Aşkın Küçük Kızı

370 7 4
                                    

Yağmur damlalarıyla karışmış olan göz yaşları yanağından süzülürken karşısındaki denize bakıp iç geçirdi aşkın küçük kızı. Akşamdı ve yağmur yağıyordu. Şanslıydı Rüya. Ağladığı belli olmayacaktı. Elbette ağlamaktan utanmıyordu. Ağladığı için güçsüz görünmekten korkuyordu. O, ağlamayı hiçbir zaman güçsüzlük belirtisi olarak görmemişti. Aksine ağlayan insanların daha güçlü olduğunu düşünürdü. Ama diğer insanlar böyle değildi... Sessiz çığlıkları içinde boğuluyordu Rüya. Gözleri el ele gezen bir çifte kaydı. Hayat devam ediyordu. Hayat her şeyi "devam ederek" bitiriyordu. En kötüsü de bu değil miydi? Üzülüyordu ama hiçbir şey olmamış gibi devam etmek zorundaydı.

Oturduğu bankın soğukluğu içini titretti Rüya'nın. Kayalıklardaki bir genç dikkatini çekti. O da mı ağlıyordu? Bir erkeğin ağlamasına ilk kez şahit oluyordu. Çocuğa sanki uzaylı görmüş gibi bakmaya devam etti Rüya. Oturduğu yerde kıpırdandı çocuk. Bakışları birbirleriyle buluştu. Hayır, hayır ağlamıyordu. Yanaklarından süzülen sadece yağmur damlalarıydı. Zaten ne bekliyordu ki? Erkekler ağlamazdı. O da ağlamıyordu. Fakat bir sıkıntısı olduğu çok aşikardı. Genç ayağa kalktı, üstünü sirkeledi ve ağır adımlarla uzaklaştı. Görüş alanından çıkana kadar arkasından baktı Rüya. Bakışlarından rahatsız olduğu için mi gitmişti? 

Oturduğu bank sarsıldığında gözlerini gencin gittiği yönden çekip, yanına yeni oturan yaşlı adama çevirdi. Şefkatli bir şekilde Rüya'ya baktı yaşlı adam. 

"Sen mutsuzken bir başkalarının mutlu olması dokunuyor değil mi? " dedi.

Sadece kafasını sallamakla yetindi Rüya. Konuşası yoktu. Zaten yeni tanıştığı insanlarla pekte konuşmazdı. Yanındaki kişiye alışınca içindeki deliyi ortaya çıkaranlardandı. Yaşlı adam dertli bir şekilde iç geçirdi.

"Farkındayım. Her zaman mutlu olamıyorsun. Biliyorum. Birileri bir şeyler söylüyor; duymak istemiyorsun. Anlıyorum. Güçlü görünmeye çalışmak bazen yorucu olabiliyor. Ama boşuna hırpalıyorsun kendini. Boşuna üzüyorsun. Boşuna takıyorsun hayatı kafana. Boşuna sıkıyorsun o güzel canını. Mutlu olmak için bir nedenin olmasına gerek yok. Şuan bunları duyabildiğin için, görebildiğin için, nefes alabildiğin için bile mutlu olabilirsin. Eğer görebilirsen, mutlu olman için binlerce neden var. Hayatında mutluluğu istersen; güzel şeylerin farkında ol. Hayatında huzuru istersen; seni rahatsız eden her şeyi görmezden gel."

"Aşkı da görmezden gelebilir miyim? " dedi gülümsemeye çalışarak aşkın şanssız kızı.

Bir süre düşündü yaşlı adam. Sonra elini cebine attı ve oyalı bir mendil çıkarttı. Rüya'ya uzatırken konuşmaya başladı.

"Aşkı değil, sana aşkı yaşatamayanı görmezden gel."

Rüya mendili aldı ve gözlerini sildi. Adamla konuşurken içi biraz olsun rahatlamıştı. Adam devam etti konuşmaya.

"Birileri hayatını mahvetti diye, herkes hayatını mahvedecek değil. Herkesi o sanma. Hiçbir zaman karamsar olma. Çünkü hayatına belki yüzlerce insan girecek. Bunlardan bazıları sana iyi gelecek, bazıları seni ağlatacak, mutsuz edecek, bazıları güldürecek, bazıları kalp ritmini hızlandıracak, bazıları seni sabahlara kadar düşündürecek. Ama sonra, bir yerde, aniden, belki de tesadüfen; hayatına biri girecek. Bu öncekiler gibi sadece mutlu etmeyecek seni. Öyle biri olacak ki, seninle mutsuz olmayı bile göze alabilecek. Ve hayatını mahvedenlere, seni üzenlere inat hep mutlu olacaksın. Neye inanırsan, onu yaşarsın. Buna inanmaya ne dersin? "

Adam oturduğu yerden doğruldu. Rüya'ya gülümsedi, arkasını döndü ve gitti. O adamdan geriye sadece o mendil kaldı. O oyalı mendil...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 25, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşkın Küçük KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin