.09.2017