BKNT»1

1K 144 27
                                    

 BÖLÜMϟ1

Daha önce hiç ayak basmamış, şehrin size, sizinde şehre yabancı olduğu bir yerdeyim. Mental açıdan kendimi yalnız hissediyorum ama maalesef değilim. Dedemle beraber bu şehre ben ayaklarımla, o ise bastonuyla tutundu. Yalnız hissediyorum çünkü sadece evde şekerleme yapan dedemle hayatımı yaşamaya çalışıyorum.

  Dedemle daha çok baba-kız gibiyiz. Şehrimizi değiştirmek zorunda kaldık çünkü dedem tam bir çapkın. Yan komşumuzun büyükannesiyle basılana kadar mahallemizde hiçbir sorun yoktu. Mahallece bizi, oturduğumuz evden attılar, zaten kiracıydık ve benim orada da bir çevrem yoktu.

Dedem bir çılgınlık yapıp, benim adıma bir burs sınavı başvurusu yapmış. Bende o sınava dedemin inadı ve çılgın fikirleriyle girdim. Kopya hazırlamak için ön fikir bile verdi. Kopya çekmeme gerek yok çünkü zaten bilgilerim beynimde daima taze ve capcanlı benliğini korur. Sonuç olarak bavullarımızla buradayız.

-Yeni Bir Hayat  √

-Yeni Bir Okul √

-Yeni Arkadaş Çevresi XXX (Olabildiğince double çarpı!!)

-Yeni Doktor  √

 Evet, yeni bir doktor ve yeni bir sağlık çizelgesini de buraya ekleyebiliriz. Her ne kadar dedem vurdumduymaz görünse de hastalığıma benden daha çok önem verir. Ufak bir soğuk algınlığı neredeyse 2-3 gün hastanede yatmak demek. İki kaşık dondurma vs soğuk yiyecek-içecekler de dahi hemen karın ağrım şiddetlenir ve kendimi ya yatağım da ya da hastanede odasında bulurum. Yağmurlu, karlı, rüzgârlı, güneşli, sisli günlerde-kısacası daima çantamda yedek kıyafet bulundurmak zorundayım. Her neredeysem terli isem mutlaka üzerime değiştirmem gerek çünkü hemen rahatsızlanabiliyorum. Ölen babamdan değil de beni terk eden annem olacak kadından bana kalan tek şey bu genetik hastalığım.

“Toruncağızım; şuradan bir yerden motor bisiklet mi kiralasak?”

“Dede, saçmalama! Bu yaşta bu kadar çılgınlık, pes doğrusu. Hem bunca bavul ne yapacağız?” Dedem neredeyse tüm ulaşım araçlarını kullanabiliyor. Eh, ben de bundan yararlanmıyor değilim.

“O zaman bir taksi çağır da artık evimize yerleşim, seni bir okuluna götüreyim. Ortama bakalım bir. Arkadaş edin, tamam mı? En az iki kişi ile arkadaş edin, çünkü böyle havalılar hep 3lü takılıyor.” Arkadaş edinmesi kaldı bir de 3lü olacakmış.

   Ev müstakil bir evdi, fakat evde kiracı değiliz ama ev bizim de değil. Dedemin, asker arkadaşının evi. Ölmüş; şehit arkadaşının evi..

  Eve vardığımızda gözlerimi evden alamıyordum, bizi tanımayan biri burada yaşadığımızı varsayarsa zengin olduğumuzu da sanabilir, acı ironi. Etraftaki toz katmanı, eşyaların eski, evin bakımsız olması burada yaşamayacağımız anlamına gelmiyor. Kendi ellerimle bu evi mükemmel bir yere çevireceğim.

  Dışarıdan gösterişli, içeriden çöküntü olan evimiz bana beni hatırlattı. Dışarıdan büyük bir sarsıntı gibi görünen ama içeriden değişmeye umut kırıntısı olan bir  ben..

₪₪

  Yeni bir sabahın ışık kırıntıları ve içimdeki umut kırıntıları bana ‘Belki bu sefer dış görünüşe önem vermeyen bir arkadaşa sahip olabilirim’ diye dolaşırken komodinin üzerine diş tellerimin lastiklerini çıkarttım ve kutusuna koydum.

  Aşağıya indiğimde dedem telefonla konuşuyordu, onu bölmemek adına iki dilim ekmeğin arasına çilek reçelini sürdüm. Damlatmamaya özen göstererek diş tellerim yüzünden küçük lokmalar eşliğinde kahvaltımı da yaptım.

  “Dede senin gelmene gerek yok, sana beni okula götürmekten daha eğlenceli bir iş bulabilirim, ha ne dersin?” 

  Eğer arkadaş çevrem olsun istiyorsa beni elimden tutup okula götürmemeli, herkesin içinde başarılar dileyip zaten rezil olmuş görünüşümle her şeyi daha kötüye götürmemeliydim.

  En sonunda dedemi evi temizlemek için gerekli malzemeleri almaya ikna edebildim. Okul sonrası temizlik, ah!

  Arkadaş istemiyorum aslında. Sadece karşımdakinin beni sorgulamamasını istiyorum. Değer de vermesine gerek yok. Eski okulunda olduğu gibi tüm okulun içinde beni rezil etmesinler yeter. Dış görünüşün önemli olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Her nefesimiz eleştri kokuyor. Saç teline kadar her şeyini küçümseyen bir çevre.

 Benimle arkadaş olmak istemeyen, arkadaş adaylarını da anlıyorum.  Hangi arkadaş yanında ezik görünen birini bulundurmak ister? Ya da hangi sevgili dış görünüşe önem vermeyen birini sevebilir?

-

 Tanıtıma gelen yorumlar ve beğeniler beni gerçekten çok mutlu etti. Sınır koymak istemiyorum, illa tutulacak ve beğenilecek diye bir şey de olmadığı için birkaç bölüm sınır koymadan yayınlayacağım. Olaya daha tam giriş yapamadım, yavaş ilerlemeyi düşünüyorum asıl olaylar 2-3 bölüm içinde gelecek zaten. Kısa oldu, daha uzun yazmaya çalışacağım. Fikirlerinizi çok merak ediyorum ^^ XX

Bir Kavanoz Nohut Tanesi -Askıda-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin