Konunun Yusuf olması beni çok şaşırttı. Kaan a da yansıdı bu durum. Hayretimi gizlemeyerek "Yusuf mu?" diye sordum. Kaan da sanki bu soruyu bekliyormuş gibi hızlı bir evet dedi. Ardından devam etti. "Arya mahallenizde yaşanan tatsız olaydan dolayı utanç duyuyorum." O sırada yemek siparişlerimiz geldi. "O gün biraz tatsız gunumdeydim babamla tartismistik. O adamda üzerime gelince kendimi tutamadım. Özür dileme fırsatı da bulamadım. Bu konuya açıklık getirmek istedim. Şimdi asıl konumuza gelelim." Bu sakin ve kibar tavırları onu olduğundan daha tatlı yapıyordu. Konuşmasına devam etti. "Yusuf tan uzak durmani istiyorum o iyi bir insan değil." Kaan beni korumak mi istemişti? Ne olursa olsun yakin arkadaşım a böyle bir suçlama kabul edilemezdi. Kaan a sinirli bir şekilde "Sen Yusuf un kim olduğunu bilmiyorsun Kaan! O dünya iyisi bir çocuktur. Karıncaya bile zararı yoktur onun. Babası iş için İzmir e gidince zavallı,annesiyle kaldı. Kafe den kazandığı parayla geciniyorlar. Şimdi sen böyle bir insana nasıl laf söyleyebilirsin?" Söylediklerimin Kaan ı kuracağını da bilsem söylemek zorundaydım. Sonuçta çocukluk arkadaşımdı. Kaan salatasinin son lokmasıni yuttuktan sonra sesini düzeldi konuşmaya başladı. "Bak Arya Yusuf un sana olan duygularımı biliyorum. Ve sırf bu yüzden aranızı eskisi gibi iyi olmadiginida biliyorum." Bu sözler beni çok şaşırttı. Hakkımızda bu kadar bilgiye nasıl ulaşmıştı? Doğru ya o Kaan BAYRAKTAR dı. Konuşmama fırsat vermeden devam etti. "Onun bilmediğin ve sizden sır gibi sakladığı şeyler var sanırım bunu biri açığa cikarana kadar kimse de bilmeyecek." "Soyle o zaman da ben de bileyim."dedim "Henüz zamanı değil. Onun bir hatasını daha görürsem bu onun için hiç iyi olmaz üstelik o sırrı da ortaya çıkar tek bir hareket!" Dedi son cümlesine vurgu yaparak. Söylediği her kelime beni daha da şaşırtıyor du. "Yusuf'la sen konuşuyor muydun? Yani aranızda bir bağ mi vardı? " Kaan sakın tavrını koruyarak "Sayılabilir. " dedi. Olayları anlamakta zorluk çekiyordum. Bu defa sesim olduğundan daha yüksek çıkıyordu "Ya sen nasıl bir insansın? Mahallemizde terör estirdin. Onu geçtim bizi evlerimizden etmeye çalışıyorsunuz annemin buna izin vermesine şaşırdım ama... herneyse şimdi de gelmiş bana arkadaşımı kotuluyorsun. Açıklamada yapmıyorsun. Sana inanmamı nasıl bekliyebilirsin ha? Konuştuklarını ispatlayan a kadar bi daha bu konuyu açma Kaan BAYRAKTAR!" Bu sözleri söyledikten sonra kendimi ayakta buldum. Herkes bize bakıyordu. Kaan şaşkın şaşkın beni izliyordu. Yan sandalyeye koyduğum cantami aldım ve hızlıca yürümeye başladım. Kaan arkamdan seslendi "seni evine bırakayım. Annene söz verdim" ben hiç takmadan yürüyordum. Arkandan koştu ama yetişemedi. Ben hemen bir taksiye atladım. Arkama baktığımda bir müddet koşup pes ettiğini gördüm. Yaklaşık 2km gittikten sonra ücretini ödeyip indim. Biraz yürümem gerekiyordu. Ne hayallerle gelmiştim bu yemeğe. Ağlamak istiyordum. Zaten kendimi daha fazla tutamadım. O sırada yağmur da başlamıştı. Makyajım akıyordu. Kalabalığın içinde yalnızdım.