3-konuşmamız gerek.

145 11 6
                                    

christina perri- human
(Sonlara doğru dinleyin)

~~

Hoseok

Sabah gözümüzü açışımızdan akşam kapatana kadar bir düzen içinde yaşarız hayatımızı. Bazı günler bir kaç kelime fazlalaşır konuştuklarımız belki. Belkide doğru düzgün konuşamadan günü tamamlarız. Öyle böyle yaşardım işte düzen hastası değilim belki ama istemsiz bir düzen içine giriyor insan bir süre sonra. Kalk, okula git, ev gel, ders çalış , yat..

Bazen insanın düzeninin bozulması her şeyinin elinden gitmesine sebep olur. Eğer bir kere , sadece bir kere ipin ucunu kaçırırsak hayatımız altüst olmuş gibi hissederiz. Bu çoğu insan için dünyanın sonu demektir. ama ben sadece umursamamayı seçtim.

Ertesi sabah uyandığımda lanet bir okul gününe tekrar merhaba demiştim. İstemeye istemeye yataktan kalktım ve bir süre etrafa ne yapacağımı bilemeyerek baktım. En sonunda duş almaya karar verip banyoya ilerledim. suyu ayarlarken aklımda hiç bir şey olmaması tercih ederdim fakat malesef ki öyle bir şey olmadı. Aklıma doluşan dün görüntüleri kafamı karıştırıyordu. Nasıl davranmalıyım yada o nasıl davranacaktı. Hiç bir fikrim yok.

Evet dün olan o saçma kaçış yöntemi sayesinde adamlardan kurtulmuştuk. Adamlar sokaktan çıktıktan sonra sakince üzerimden çekilmiş ve gözlerini olabildiğince benden kaçırmıştı. Bir şey söylemesi beklemiştim fakat hiç bir şey söylemedi. Benimle bizim sokağa kadar yürüdü. Tek kelime bile etmedi. Hatta dönüp görüşürüz dediğimde bile sadece saniyelik kafasını bana çevirdi ve uzaklaştı.

Ne olduğunu anlamamıştım. Bugün sadece onun bana davranacağı gibi davranacağım. Dün ki olayın sebebini sorma gibi bir aptallık yapmayacaktım tabi ki sadece yeni tanışmış iki insan gibi davranacaktım bu benim için zor olmasa gerekti.

Kısa süreli duşumdan sonra banyodan çıktım. Odaya geçip hızlıca kıyafetlerimi giydim. Ve vakit kaybetmeden evden çıktım bugün okula erken gidecektim. Biraz kafa dağıtmam lazım.  Hızlı adımlarla yürüyüp okula vardım. Kantine gidip sıcak bir kahve aldım ve ardından gözlerimi masalarda gezdirdim.

Henüz erken olduğu için masaların çoğu boştu. Cam kenarında bir masaya oturup müzik eşliğinde kahvemi yudumlamaya başladım. Hiç bir şey düşünmemeye çalıştım. Ben bir şeylerin üzerinde düşünen bir insan değilimdir. Hatta o kadar fevri bir insanım ki bazen insanlar nasıl böyle olabildiğim konusunda  şaşırıyorlar. Kimse bunu istemeden yaptığımı fark etmiyor.

Ders saatine az bir zaman kala tam kalkmaya karar vermişken kantine giren yoongiyi görüp duraksadım. Kantinden işini halledip çıkacağı sırada gözlerini şöyle bir etrafta gezdirdi. O an ona dik dik baktığım için göz göze geldik. Gözlerinde bir şey yoktu yani nasıl söylesem normal yolda yürüyen bir insan nasıl bakarsa öyle bakıyordu işte. Bir saniye bile oyalanmadan çevirdi gözlerini ve kantinden çıktı.

Bir süre ne yapacağıma karar veremedim ve ders saatine neredeyse bir dakika kaldığını fark ederek hızlı adımlarla kantinden çıktım. Sınıfıma doğru ilerledim.

Merdivenlerin başında anıran jimini görmemle suratımı ekşitip onu hiç tanımıyormuş gibi davranmaya karar verdim. Ama o tabiki beni ciddiye almamıştı "günaydın, gün ışığım hoşikiiimm" diye böğürdü. Cidden böğürdü. Öküz gibi. " gün ışığın batsın jimin " diye homurdandım ve hâla merdivende önümü kesen jimini geçmeye çalışıyordum. " hı ne dedin aşkım? duyamadım." bal gibi de duymuştu köpek . " sana da günaydın, şimdi kalk derse geç kalacam " diye söylendim daha fazla uzatmanın manası yoktu.

dance breaker | SoPe Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin