18 Bölüm İki Sevdalı

283 27 3
                                    

Başka biriyle yeniden sevmeyi
öğrenir kalbin,
Hatta sana tarifsiz acı verenleri hatırlamazsın bile .. kimbilir şükredersin belkide . Gün gelir son bulur uykusuz gecelerin kurur yastığına bıraktığın göz yaşların ve geçer uykusuz
gecelerin gözlerinin altında bıraktığın mor halkların gün gelir hiç ummadığın bir anda
iyileştirir kalbini beklemediğin biri. Ama o gidenler kendilerini asla affetmezler. Ve onlar seni geride bıraktığın onca şeyi yaşamadan ölmeyecekler.
🌹🌱🌹🌱

Acılar içinde kıvranıp duruyorum. Kahretsin bu kadar acı fazla değilmiydi. Neden bütün sevdiklerim beni bırakıp teker, teker, gidiyorlar beni hiç düşünmüyorlarmı beni tek başına bırakırken ne yapar diye, yada beni neden yanlarında götümüyorlardı . Ölüm bukadar kolaysa ben neden yaşıyorum, benide götürsünler.

Ağlamaktan ,ve koşmaktan, yorgun düşmüş bedenimi yere düşmemesi için çaba göstediyordum. Karanlık ormanda yalın ayakla Rüzgar beyi arıyordum ama nedense kazadan sonra onu bir türlü bulamıyordum. Ormanın korkutucu sesleri bile beni korkutmuyordu Rüzgar beyin kayıp olduğu kadar .
Koştukça Rüzgar
beyin kokusunu alıyordum ona yaklaştığıma inanarak biraz daha koşup bir yere çarparak sendelenip yere düştüğümde.

Karanlık olduğu için hiçbir şeyi çok fazla net göremiyordum. Düştüğüm yerden testek aldığım gibi çarptığım yere baktığımda gözlerim kördüğüm kişiyle şok oldum.

Rüzgar beyin sırt üstü yattığını görünce küçük bir çocuğun annesini kaybedince emekleyerek onun yanına gitmek gibiydi onu gördüğümde.

Ona tam anlamıyla sokulduğumda gözleri kapalı hareketsizce öylece yatıyordu.
Ve bu beni delirtecek kadar yeterliydi yerde biraz daha sürterek dizim neredeyse başına deyecek bir şekilde sokuldum .
Üsten kalbimi çalan adama baksamda beni göremeyecek kadar vücudunda hiç bir hareketlilik yoktu. Yavaş ve ürkek bir sesle mırıldandım.

"Rü... Rüzgar bey hadi kalkın eve gidelim burası çok karanlık "
Dedim ama beni ne duymuyor, nede tek bir tepki gösteriyordu ve bu bende gittikçe dayanılmaz bir hal alıyordu

Titrek ellerimi onun başına dokunarak seslendiğimde ise yine tepkisiz olunca onun tepkisiz yatışı beni daha fazla korkutuyor, ve çileden çıkarıyordu bu yüzden onu incitmemek adına başını yavaşça yerden kaldırıp dizimin üstüne indirdim.
Merhamet duygusundan daha fazla bir şefkatle onun saçını okşayarak bu sefer yalvarır bir sesle.

"Lü.. lütfen kalk aç gözlerini
beni korkutuyorsunuz ?"

Hiç bir tepki göstermediğinden titrek ellerimi onun kollarını şiddetli bir şekilde onu sartığım sırada ellerimin nemlendiğini fark ettim.

Korku ve dehşet içerisinde yaralandığını hatırladım.

Nasıl yani ben yine sevdiğim bir insanı gözümün önünde kaybetmiş olamam. Ne olur tüm bunlar birer kabus olsun.....

Bu sefer tam tersi yavaş yerine
bağırarak ve onu daha fazla sarsarak seslendim.

"Kalk ölemesin sende annem le babam gibi beni bırakıp gidemezsin. Yalvarırım bırakma beni kalk "

Daha fazla olanlara dayanamayan göz  yaşlarım yanaklarından akmaya başladı. Haykırdım,  bağırdım hıçkırdım, kollarım ağlamakla sarsılsada hiç bir tepki yoktu.
Tüm bedenimi onun bedenin üstüne yıkarak onunla bir bütün olmak istedim.
Her yer ölüm kokuyordu.
Bu zirfi karanlıkta ölüm matemi vardı ve ben hayattaysam onun ölümüne dayanamazdım bu yüzden haykırmaya başladım.

"Rüzgarrrrrrrrrrr " diye bağırdığımda kulaklarıma ılımlı bir uğultu geliyordu ama ne gibi bir uğultu olduğunu anlayamıyordum.

Başımın yumuşak bir yerde olduğunu anladığımda bütün gücümü
kulak ve gözlerime yükledim.
Kulağımdaki ılımlı ses şöyle diyordu.

Her şeyinle ilkimsin Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin