Savaşma

7.4K 248 2
                                    



Kahretsin yine sinirime hakim olamamıştım. Eylül tüm söylediklerinde haklıydı. Kendime içimden küfürler savurarak yola devam ediyordum.

Erkeklik gururum devreye girmiş ve o sözleri söyletmişti. Başta istememiş olabilirdi evet ama sonrasında da bana engel olmamıştı. Bu güne kadar yaşadığım en güzel deneyim olmuştu o gece ve onun da güzel hatırlamasını umardım.
Ama tabi ya nasıl güzel hatırlasın ufaklık çok canını yakmıştım. İlk seferiydi onun ve ben çok sert davranmıştım.

Düşününce onun ilki olmak paha biçilemezdi benim için. İçim gururla dolarken kaçamak bir bakış attım yanımda duran narin bedene.

Nasıl da ürkek nasıl da utangaçtı. Ama benim hayvanlığım yine gözlerini doldurmuştu. Eylem' e olan hıncımı ondan çıkarttığımı biliyordum. Ne vardı yani benim kanıma dokunacak sözler söylemese!

O gittiğinden beri yanına gelmemek için zor tutmuştum kendimi. Başını göğsüme yaslayıp bütün yaşattıklarımı telafi etmek istiyordum halbuki. Ama şimdi daha da uzaklaştırmıştım kendimden.

Aslında daha erken gelmiştim Alaçatıya. Yani erken derken onun nerede olduğunu bulduğum o gece.

Ama ona biraz da zaman tanımak için tuttum kendimi. Tabi bunda Serdar ve Ahmet'in telkinlerinin de etkisi vardı.

Her gün evden çıkıp sahile gidişini, dalgın dalgın denizi izleyişini, kitap okuyuşunu, yüzüşünü yaptığı her şeyi saniye saniye izlemiştim bir sapık gibi.

Ben, karayiğit bir kadının peşinden ilk defa koşuyordum. Benim için yeni olan bu deneyimden nasıl bir his duymam gerektiğini bilmeyerek boşlukta sürükleniyordum.

Bilinmezlikte kalmak beni her zaman sinirlendirse de şu an öfkeyi hissedemiyordum.

Yine sahilde onu izlediğim bir gün, bir kızla erkeğin kavgasını izleyip de ağlarken artık yeter diyip gitmiştim yanına. Tutamamıştım kendimi. Öyle savunmasız, öyle saf bir haldeydi ki. İçimde tarifsiz bir koruma iç güdüsü baş gösterince kendimi onun göz yaşlarını silerken bulmuştum.

Beni görmeden anlamıştı geldiğimi ve bu içimi müthiş bir gururla doldurmuştu. O rahatlayana kadar ağlarken göğsümde hiç bir şey yapamamanın verdiği çaresizlik sarmıştı beni de.

Kokusunu içime çekip bulunduğumuz durumdan gizli bir haz duymaya başladığımda o da utançla uzaklaşmıştı benden. Dudaklarını ısırdığında onları öpmek istediğimi farkederek çenesini tutup gözlerime bakmaya zorladım.

Nasıl da güzel bakıyordu öyle!

Tam onu öpeceğim sırada bir hışımla uzaklaştı benden. Öfkem yavaş yavaş beni sararken kendimi sakin kalmaya zorladım.

"Neden geldin?" Diye sorarken kendimi bu duruma soktuğum için sessiz bir küfür ettim. Verecek bir cevabım yoktu çünkü karşısına çıkma gibi bir planım da yoktu. Daha sonra söylediği sözlerle bana malzeme yaratmıştı neyse ki.

Hızlıca düşünüp bir ihale için geldiğimi uydurup ona söylerken, aklımda yaşadığı kötü günün ne olduğu dönüyordu. Onu evlerinin sokağında ilk bulduğumdaki hali geldi gözümün önüne ve o an ne olursa olsun bu olayı öğrenmek istediğimi farkettim.

Eylül gitmek için hamle yaparken, kolundan tutup, yata gitme planımızı hatırlattım. şaşkınlıkla kalkan kaşları ve o biçimini alan dudaklarını zevkle izledim.

Ve verdiği cevap Eylem olmadığının en büyük ispatıydı. Osman beylerin yatına gitme olayını daha 2 gün önce ayarlamıştım çünkü. Planım bir taşla 2 kuş vurmaktı.

MASUMİYETİN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin