sev "SEN YA! " beni

SAKIN SÖYLEME

- Sus Dürdane Zilha bizim kıymetlimizdir ne sen söyledin böyle bir şeyi ne de ben duydum diyerek kestirip atmak istemişti ancak

Odayı öyle bir gülme sesi doldurmuştu ki ne Meryem Hanım ne de Dürdane kadın başını çevirip bakamamıştı.

*************************************

-Hayırdır Dürdane kadın koca Mardin'de başını yakıp kurban edeceğin kız kalmadı mı? da canını hiçe sayıp KUZGUNLARIN KIYMETLİSİNE dünür başı geldin.

- Kızım ben elçiyim!

- Hanımım diyeceksin Dürdane Zilha hanımım

Pencere kenarındaki sedire oturup

-Demek oğlan doğuramıyorlarmış ? cık cık cık Tarlaya ne ekilirse o biçilir bilmez miymiş?

Yüzüne alık alık bakakalan Dürdaneye doğru elini sallayıp

-Eeee de bakalım kimmiş bu para babası, iki karıyla paşa soyunu sürdüremeyen aç deyyus?

-Dürdane kadın gözlerini Meryem Hanıma diktiğinde o gözler adeta "sakın söyleme" diye bağırıyordu.

Zilha, Dürdane kadınla Meryem Hanımın sözsüz kıvranışlarına gülüp

-Söyleyecek sözünde kalmadığına göre hadi evine Dürdane, bir daha da elçilik yapacağın adamı iyi seç ,iyi seç ki kızlarını yaktığın ana babalar aldığın parayı yiyemeden leşine tükürmesinler.

Meryem Hanım bir hışımla yerinden kalkıp evden giden Dürdane' nin ardından, sakinleşmiş Zilha' ya bakıp hem şükretmiş hem de şaşırmıştı.

Zilha' nınsa ilgilenmesi gereken daha önemli planları vardı. Aklındaki planla odasına doğru merdivenleri çıktı. Kalan tek dersini de verip planını uygulayacaktı. 25 senelik bu sıkıntıyı bitirip huzura kavuşmalıydı.

Gece yarısına kadar ders çalışıp uyuyan Zilha sabah namazının ardından sütbeyazının yanında almıştı soluğu haraya yaklaşırken Fırat' ın sesini duymasıyla olduğu yerde bekledi Fırat'a Hasan'ın da sesi karışınca biraz daha yaklaşıp dinlemeye başladı. Bu konakta olana bitene kulak kabartmazsa ezilmenin kaçınılmaz olduğunu bilirdi.

-Hasan Ağam kız haber yollamış akşam meydandaki ağaçlığa gelecekmiş

- Oğlum tüm millet orada toplanacak yakalanırsak ne olacak?

-ben bilmem ağam ama söyleyeceğin varsa ulaştırmaya çalışıyım.

-Tamam Fırat tamam.

Duyduklarıyla kaşları çatıldı. Aklına gelenle kanı çekilmiş olduğu yerde kalakalmıştı Zilha.

Hasan birine mi sevdalanmıştı? Elindeki kırbacı sinirle sallayıp sütbeyazının yanına gitti sakinleşmeye çalıştı. Uzaklaşmalıydı bu konaktan...

Zilha' nın kolay kolay dönmeyeceğini anlayan Kuzgun ailesi kahvaltılarını yapmış kahvelerini içiyorlardı ki konağın kapısı çalındı. Çınaroğluların küçük oğlu Murat, abisinin düğünü için tekrar davete gelmişti.

Beşir Ağa "gelmez miyiz oğlum tabiî ki geleceğiz" diye uğurladığı Murat'ın ardından iç çekerek uzun uzun baktı.

Akşam yemeğinden sonra herkes odalarına, düğün için, hazırlanmaya çıkmışlardı.

Merdivenden inan Zilhayı görünce herkes şaşkınlıkla baka kalmıştı. Zilha da diktiği gözleriyle ailesini süzmeye başladı.

Beşir Ağa giydiği yelekli takımıyla yaşına inat yakışıklılığından hiçbir şeyin eksilmediğini ispat ediyordu.