2.bölüm

1K 73 147
                                    

Hazal'ın öylesine güçlü bir yapısı vardı ki onun bu yaptığı hareketinden sonra boşta kalan eliyle tam yanında duran keskiyi aldı ve hiç acımadan Erkan'ın burnunu kıskıvrak yakaladı.
Acı içinde kıvranmaktan kendini kurtarmak için Hazal'ın kolunu serbest bırakmak zorunda kaldı Erkan.

"İnsan gibi gitmenizi söyledim ama siz kendiniz kaşındınız." diye söyledi Hazal dişlerini sıkarak. Nefes nefese kaldığı için boşta kalan eliyle önüne gelen saçlarını arkaya itti.

Erkan sabrı tükenmiş halde bir anlık canını acıtan keskiyi çekip fırlattı. Öfke ve kin dolu gözlerle ona bakarken bir şeyler söylemeyi planlıyordu. O sırada içeri orta yaşlı bir adam girdi. Kır saçlı, uzun boylu ve hafif kiloluydu. İkiside kafasını çevirip gelen kişiye baktı. Hazal küçük bir kız çocuğu gibi babasının yanına gitti. Fakat bu duyguları içine yansıtıyordu. Asla içinde patlayan her şeyi kolayca dışa vurmazdı.

Erkan ise biraz önceki hal ve tavrını düzeltti. Yüzündeki öfkesini az da olsa gizlemeye çalışarak ellerini cebine koydu ve yanlarına rahat bir tavırla gitti.

"Buranın ustası siz olmalısınız?" diye sordu Erkan.

"Evet benim. Bir sorun mu var?" diye sordu orta yaşlı adam.

Erkan elini cebinden çıkarıp tıpkı bir serseri gibi başı eğip bir şekilde içinde biriken acıyla güldü ve surat ifadesini değiştirerek karşısında duran orta yaşlı adama baktı. Elini uzatıp ismini söyledi. Karşılıklı tanıştıktan sonra Asım usta dikkatlice onu süzdü. Sanki bu simayı bir yerlerden tanıyor gibiydi.

"Beni hatırlamadınız mı? İki hafta önce gelmiştim." dedi Erkan.

Asım usta bu kez daha dikkatli bir şekilde hafızasını zorladı ve yüzüne tekrar bakınca hatırladı. Genç adamın arabasını alıp tamir ettiğini fakat korkunç kazayla nişanlısını kaybettiği aklına gelmişti. Sanki bir suçluymuş gibi mahçup oldu Asım usta. Hayatı boyunca pek kendini savunmayan ve çekingen birisiydi. Fakat kızı ona benzemiyordu tıpkı annesi gibiydi. Her şeye rağmen cesaretli ve haksızlığa tahammülü olmayan bir kızı vardı. Öfkesi ise bir anlıktı. En çokta asi ve hırçınlığı karakterinin diğer bir baskın tarafıydı. Özgürlüğüne de düşkün olduğu için bir kuş gibi kafesinde kalmayı hiç sevmiyordu. Bu yüzden kızını elinden geldiğince sıkmadan ve onun kendine ait düşüncelerine saygı duyarak büyüttü. Çünkü bir gün onun da kafeste tutsak edilen bir kuş misali uçup gideceğini düşünüyordu.

"Her şey ortaya çıkana kadar buralarda olacağım. Kızınızın avukat olması hiçbir şeyi değiştirmez. Herkes hak ettiği cezayı bulacak." dedi Erkan. Yoldayken Mertten aldığı bilgiler sayesinde çoğu şeyi biliyordu. Fakat Hazal müvekkiliyle ilgili yaşadığı problem yüzünden avukatlık yapmıyordu. Bu sebeple mesleğine 2 yıllık cezadan dolayı ara vermek zorunda kalmıştı. Bu yüzden babasının yanında çalışıyordu.

"Peki size şunu sorayım. Araba tamir edildikten sonra hemen mi yola çıktınız? Yada yolda hiç ara verdiniz mi?" diye sordu Hazal.

"Nasıl bir soru bu?" diye söylendi Erkan.

"Bence gayet düzgün bir soru. Eğer yolda ara verdiyseniz bu bizi haklı çıkarır. Yanılıyor muyum?"

Erkan bu sözler üzerine dili tutulmuş gibi oldu ve hiçbir şey söyleyemedi. Karşısında duran kişinin haklı olabilme ihtimalini düşününce sustu. Tamirhanedeki bu gerginlik içeri gelen genç bir adamın sesi ile sonlandı. Uzun boylu, yosun yeşili gözleri ve hafif kaslı yapısı ile dikkatleri üzerine çeken bir yapısı vardı. Tişörtünün üstüne önlük giydiğini gördüğü an Erkan dikkatle ona baktı. Genç adam gelen kişiden gözlerini kaçırarak işine döndü. Mertten öğrendiği kadarıyla Ozan Yılmaz hasta bir annesi ve kendisinden 3 yaş küçük erkek kardeşi ile yaşıyordu. Annesine bakmak için liseyi terk etmiş ve burada işe girmişti. Babasını küçük yaşta kaybettiği için bütün sorumluluk ona kalmıştı. Annesi de yakın bir zamanda ameliyat geçirmiş ve hastaneden öğrendiği bilgiye göre çok yüklü bir miktar para sayesinde ameliyatı olmuştu.

ONSUZ AŞK #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin