1

21 2 1
                                    

Ben hayatın sadece masallardaki prenseslerden ibaret olmadığını göstermek istiyorum insanlara. Bu dünyanın kalıbına uymak bana göre değil. Ben buyum. Dünya beni böyle kabul etsin. Ben kim miyim ? Dilara. Okul hayatımın maratonu her gün beni yataktan çıkarsa da 8 senedir bu böyle. Hayatımda en önemli şeyin uyku olduğunu anladığımda 6 yaşında anaokuluna giden biri olarak başladım. Uyku benim için hayat felsefem olmuştu. İlkokul ve ortaokul arkadaşlarım hep aynı olduğu için o ortamda her zaman mutluydum. Taki liseye kadar. Lisede pek fazla arkadaşım olmadı o ortama girdiğim de asosyal olmaya başladım maalesef. Hayatım liseye başlayana kadar cıvıl cıvılken birden dışlanmaya başladım hangi ortama girsem. Yani anlayacağınız pek arkadaşım yoktu. Bu sayede çok fazla dışarı çıkamadığım için derslerle aram iyi olmuştu. Üniversite sınavım bu sayede çok iyi geçmiş istediğim tüm üniversitelere gidecek bir puan almıştım.

Her neyse konumuza dönelim. Artık üniversite iki öğrencisi olmayı bitirip üçüncü sınıf olamama az kalmıştı. Son sınavları vermiştim. Artık yurtta kimse kalmamaya başlamıştı. Herkes evlerine ailelerini. Yanına gidiyordu. Bende eşyalarımı yavaştan toplamaya başlamıştım. Her sene zor olan da buydu. Okul açılınca bir ton valiz yurda getir. Okul kapanınca bir ton valiz eve götür. En nefret ettiğim şey de buydu. Bir hafta sonraya bilet almış aşağıya yemekhaneye iniyordum. Kızlar aşağıya yemeklerini almış çoktan başlamışlardı.

Ben de hemen yemeğimi alıp yanlarına oturdum. Biraz sohbet ettikten sonra telefonuma bildirim geldi. Gelen bildirim ünlü fenomen Bora Kayaç'tan. İnstagram'a fotoğraf atmış. Hemen elime telefonu alıp yine hayran hayran baktım fotoğrafına ve beğendim. Adamdan hoşlanıyordum. Aynı benim düşüncelerime sahip biriydi. O da kendini dünyanın uydurduğu kalıba değilde kendi dünyasının kalıbına uymayı seçerdi. İrem sordu gülerekten "senin ki mi yine'' dedi. "Sence" dedim gülümseyerek. Ceyda cevabını esirger mi hemen cevabını yapıştırdı. "Şu eniştemi senin yanında göremeden ölmek istemiyorum" dedi. "Milyonlarca takipçisi var. Benim varlığımdan bile haberi yoktur. Boşuna kürek çekiyorum aslında. Ama ne yapayım seviyorum işte" dedim. Bence bu cümleler hayatta kurduğum en mantıklı cümlelerdi. Benim varlığımdan haberi bile yoktu. "Boşver sen bu şapşalları takma kafana. Eminim birgün karşılaşacaksınız. Merak etme." Dedi benim iyimserim Sude. Gülümsedim.

"E biletlerinizi aldınımız mı ? Planladığımız gibi aynı güne alamaya çalışın. Ben haftaya salı aldım. Siz?" İrem , Ceyda ve Sude aynı cevabı verdiler. "Salı gününe aldık" saçma ama o kadar da mutlu bir sevinç olmuştu içimde. Bir yandan üç ay görüşmeyecek olamamız aklıma geldi. İçerledim. İyimserim Sude sordu "Balım ne oldu sana birden bire hayırdır. İki saniye önce sevinçliydin. Aklına ne geldi anlat bana bir tanem" hafiften gülerekten "bu yazdan üç ay birbirimizi göremeyeceğiz maalesef" dedim. "Kafana taktığın şey bu mu? Skype , WhatsApp ne güne duruyor. Oradan konuşuruz geçen sene yaptığımız gibi sıkma canını"dedi. Bende bir nebze olsun mutlu olmaya çalıştım. O sırada telefonun çaldı. Çocukluk arkadaşım Emre arıyordu. Kızlara "ben hemen dönerim" dedim.

Emre: Naber sütlü çikolata. (Esmer olduğum için hep böyle derdi)
Ben: Hiç ne olsun. Oturduğumuz yerde kürek çekmeye çalışıyoruz. Ne olsun. Bir türlü okul bitmiyor eve dönmeyi iple değil halatla çekiyorum.
Emre: Aynı durum benim içinde geçerli ne zaman döneceksin İstanbul'a. Çocukluğumuzu , o günleri çok özledim . Tek kale maçlarımızı , bisiklet yarışlarımızı ve en önemlisi mahallede salak salak gezmelerimizi. O zaman ne kadar çok isterdik büyümeği.
Ben: Onu hele bana sor ne güzeldi o günler kızlarla oynamayı pek sevmeğim için ben de hep erkelerle oynamak isterdim hep dışlarlardı ama sen hiç dışlamazdın üzülürdün. Hep ben yapardım resim dersi ödevlerini. Bak ağlıyacağım birazdan. Bu kadar duygusallık yeter.
Emre: Tamam tamam sütlü çikolata. Hadi söyle ne zaman geliyorsun.
Ben:Haftaya salı. Sakın bizimkilere söyleme sürpriz yapacağım.
Emre: Tamam merak etme benden sır çıkmaz.
Ben: Eminim bu konu da.
Emre: Gel sana dünyanın en güzel sürprizi ben yapıcam. Tamam mı?
Ben: Merakla bekliyor olacağım sarı.
Emre: Hala sarı demeye devam ediyorsun. O bir kere senin suçundu sarı olmam.
Ben: Tamam tamam. O zaman ne yapayım çocuktum. Annem kardeşine sarılık olmuş diyince senin 'ben niye sarı değilim' diye düşündüğünü ve üzüldüğünü zannedip yüzünü sarıya boyamış olabilirim. Ne var yani.
Emre: Sarıya boya yeter ki sen.

O arada Ceyda su şişesine su doldurup  bahçede beni ıslatıyordu tam Emre ile konuşurken. Benim yaş halimi  kahkahalarla izliyordu. Gerçekten yazları bunu bana yapmaktan asla vazgeçmeyecekti.

Ben:Emre şu an saldırı altındayım Ceyda senelik su savaşımı resmen başlatmış durumda görüşürüz.
Emre: Dilara iyi mis-

Diyemeden çocuğun yüzüne maalesef kapattım. Sözü yarım kaldı Elime gelen bardağa çeşmeden su alıp suyu direk başından aşağıya döktüm. Ve dökmemle bahçede izdiham çıktı Ceyda klasik olarak savaş diye bağırdığında savaş başlamış demekti. Herkes o an birbirlerine su atmaya başladı. Her yer su olmuştu. Ve bilin bakalım ne oldu hizmetli Neriman abla Ceyda diye bağırdı. Suçlu çocuklar gibi başını önüne eğdi garibim. Artık Neriman abla Ceyda'nın başının altından çıkacak her şeyi biliyordu. Aslında çok iyi biriydi Neriman abla. Ceyda küçüldükçe küçüldü. "Özür dilerim Neriman abla. Beni yine bunlar çok pis gaza getirdi. Malum çabuk gaza geliyorum. Biliyorsun" dedi. Ben telefonla konuşurken o sıra da bizim kızlar "sen bu sezonu açmadın" demişler. Ve Ceyda durur mu asla "Ben geliyorum" diyip odaya çıkıp hemen su şişesini almıştı. Artık iş işten geçmişti. Olan bana olmuş Emre'nin yüzününe kapatmıştım.

Sonra banyoya gidip saçlarımı kurutmaya başladım. Kuruttuktan sonra yatağıma geçip Boraya birden mesaj yazdım ve attım. Her şey bir anda gelişmişti. Silmeye karar verdiğim an kızlar odaya geldiler ve beni kolumdan tutup aşağıya götürdüler. O sırada mesajı silememiştim. Aşağıya indiğimde televizyonda Titanik filmi vardı. Diğer kızları deşip ilerleriyek en öne oturdum.

Leonardo DiCaprio benim en seviğim aktördü. Bu yüzden sinema ve televizyon bölümünü seçmeyi kafama bir araya kafaya çok takmıştım.Sonra ne olduysa Tıp bölümünü yazmıştım. Şu an zaten tıp okuyordum. Her neyse konu çok dağıldı. Ben kendimi filme çok kaptırmış bir vaziyette izlmeye devam ettim.

Müzik KutusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin