23.10.2018
"Neden?"
"Böyle daha güzel. Normalde hep üzgün görünüyordu bende resminde gülsün istedim."
Resme bir kere daha baktım.
Annem gülümsüyordu. Kollarını açmıştı ve kollarının arasında ben vardım. Gülümsüyordum. Benziyorduk. Kumral saçlarımız aynı tondaydı. Gözleri benimkilerden biraz daha koyuydu. Tabloyu elimden attım ve koşarak odadan çıktım. Bu adam kimdi böyle?
Bileğimden tutup benim evden çıkmamı engelledi. Kendine doğru çekip sarıldı. İtmeye çalıştıysam da başarılı olamadım.
"Sakin ol."
Olamazdım, nasıl olurdum? Annemin ve benim resmimizi sanki resim değil de fotoğrafmış gibi gözlerimin önüne koymuştu. Çizdiği resimde annem 17 yıl önceki fotoğraflarda olduğu gibi değildi. 17 yılın getirdiği yorgunluğun tüm izlerini resme bakınca anlayabiliyordum. Nasıl sakin olabilirdim?
"Seni annenle tanıştırmamı ister misim Berlika?"
Bir şey diyemedim. İster miydim? Emin değildim. Bunca sene yaşıyorsa ve eğer benim yaşadığımı da biliyorsa, yanıma gelmediği için istemezdim. Peki ya, yaşamıyorsa? Zaten tanışma imkânım yoktu.
"17 yıl boyunca annem olmadan yaşadım. Belki şimdi annemi görmek, onu tanımak istemem gerekir ama ben buna alıştım. Onu görmek beni olduğumdan daha beter bir hâle sokar. En azından şimdilik. Bir de sana tam güvenmediğimi göz önüne alırsak annem yaşamıyor olabilir."
"Yaşıyor, Berlika. Yaşıyor! Hepsi dedenin bir oyunu."
"Reşit Dede'm?"
"Hayır diğeri, Yusuf Dede'n. Reşit, öyle bir şey yapar mı sence?"
Hala beni tutan ellerinden kurtulmaya çalışırken bağırıyordum.
"Bırak beni! Bırak, gideceğim. Bir daha da gelmeyeceğim."
"Lanet olsun! Bir debelenmeyi kes ve beni dinle! Her şeyi anlatacağım diyorum, sabırlı ol!"
"Her şeyi öğrenmek istemiyorum. Bırak şimdi beni!"
Bileğimi daha sıkı tuttu ve tekrar kendine yaklaştırdı.
"O zaman bugün seninle güzel bir gün geçireceğiz."
Bir anlığına debelenmeyi kestim ve gözlerine baktım. Büyük gözbebekleri ve koyu kahverengi gözlerine alayla baktım. Onda ise istek vardı. Gerçekten bir gün geçirmek istiyordu.
"Git başımdan!" diyerek hafifleyen ellerini savurdum.
Kapıdan çıkarken bir anda beni geri itti ve kapıyı kapattı.
"Seninle bir gün geçireceğimizi söyledim. Yarın bu saatte gidersin tekrar."
"Saçmalama, seninle bir gün geçirmeyeceğim. Şimdi çekil önümden."
"Lütfen. Kalbinde hiç mi iyilik yok? Seninle bir günü geçirmek için bile ne kadar istekliyim, görmüyor musun?"
"Çekil."
Ben niye gelmiştim ki buraya? Sözde yaşayan annem ile ilgili gerçekleri öğrenecektim. Öğrendim mi? Hayır.
Kolumdan tutup yere doğru bir anda fırlatılınca dengemi kaybettim ve duvara çarptım.
"Benimlesin, bugün."
Karşımdaki bir psikopattı ve ne yapacağı belli değildi. Bir gün dayanabilirdim sanırım.
"Arkadaşlarıma haber vereyim."
"Boşuna uğraşma. Pek umurlarında değilsin."
"Ne? Sana neden güveneyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİZE NE?
Novela Juvenilİnatçı. Duygusuz. Toplumun değer yargılarına karşı çıkmış, ahlaksız. Nedensizce; yalnızca insanların önyargıları yüzünden kendi içinde hapsolmuş. Belki en derinlerinizde; sizden birisi. Yalnızca insanların yargılamasından bıkmış ve ağzına bir cümle...