Yağmur

414 11 4
                                    

Birkaç haftadır her zamanki kasvetli sabahlardan biriydi.Hilal babaannesini kaybetmiş,ev ahalisi yarım kalmıştı.Üstelik onu son kez bile görememiş ve son nefesini verirken yanında olamamıştı.O an çoğu zaman olduğu gibi ayağa kalkmak ve yüzlerine kapanan kapıyı tek hamlede kırıp içeri girmeyi '' Babaannecim bizi bırakma '' diye ellerine kapanıp öpmeyi çok istemişti.Her zamanki masumluğuyla ölüm gerçeğini bile görmezden gelip kendine kızıyordu.Ne çok üzmüştü babaannesini.Eli koynunda onlar için endişe ederken ve özellikle de Hilali kendine dikkat etmesi için sürekli tembihlerken hep arkasında telaşlı ve nereye gittiğinden habersiz bırakmıştı kadını.

Düşünceleri çok karmaşık ve derin bir hal almaya başlamıştı.Belki de artık bu kederli dünyaya yakışmayacak kadar saf bir insandı ve hal böyle iken Allah onu yanına almakta tereddüt etmemişti.Öyle ya babaannesi eve gelen her türlü düşküne yardımcı olur.Kimseye efsunlu ellerini değdirmeden yollamazdı.Şimdi ise savaşın en buhranlı zamanlarında yitip giden onca insana üstelik de buna oğlunun sebep olmasına dayanamamıştı.Kederliydi.Göçüp gidişinin sebebi bu olsa gerekti.

Gözlerini odasındaki  yarı açık cama sabitlemiş haftalardır onu gelip yatağından kaldırmayan,sabah olduğunun haberini verip yaptığı patlıcanlı bürekleri müjdelemeyen babaannesinin neden öldüğünü düşünüyordu.Aslında Allah'ın takdiri deyip yasını tutmalıydı.Ama çok ölüm görmüş ve çoğu sevdiği insanı kaybetmişti hal böyleyken kalanlara tutunmuştu ve ister istemez başlarına bir şey geldiğinde sorgulama ihtiyacı hissediyordu.

Derin düşüncelerini hafifçe tıklatılan kapısı böldü.Annesi yemeğin hazır olduğunu onu aşağı götürmek üzere geldiğini söylediğinde düşüncelerine ara vermek istemediğine kanaat getirip aç olmadığını söyledi.

'' O nasıl laf annem. Yemezsen olmaz zayıf düşersin.Bizim bilhassa bu vakitler güçlü durmaya ihtiyacımız var.''

Öyleydi.Kazanılacak bir savaş vardı daha ve güçlü kalmalıydı.'' GÜÇLÜ ''Etrafında herkes bu kelimeyi çok kullanır olmuştu.Düşmana zalim sıfatlarını haykırmadıktan sonra nasıl güçlü kalınabilirdi.Örneğin;general Cevdet ..

Onlarca masumun canına kıyıp bu vatanı kurtarmak için kendini siper eden o vatanperver askerlerin üzerine mermi yağdırıp öyle girmişti evlerine.Babaannesi de bu yüzden evde istememişti ya onu.Oğlu ölümden döndüğünde üzerindeki üniformasına rağmen onu bağrına basmış öpüp koklamıştı anaydı sonuçta.Ama babası başta vatanı olmak üzere üzerine titreyen anasını da ezip geçmiş ve yine kan emicilerle bir olup Eskişehir'de kan dökmüşlerdi.

'' Siz yiyin ben katillerle aynı sofraya oturmam.''

''Annem kimmiş katil ? Ne oluyor gene ? ''

'' Kim olacak general Cevdet. Onca masum insanı,askerlerimizi katletmediler mi ? O emirleri kim verdi ?  ''

Bu sırada kızını ve onu yemeğe çıkarmak için yukarı çıkan karısını merak eden Cevdet de yukarı çıkmakta idi.Canı yemek yemek istemiyordu aslında.O da bezmişti tüm bu ölümlerden.Ama anasına vatanı kurtaracağına dair bir söz vermişti ve hayatına devam ediyormuş gibi görünmeli metanetli olmalıydı.Olmalıydı ki bu vatan gün yüzü görebilsin.

Cevdet bir an için düşüncelerinden sıyrılabildiğinde adının telaffuz edildiğini duyduğunda konuşulanları duyabilmek için Hilalin odasına biraz daha yaklaştı.

'' Rahmetli babaannem bu yüzden evde istemedi onu. Kahrından gözyaşı dinmedi bir türlü.Son zamanlarında babam onu öyle çok üzdü ki. Şimdi ben nasıl otururum o adamla aynı sofraya ''

Cevdet anasının lafını duyduğunda toplamaya çalıştığı tüm metanetinin altında eziliyordu şimdi. Hilal haklıydı. Ama Allah biliyor ya en azından anasına asıl vazifesini söyleyebildiği için bir yandan da mutluydu Cevdet. Ahh keşke Hilaline de bir söyleyiverseydi.Eğer vatan haini olmadığını bilseydi ne babasını katil bilir ne de yüzüne bakmaktan imtina ederdi. Şimdi kızı bilmiyordu o yüzden ona bu lafları sarf ederken haklıydı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 27, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KumrularWhere stories live. Discover now