"Sana bizimle gelmemeni kaç defa söyledim?"
"Ama sizinle takılmak istiyorum."
"Bak dostum." deyip ellerini Finn'in omuzlarına koydu Jay. "Böyle işler senin gibiler için değildir. Çok nazik bir çocuğa benziyorsun."
"Tipin ana kuzularına benziyor." dedi Austin.
"Bence gelsin."
"CARLOS!" diye bağırdı herkes.
"Pekala. Gelmesin."
"Sizinle içeri giremeyeceksem kendim girerim."
"Finn sakın öyle bir saçmalık yapmaya kalkışma!" diye dediğim anda kocaman kapıdan girmişti bile. Hemen içeri koştuk.
"FİNN! NERDESİN GERİZEKALI ÇOCUK?!"
"FİNN!"
"Kesin bir yerlere girdi."
Beraber dolaşmaya başladık. Mezarlığın tam ortasında olan mezara baka kalmıştı Finn.
"Ne var orada?"
"R-rosa..."
"Ne var orada Finn?!" deyip yanına yaklaştım ve taşta yazan şeyi okudum.
"Oyuna ve mezara girmeye hazır mısın?"
"Şaka olmalı. Çıkalım burdan." dedi Austin.
"Durun. Gelmişken incelemeliyiz." dedi Felix.
Mezar taşının arkasına gitti. Onu yalnız bırakmamak için bizde yanına geçtik. Mezar taşının üstünde "Demek hazırsın? Taşı itmeye ne dersin?" yazıyordu. Carlos hiç düşünmeden itti ve mezar taşı yavaş yavaş aşağı inmeye başladı. Mezarlığın büyük kapısı kapandı, hava gürüldemeye başladı. İçerdeki kargalar dışarı uçmaya başladılar. Ben korkudan Felix'in arkasına geçip beline sarılmıştım.
"Rosa arkamdan sarılan sen misin?"
"Evet benim Felix. Çok korkuyorum."
"Korkma. Hepimiz burdayız."
Arkamızdan bir ses gelince oraya döndük. Bir merdiven açılmıştı. Üstünde bir tabela vardı ve "İn aşağıya! Bak oradaki heyecana!" yazıyordu. Biz hiç birimiz giremedik. Finn kapıya bakarak geri geri yürüyordu. Ve yanlışlıkla merdivenlerden aşağıya düştü. NALET OLASI MAL!
"FİNN! İYİ MİSİN?!"
"EVET İYİYİM! AMA YUKARI ÇIKMAK İÇİN MERDİVEN YOK ÇOCUKLAR!" O sırada yeni bir tabela daha çıktı.
"Girmezsen oraya arkadaşının yanına, buluşamayacaksın onunla asla!"
"Çocuklar. Gidiyoruz." dediğimde herkes arkamdan merdivenlerden inmeye başladı.
"HADİ CARLOS!" diye bağırdığımda yukarıda yeni bir tabela daha çıktı.
"Gerizekalı arkadaşların yalnız mı kalsın yürüsene!" yazıyordu. Carlos koşarak aşağı indi. Finn'i görünce istem dış gidip sarıldım.
"Pardon. Düştün ya. O yüzden şey yaptım."
"Sorun değil."
"Fırsatçı biri olduğun belliydi. Şuraya bak Kıza yapıştın. UZAKLAŞ ONDAN!" diye bağırdı Felix.
"Hey hey hey siz çıkıyor musunuz?"
"Onu korumam için sevgilisi mi olmam gerekiyor bücür?"
"Felix. Sakin ol. Lütfen. Şu an sırası değil."
"Sana gününü göstereceğim." deyip yürümeye başladı. Bende arkasından.
"Pekala. Şimdi ne halt yiyoruz?" diye sordu Austin.
"Yeşil saçlarının kahverengiye dönüştüğünü fark ettin mi?"
"Hayır neden?"
"Çünkü öyleler."
"Rosa senin saçın da yeşil olmuş."
"Carlos'un saçlarına bakın!" diye bağırarak gülmeye başladı Jay. Benim saç rengim ondaydı.
"Asıl sen kendi saçına bak mal kafa." dedi Felix. Jay'ın saçları Carlos'un saçları olmuştu.
"Finn?" Finn'in saçları Felix'in saçları gibi olmuştu. Felix'inkiler de... Nalet olsun.
"Tam kişisi denk gelir zaten." deyip tısladı Felix.