Formidit SorrowSabah aydınlık ışıkla birlikte uyandım, zaman geçirmeden kalkıp yüzümü ve dişlerimi fırçaladım. Gece geç yattığım için sabah kendimde değildim. Aşağı inip kendime bir bardak sütlü kahve yaptım. Sade bana çok acı geliyordu. Kahve seven bir insan değilim ama süt benim sevdiklerim arasında yer alıyordu. Pek iştah verici değildi, üstümde bir kaç kıyafet denedikten sonra eldivenimi ve şapkamı aldım. Babam hala uyuyordu. Ben giderken beni görmesini isterdim, küçükken hep onu uyandırırdım okula gitmeden önce. Bavullarımı dış kapıya koydum. "Baba" diye seslendim ama duymadı. Kapıyı açarken omzumda bir el hissettim. Beni yanağımdan öptü ve sarıldı. Ayrıldığıma ben de üzülüyordum ama başka seçeneğim yoktu, burada saçma sapan burssuz bir okula gidemezdim. Şansım varken kaçırmak istemedim. Taksi çağırdım ve bavullarımı arkaya yerleştirdim. Hava çok soğuktu, karın sıcaklığını hissetmek istediğimde eskisi gibi olmadığını anladım. Her şey çok değişmişti. Arka taraftaki sıcak koltuğa yaslandım ve camdan dışarı baktım. Filmlerdeki oyunculara benzemiştim. Hafif bir gülücük geldi dudaklarıma. Yaklaşık 1 saatlik yolculuktan sonra havalimanına varmıştım, bavulları çıkartıp yürümeye başladım. Bir sürü insan telefonda konuşuyordu. İçeri girdiğimde kaloriferler çalışıyordu. Kontrolden geçtikten sonra saate baktım, daha 1 saatim vardı. Kahvaltı etmek için bir yere oturdum. Pek bir şey yememiştim. Yetişmek için koşuyordum, biraz fazla zaman geçirmişim. 2. kontrolden geçip bavullarımı bıraktım, yanımda sadce sırt çantam vardı. Uçağa bindiğimde çoğu kişi yerine oturmuştu bile. Biletime baktığımda koltuğumun F-7 olduğunu gördüm. Çok uzun bir yolculuk olacaktı kesinlikle. Arkalarda bir yerde koltuğumu buldum ve sırt çantamı üstteki valiz yerine koydum. Dikkatimi biri çekti o sırada. Yanımda oturuyordu, bende yerime geçmeye çalışırken ayağım takıldı. Hayır, olamaz bu kesinlikle olmadı sayıyorum. Yere düşmeyi beklerken gözlerimi sımsıkı kapadım ve bekledim ama hiçbir şey olmadı. Beni belimden tutmuştu. Ben hemen kendime gelip yerime oturdum ve hiç bir şey olamamış gibi davrandım. Uçağın kalkmasının üzerinden 25 dakika geçmişti, ben kitabıma gömülmüştüm. Az sonra yemekler geldi. Güzel kokuyorlardı, çatalımı açarken bir sarsıntı geçirdik. Korkmuştum, yemeğimi azimli ama afiyetle yedim bir yandanda kitabımı okuyordum. Yemekten sonra film izlemeye karar verdim ama pek bir şey bulamamıştım. Uyumaya karar vermiştim, hosteslerden bir tane örtü istedim. Uçak soğumaya başlamıştı bu yüzden üstümü çabucak örttüm, bir kaç dakika içerisinde gözlerim kapandı ve uykuya daldım. Uyandığımda kafam çok yumuşak bir yerin üzerindeydi, gözlerimi ovuşturdum. Kafamı kaldırmaya çalıştığımda üstümde hafif ama ağır bir şey hissettim. Kafamı aşağı çevirdiğimde yanımdaki adamın benim kafamın üzerinde uyuya kaldığını fark ettim. Pek adam diyemezdim, yaşıt gözüküyoduk. Teni çok soğuk ve farklıydı. Hemen kafamı çektim, o da irkilerek uyandı. Bu çocukta ne var anlamıyordum. Diğer insanlardan farklıydı. Uçağın inmesine yakın toplanmaya başladım. Uçak piste inip durduğunda ayağı kalkıp üst taraftan valizimi çıkardım. Yavaş yavaş herkes inmeye başlamıştı. Bende indikten sonra bizi bir otobüs aldı ve havaalimanına bıraktı. İşlemlerimi halledip bavulumu aldıktan sonra okulun otobüsünü aramaya başladım, yani en azından okul otobüsü olduğunu düşünüyordum ama yanılmışım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dynamism
FantasyZaman insanlardan hayvanlara ve olağan dışı varlıklara kadar herkes ve her şey için bir anlığına durur. Biz gördüklerimizden bir mana çıkarmaya davet eden, aynı zamanda görmediklerimiz üzerinden sezgilerimize hitap eden insanlarız. " Dün bugündür as...