7 » 'batı medeniyeti'

4.5K 455 183
                                    

Chung Ha'nın 1. yılı adına onunla başlayan bir geçiş bölümü hazırladım. Keyifli okumalar~

Kapıdan gelen alkışlama sesiyle kafamı kaldırdım. Chungha ve hemen arkasında duran Jaehyun gülerek alkışlıyorlardı.

Chungha saçlarını geriye atarak sınıfa girdi. "Jaehyun'u kovduğunda bir şeyler karıştıracağını anlamıştım ama," dedi ve tekrar güldü. "Bu plan çok aptalca değil mi?"

Jisoo kurbağasını kavanoza koyarken ona bakmadan umursamazca konuştu. "Chungha, senin kapı dinlemekten başka bir işin yok mu?"

"Yok."

"Belli." diye mırıldandı Yoongi.

Jaehyun tek bacağını masanın üzerine atarak oturdu. Diğer ayağıyla yerde ritim tutarken bakışları beni hedef alıyordu. "Ne zamandan beri ölümlüleri önemser oldun?"

"Önemsediğim şey ölümlüler değil. Ailemin başı dertteyken burada rahatça yaşam süremem." dediğimde Jaehyun dudağını büzdü. "Ah, on iki büyük Tanrı'nın çocuğu olmadığım için bunu anlamamış olmalıyım. Kusuruma bakma." Yaptığı oyunculuğa gözlerimi devirdim.

Namjoon ayağa kalktı. "Hadi abicim, çıkın artık. Sıkmaya başladınız."

Chungha işaret parmağını uzattı. "Pekala, çıkacağım. Fakat son bir soru sormama izin verin."

Taehyung ve Jisoo yerlerine oturup dirseklerini masaya yasladılar ve ellerini yüzlerine koydular. Onların bıkmış ifadelerine gülüp Chungha'ya döndüm. Ciddi bir ses tonuyla "Sor." dedim.

"Dünya'ya indiğinde, yani demek istediğim halk arasına karıştığında onlara ne diyeceksin? "Merhaba, ben varlığından bile haberinizin olmadığı Tanrılar Okulu'ndan geliyorum. Babamdan ne kadar nefret ettiğinizle ilgili küçük bir anket yapabilir miyim?" mi?"

Dediklerine göz devirdim. "Sana laf anlatmaya uğraşmayacağım Chungha. Hayatın boyunca böyle bir kişilikle yaşamak zor olacak ama artık gitme vaktiniz geldi."

Jimin'e göz kırptığımda başını salladı ve elleri arasında büyük bir ışık kütlesi oluşturdu. Işıktan nefret eden karanlık ikilisi Jimin'e bağırarak sınıftan çıktığında Bayan Moss'un rahat koltuğuna oturdum ve geriye yaslandım.

"Gerçekten onları anlamıyorum." dedi Lisa. "Beyinleri yerine ambrosia konulmuş gibi."

"Onlar haklı olabilir Lisa." dediğimde tüm gözler bana çevrilmişti.

Jungkook, "Ne dediğinin farkında mısın?" dediğinde başımı salladım.

"Gerçek dünyaya indiğimizde ne yapabiliriz ki?"

Yoongi ayağa kalktı ve kapıya doğru yürüdü. Buz gibi ifadesiyle bana baktı. "Rosé, aklını karıştırmalarına izin verme." dedikten sonra sınıftan çıktı.

Diğer ders için zil çalmıştı. Hoseok, Seokjin'e ölümlülerin kumarhaneleri hakkında bilgi verirken Jungkook ve Namjoon merdivenlerden hızlı inme yarışı yapmak için sözleştiler. Bir haftanın sonunda ders Bay Ahn'ın Latince dersiydi. Aşağı kattaki sınıfımıza ilerliyorduk. Lisa'nın kurbağası kavanozun içinde komik ifadeler yaparken ona güldüm. Sınıfa geldiğimizde Joy ve Yeri her zamanki gibi kapıdaydı. Irene, Johnny ve Vernon hararetli bir konuşma yapıyordu. Gowon ve Sohye ise Somi'nin zihin okuma çalışmalarını merakla izliyordu.

Sınıf yavaş yavaş dolarken Bay Ahn uzun saçlarını savurarak içeri girdi. "Herkese merhaba yarı tanrılar! Gününüz nasıl geçiyor? Ah, benimki de harika. Sizleri özlemişim."

Bay Ahn konuşmamıza izin vermeden cümlelerini sıralamıştı.

"Derse başlamadan önce sormak istediğiniz bir şey var mı?"

Pandora'nın kızı Doyeon elini kaldırdı. "Buyrun Bayan Doyeon?"

"Jennie ne zaman dönecek?"

Bay Ahn beklenmedik soruyla gözlerini kırpıştırdı. "Bunun hakkında bir bilgi veremem."

"Jennie'nin orada olması neyi değiştiriyor? Hâlâ görüyorum ki, babamın başı dertte." dedi Seungcheol.

Bay Ahn koltuğuna oturdu ve ellerini masanın üzerine koyarak baş parmaklarıyla oynadı. "Artık biliyorsunuz ki, Jennie'nin bu olayda yeri çok büyük. Ancak, bu nasıl mümkün oldu bilemiyoruz. Bu yüzden henüz bir çözüm bulunmadı. Jennie'nin hâlâ Olympos'da olma amacı yaptığı hatanın farkına varması gerektiğinden kaynaklanıyor ve bir şeyleri düzeltmek adına çaba göstermesi gerek."

Jimin elini kaldırdı. "Bay Ahn, Jennie'nin yanına gidebilir miyiz?"

"Hayır Jimin." Bay Ahn onu kesin bir dille reddetti. "Şimdilik burada kalmalı ve derslerinize odaklanmalısınız. Tanrılar katında büyük bir yere sahip olduğunuzun farkındayım ancak o yeri hak etmek için çabalamanız gerek."

"Peki Batı Medeniyeti'ni düşünürsek, Olympos burada mı?" diye sordu Vernon.

Bay Ahn heyecanla başını salladı. "Evet, elbette! Olympos her zaman bizim çevremizde."

"Bay Ahn!"

"Evet Roseanne?"

"Olympos çevremizde olsaydı, insanlar görmez miydi? Sonuçta biz burada okuyoruz, her ne kadar okul yüksek bir yerde olsa da ölümlüler burayı fark ediyor. Sadece bir anıt sandıkları için umursanıyorlar. Olympos gibi büyük bir diyarı elbette görürlerdi."

"Bu güçle ilgili Roseanne. İnsanlar kördür. Tanrıların onlara verdiği müddet kadar bilgi sahibi olabilirler."

"Pekala ama bu bana saçma geliyor. Olympos Dağı'nın Seul Merkez Binası'nın 8. katında olduğunu sanmıyorum. Farklı bir gidişi olmalı."

"Aslında Rosé..." dedi Jungkook.

Ona dönemeden Bay Ahn sıramın önüne gelmişti. "Bu gücü sorgulayamazsın Roseanne. Büyüyünce her şeyi öğreneceksin."

Bay Ahn tahtaya doğru yürümeye devam ederken yüksek sesle konuştu, "Seul City Hall belediye binasının, 520. katında!"

gods school Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin