|hayvanat bahçesinde bir gece|

811 63 12
                                    

Gişelerden başarılı taktiğimiz ile geçmiş, derin derin nefes almıştık. Başarımız ile gurur duyarken -ki ben beceriksiz birisiydim, ona yük olabilirdim- etrafa bakındığım her yer ağaçlıktı. Ormanda gibi hissetmeme yol açan bu yer zaten aslında bir ormandan farksızdı. Yol ayrımına geldiğimizde tabelanın tam ortasında durup sanki çok önemli bir karar veriyormuşçasına uzunca düşünüp, soluğu sol tarafa koşarken almıştık.

Gecenin körüydü. Bazen düşünüyordum da tam bir ahmak gibi davranıyordum. Hayır yani bir insan neden hayvanat bahçesinde bir gece geçirmek istesin ki? Ah... Peşimden de sevgilim Lowkey'yi de getirmiş -adı Loki olmasına rağmen öyle demek hoşuma gidiyordu- beni kırmak istemediği için seve seve kabul etmişti. Kafama vuruyor ve görevlilere yakalanmadan ortalıkta bilinçsizce geziyorduk. Bu da alnımdan boncuk boncuk terlerin oluşmasına yol açıyordu. Başımda kahverengi fötr bir şapka, elimde fener ve üzerimde sipsiyah kıyafetlerim vardı. Siyah tercihim ile daha az dikkat çekiciydim en azından. Loki ise çok yeşil bir şeyler giymişti. Ne bu tırrek yeşili mi? Terli alnıma yapışan saçlarımı şapkanın arkasına sıkıştırıp dudaklarımı dişledim. Sakin bir gece geçirebilirdik, yani sanırım.

"Thor Tanrı aşkına buraya neden bu saatte geldik. Sevgilim seni kırmak istemedim ama yine de saat sanki geç?"

Tuhaf birkaç ses ile birlikte etrafıma bakınmış sonra çok da önemli olmadığına kanaat getirdikten sonra yere uzanmıştım.

"Ne var yani fena mı oldu? Bilirsin çok severim hayvanları. Sen sanki sevmiyor musun? Tch." Kendisi koskoca veterinerdi ve hâlâ mırın kırın yapıyordu.

***

Bulunuyordu her türlü hayvan burada. Amacım merakımı giderecek kadarını görmek ve sabah ilk ışıklarda Lowkey ile buradan toz olmaktı ki neden ahmak gibi geceyi seçtim bilmiyorum. Paradan? Ya da adrenalin?

Yer oldukça soğuktu, hasta olabilirdim lâkin bunu umursamadım. Hoş bir soğukluğu vardı. Bir müddet sonra başımı kaşıyarak doğruldum ve ardından elim sırt çantama doğru gitti. Çıkarttığım tostu dudaklarım arasında tutar iken, diğer tostu ayakta bana fırça çeken sevdiceğime uzattım.

"Yerde hasta olacaksın, şapşal."

Onu kızdırmamak adına çantamın fermuarını çektim ve ayaklandım. Biraz araştırma yapabilirdik sanki? Benim asistanım olmaktan memnun olacağına emindim.

Sağ yanağım şişmiş şapırdata şapırdata sakin bir şekilde yürüyordum. Lowkey ise beni daha küçük adımlarıyla takip ediyordu. Yanıma çektim ve elini sıkıca tuttum. Az ileride ilk yoluma çıkan maymunları görünce gülümsedim.

"Hadi ama... Cidden ilk hayvan bu mu?"

Temizledim boğazımı, konuştum fısıltı hâliyle.

"İyi geceler maymunlar. Biz değil, siz bizden geliyorsunuz."

Dilim dışarıda hava alırken tuhaf tuhaf bana bakan maymunlara ve sevgilime bir anlam verememiştim doğrusu, belki de bu karanlıkta gerçekten de öcü gibi görünüyordum. Ellerimin ikisini de maymunlara doğru salladım. Onların da uykuya ihtiyacı vardı belli ki. En azından benim gibi uykusuzluk çekmiyorlardı. Ve bir de sevgilim. Ayakta uyuyordu.

"Thor seni ahmak! Sabah gelsek ölür müydün?"

"Kalabalık sevmiyorum."

Homurdanmıştı. Ellerimi siyah, uzun saçlarına atıp karıştırmıştım. Hoşuna gitmiş olmalıydı ki iyice bana sokuldu. Benim kedim oluyordu kendisi. Daha fazla ilgi isteyen, benden başka kimseyi sevmeyen, yalnız benim kedim.

Karmaşık bir şekilde oradan oraya atlayan ben sürüngenlerin olduğu bölüme gelmiş, bu sefer cam kafes içindeki yılanlar ile karşılaşmıştım. Loki ise resmen bir metre arkamda duruyordu.

zoo // thorki one-shotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin