Selam canlarım. Yeni bölümümüz nihayet sizlerle. Cemal'in ölmesine çok üzülenler olmuş, tıpkı benim gibi. Özellikle de tam ölüm anının gerçekten de o şekilde olması beni yazarken ağlattı diyebilirim. Neyse uzatmayayım İyi okumalar sizlere. Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.
Yazarın anlatımı
Kadın olmak zordu.Hele ki dul ve baba evine dönmüş bir kadın olmak daha da zordu. Ayşe Cemal öldükten bir iki ay sonra kayınvalidesinin isteği ile babasının evine dönmüştü. Sabriye hanım biricik oğlunu kaybettikten sonra kendini toparlayamamıştı. Ayşe'nin varlığı ile ayakta durmaya çalışıyordu ama bir yandan da genç kıza üzülüyordu yaşlı kadın. Hayatının baharında ondan isteyemezdi başını beklemesini, daha 18 yaşındaydı gelini tazecik bir kızdı. Ayrıca oğlunun eli değmemişti genç kızın eline, yani Ayşe'nin yanında durmasının bir manası yoktu aslında ama kızı baba evine gönderip adının çıkmasını da istemiyordu.
Gecelerce düşündü taşındı Sabriye hanım. Sonunda verdiği kararla gelinini karşısına aldı ve onunla bir konuşma yaptı.
"Ayşe gel kızım. Konuşalım biraz seninle."
Sabriye hanımın çağrısı üzerine yanına giden genç kız kayınvalidesinin karşısına oturdu ve dinlemeye başladı.
"Bak kızım. Sen bu eve geldiğinden beri benim gelinim değil kızımsın. Bunu sakın aklından çıkarma bir kere. Başlarda olmasa da oğlumun son zamanların da onun hep yanındaydın hep destek oldun. Sana ne kadar minnettarım bilemezsin. Oğlum bu dünyadan göçerken sayende mutluydu. Allah senden razı olsun.
Şimdi sana diyeceklerimi sakın ha sakın yanlış anlama. Bak yavrum. Oğlum ile aranızda bir münasebet olmadığını biliyorum. Gönül isterdi ki yavrumun bir yavrusu olsun onunla avunayım,onu seveyim. Ama kader kızım elden bir şey gelmiyor. Benim yürek yangınım geçmez artık. Senin bir kabahatin yok ama hakkında hayırlı olan baba evine dönmen yavrum. ben annen ile konuşur münasip bir dille söylerim her şeyi. Zaten ailen geri dönmeni istiyordu."
Ağzını açıp tek kelime etmedi, edemedi Ayşe. Ne diyebilirdi ki. Usulca başını sallayıp odasına çekildi. Yatağına oturup düşündü genç kız. Kayınvalidesi haklıydı. Kendisini göndermesinin asıl nedeninin oğluna olan özlem olduğunu biliyordu. Yaşlı kadın onu gördükçe oğlunu görüyordu belki de. O nedenle itiraz etmedi Ayşe kaderine boyun eğdi.
Aradan kaç zaman geçmemişti ki baba evine döndü genç kız. Başlarda her kafadan bir ses çıksa da, baş sağlığı adı altında dedikoduya gelenler olsa da zamanla durulmuştu ortalık. Sevmese de başkalarının dedikodusu Ayşe'nin eve geri dönmesinin üstünü örtmüştü.
Köyün kadınları olanların üstünü kapatmıştı belki şimdilik ama, unutmayacak unutulmasına izin vermeyecek birisi vardı köyde. Mustafa'nın annesi Neriman hanım.
Kadın her yerde Ayşe hakkında atıp tutuyor. Genç kızı gördüğü vakit ise küçümseyici bakışlar atıyordu. Ne de olsa ona göre oğlu, bu kız yüzünden çok acı çekmişti. Halen daha bu kızı alma düşüncesindeydi ama Neriman hanım ne oğluna ne bu kıza pabuç bırakacak biri değildi elbette. Ya da o öyle sanıyordu. Zaman ne gösterir kimse bilemezdi.
Günler haftaları, Haftalar ayları kovaladı. Aradan geçen bir yılı aşkın sürede Ayşe baba evinde düzenini kurdu. Eski günlerini özlüyordu genç kız. Ablasıyla geçirdiği vakitleri,eğlencelerini hepsini özlüyordu. Ablası, Cemal'in onu kaçırmasından 2 ay sonra evlenmiş ama kaynanası nedeniyle doğru düzgün evine gelemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYŞE'M (Muhteşem Kadınlar 1)
Tiểu Thuyết Chung"Köyün en güzel kızlarındandı Ayşe. Daha yaşı 16 olmasına rağmen isteyeni çoktu tabii. Ama o istemezdi kimseyi. Kalbi başka bir erkek için atarken yâr olabilir miydi hiç kimseye? O da istemedi tabii hiçbir görücüyü, ama hayat ne Ayşe'nin istediği gi...