BÖLÜM 8 - İYİ BİRİ

62 8 8
                                    

26.05.2018

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

İstemsizce bir kahkaha attım. Tuhaf bakışlar üzerimde yoğunlaşırken telefona uzandılar.

"Psikoloğu getirin."

Daha çok gülmeye başladım.

Polisler ve Semih odada benden biraz uzakta, grup şeklinde duruyorlardı. Semih gelmek istiyordu ama izin vermiyorlar, onu tutuyorlardı. Sanki bir deliymişim gibi üzerimde dolanan bakışlar gülme isteğimi arttırıyordu.

Sinirden güldüğümü anlaması zor muydu cidden? Kahkaha atmasam bunu anlamaları daha kolay olurdu sanırım...

"Psikolog kapının önünde amirim," dedi kapıyı çalmadan içeri giren adam.

"Kapısız evin evladı... Kızı psikoloğun yanına götürün. Kızım sen de düzgün cevaplar ver. Gülme öyle orada da."

Bu adamı polis yapmalarına şaşırmıştım ama şu an bunu düşünmenin saçma olduğumu fark ettim. Çünkü ne olursa olsun ancak onun dediklerini yaparsam buradan o kadar erken kurtulurduk.

"Merhaba, ben Serap Gündüz. Senin adın ne küçük hanım?"

"Berlika Soydan."

"Soydan mı?" dedi şaşırarak.

Şaşırmasına anlam veremesem de olumlu anlamda başımı salladım.

"Neriman ve Akif Soydan'ın kızı mı?"

"Onları, tanıyor musunuz?"

Şimdi şaşırma sırası bendeydi.

"E-evet... Annen üniversiteden arkadaşımdı. Aslında en yakın arkadaşımdı. Evlenince aramıza mesafe girmeseydi hala görüşüyor olurduk. Bir kızı olduğunu duymuştum, ona bu kadar benzeyeceğini tahmin etmemiştim." diyerek yanağımı okşadı. Refleks olarak kendimi geri çektim.

"Hadi gel bakalım. Bir şeyler içerken iki arkadaş gibi konuşabiliriz. Daha rahat olursun," diyerek koluma girdi. Emniyetten çıktık ve emniyetin az ilerisinde bulunan küçük kafeteryaya girdik. Haziranın bu zamanında dışarının soğuğu içerinin sıcağıyla karışınca vücudumda şok etkisi yarattı.

Mevsimler bana benziyordu. Ölümüne dengesi bozulmuş, ölümüne insanlığa zarar veren... Her ne kadar zarar vermesinin nedeni ilk hasarı kendi almış olması olsa da... Ama sonbahar kadar iyisi yoktu. Sonbahar eski düşüşlere yeni umut kapıları açardı. Yere baktığında gördüğün her yaprak bir gün sana bir kurtuluş, bir yenilik olarak başka bir zamanda, mesela ilkbaharda karşına gelecekti. Sonbaharın hüzünlü havasını seven, içinde hüzün bulundurmayan dengesiz insan, bendim.

İçeceklerimiz geldiğinde sıcak bardağı elimle kavradım. Kansızlığın getirdiği soğukluk parmak uçlarımda yaşam alanı bulmuştu ve sıcağı görünce uyuşmaktan da çekinmemişti.

"Klasik bir psikolog gibi çocukluğuna mı inelim sohbet mi edelim, söyle bakalım," dedi Serap Hanım gülümserken.

"Fark etmez. Cevaplarım kısa olacaktır."

Bu sefer uzunca konuşmak ailemi ben olmadan önceki haliyle öğrenmek istiyordum. Ama konuşacağımız konuda verebileceğim cevaplar kısa gibi duruyordu. Annem öldü, daha sonra babam da. Hayatım buydu. Yalnızca görmediğim yanları ortaya çıkarsa sevinirdim.

"Öyleyse... Biraz sohbet tarzında gidelim. Genel olarak tercihim bu değildir ama seninle bu şekilde daha iyi anlaşacağız sanırım."

"Umarım. Şu an en çok istediğim şey bu," dedim. İçten gülümsemesini bana gönderdi.

SİZE NE?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin