Tekrardan merhaba. Upuzun bir aradan sonra yoğun bir ygs lys temposundan sonra gene beraberiz. İlk olarak kusura bakmayın. Hedef yüksek çok çalışmak gerekti. Herşey güzel gidiyor umarım beğenilir ve düşüncelerinizi duyarım. :)
Rüzgar yüzüme hızlıca çarpıp saçlarımı mahvetmeye devam ederken ellerimi tekrar saçlarıma uzattım. Bir güzel yana çektikten sonra diğer elimle cebimi yokladım, tokayla rüzgarın işkencesinden kurtulduktan sonra denize bakmaya devam ettim.
Hangi denize derseniz, mavi olan, hani büyük mavi.
Diğer Denizi sorarsanız o yatı kullanıyor da aslında o kullanmıyor, kaptan tuvalete gitti, evet bu biraz komik ama yedek kaptan hasta olduğundan bugünkü turlara katılamamış, Deniz beyin de tekne ehliyeti varmış. Olay işte bundan ibaret.
Güneş gözlerimi almaya devam ederken güneş gözlüğümün olmamasına yakındım.
Tabi kendimce ve güneşe bakışlarımla.
Sağımdan ufak bir kıkırtı ile Denizin geldiğini, bakışlarıma güldüğünü farkettim. Ona gülümsedim.
"Seni seviyorum" dedim.
Ne dedim ben? Kendi dediğime şaşırarak gözlerimi büyüttüm ve ellerimi ağzıma kapattım.
Deniz önce şaşkınca açılan gözlerini düzeltti ve kocaman bir gülümsemeyle ellerimi çekip
"Bende seni Meleğim" dedi.
Gene anlımdan öpüp alnını alnıma dayadı.
Ne kadar süre öyle durduğumuzu bilmiyorum.
Ama yatın durmasıyla birbirimizden uzaklaştık.
"Ben tost alıp geleyim"
Ama diyemeden uzaklaşan Denize baktım, İçeri girdiğinde diğer denize bakmak zorunda kaldım.
Bir kaç dakika sonra bir elinde tostlar diğerinde oltalarla gelmesiyle gülümsedim, Tostun birini bana uzatıp oltaları yere koydu. Yanıma bağdaş kurarak oturduktan sonra sessizce tostlarımızı yedik.
"Hayır Deniz o balıklar benim" diye bağırdım.
Herkes bizi gülerek izliyordu ama tuttuğumuz üç balıkla doymayacağımızı belirten Deniz onları geri atmakta ısrarcıydı. Ama ben Elaysam onları yerdim.
"Sosisim onları yemek istiyorum lütfen" dedim sesimi birazcıkda incelterek.
Bana büyük bir gülümseme bahşedip yemezler bakışı attı.
Bu bakışın üstüne zaten sen değil ben yiyeceğim demek istesem de sustum.
Daha fazla rezil olmak istemiyordum.
Denize yaklaştım ve "lütfen meleğine bunu yapma" dedim sakince.
Önce derin derin gözlerime baktı sonra gülümseyip kaptana bağırdı.
"Benim Meleğim çok acıkmış abi. Gidelim de şu balıkları pişirelim"
Küçük bir kahkahayla karnımı sıvazladım. Deniz benim bu hareketime güldü ve kolumdan çekip denize düşmemi engelledi.
Eski yerimize oturduktan sonra Denizin omzunda denizi izlemeye başladım. Mavi olanı...
Arabada gözlerimi kapatmış karnımı sıvazlarken Denizin bana güldüğünü biliyordum.
Kıyıya geldiğimizde ilk balık pişiriciye balıkları pişirmiş ve üstüne bir tane levrek söylemiştik. Tıka pasa doyduktan sonra işte burdayız.
Arabada, aşırı tok ve yorgun...
Denizin dürtmesiyle gözlerimi araladım.
Ya öküz insan kucağına alır, içeri taşır, sen dürt, uyandır. Neyse Deniz işte. Kendine gel Ela.
Kemerimi çözüp arabadan dışarı attım kendimi. Aşırı yorgundum ve hala uyku mahmuruydum.
İlk dengemi sağlayamasam da ayakta kalıp arabaya tutundum. Başımı arabaya yaslayıp isyan ettiğimi belirten bir homurtu çıktı ağzımdan.
Deniz kıkırdayarak yanıma gelip kucağına aldı beni. Ah sosisim ilk yapman gereken buydu. Ellerimi boynuna çıkartıp kafamı boynuna gömdüm. Derin bir nefes ile tüm kokusunu içime çektim.
Bunu farkedince tekrardan kıkırdadı. Bu aralar fazla kıkırdıyordu sankim.
Bizim kapıyı tıklattığında kimse açmadığında kafamı boynundan kaldırdım ve şaşırdım. Anahtar da almamıştım.
Deniz inmeme izin vermeden rotasını onların eve çevirdi. Kafamı tekrardan aynı yere koyunca sızmamak için çırpındım.
Ama gereksiz kaldı tüm çırpınmalarım, Deniz daha odasına bile gelemeden uyumuştum.
Sosisimin kokusuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerim Kadar Büyük
RomansaAlnımdakinin sen olduğuna o kadar eminim ki; başkalarını umursamıyorum. Sensin işte… Kaderim de sensin… Ben senim... Beni sen yönlendiriyorsun... <3