5. Bölüm: Sulu Eğlence (2)

6.3K 174 52
                                    

Leziz balıktan bir ısırık daha aldım. Tadı enfesti.

"Harika bir aşçısınız leydim."

"Teşekkür ederim bayım."

Her ne kadar balığı hiç sevmesemde canım istemişti ve yiyordum. Bu benim için ilkti. Güneş batmak üzereydi ve gökyüzünü tatlı bir kızıllığa bırakmıştı.

"Bu manzara müthiş.. Gelmeyeli uzun zaman olmuştu."

"Evet. Hem anılarımızı tazelemiş olduk." Deyip sırıttı. Ah! Hıçgıdık kesinlikle sizin sandığınız utangaç çocuk değildi. ( iste burada grinin elli tonu kitabinin yazar uzerindeki etkisini okuyorsunuz)

Evlendikten sonra balayını burada geçirmiştik. Bu yüzden bu kadar rahattı. Aklıma ilk onun oluşum geldi de... Ah! Kan direk suratıma sıçradı. Utandım. O da şuan girdiğim iç savaşın farkındaydı ve zafer yemeğini yiyordu. Kesinlikle beni istiyordu. Gerçekten kendimi şuan bakire ezik bir kız gibi hissettim. Uyan Astrid Haddock! Sen onunla evlisin! -aslına bakarsanız evli olmamıza rağmen hala kızarıyorum.- O da bu zayıflığımı kullanıyor.

Balığımı yerken beni kolunun altina aldı. Ve saçlarıma bir öpücük verdi.

"Köyden uzak.. Tamamen sorumluluk yok. Eirik bile."

"Evet! Bu harika!"

Kafamı omzuna koydum. Elimdeki balığa takıldı.

"Hey! Sen balık yemezsin ki."

"Daha yeni mi fark ettin?"

"Hayır. Sadece bir süre yer bırakırsın sandım. Ama benden fazla yedin."

"Acıktım." Dedim utangaç bir sesle.

"Sadece şaşırdım hayatım."

Evet gerçekten haklıydı. Onun balığı yarıdaydı daha. Ben bitirmiştim.

"Ama lezzetliydi."

"Evet lezzetliydi."

Elindeki sopayla ateşi karıştırmaya devam etti. Ayağa kalktı ve bana elini uzattı. Balığı bir kenara bıraktım. Zaten Dişsiz yemek için deliriyordu. Elini tuttum ve balıkları ikisinede eşit şekilde paylaştırdım. Beraber kumun ıslak olduğu kısımda yürümeye başladık. Deniz ayaklarımızı islatıyordu. Elini omzuma atti ve bende kolumu beline sardım. Yanağıma minik öpücük koydu. Neredeyse gece olmuştu.

"Bu hoşunuza gitti mi leydim "

"Kesinlikle. Neden arada yapmıyoruz?"

"Evlilik yıldönümümüz yaklaşıyor. O zaman harika 1 haftalık bir tatil yaparız?"

"Bu harika olur Hıçgıdık!" Deyip omzuna bir yumruk attım. Güldü ve omzunu sıvazlamaya başladı.

"Bende öyle düşünmüştüm."

"Eirik?" Diye sordum çekinerek. Durdu ve güllümsemeye başladı.

"İyi ki annem burada."

"Yıldönümünü sabırsızlıkla bekliyorum."

Gülümserek cevap verdi ve beni yine kolunun altına aldı. Bir süre sonra kumsal bitti ve bitiminde mango ağaçları vardı. Bir kaç tane topladık ve geri döndük. Mango yedikten sonra kulübemize girdik. Fırtınuç ve Dişsiz gelicekken dliyle onları durdurdu.

"Dişsiz, sen dışarda kal. Bizim biraz işimiz var."

Sırıttığını görür gibiydim. Kapı kapanır kapanmaz, "Benimsin." Diye bir çığlık kopardı ve ne olduğunu anlayamadan kendimi sırtıyla karşı karşıya buldum. Beni yatağa yatırdı.

"Başbaşayız ve sen benimlesin!"

"Evet. Şuan içinde bulunduğum tehlike inanılmaz!"

Kıkırdadı ve yanıma uzandı.

"Eee? Ne yapmak istersiniz leydim?"

"Aslında senin aklında farklı şeyler döndüğünü düşünüyordum."

"Ah! Hiç söylemeyeceksin sandım!" Dedi ve beni kendine çekti.

.................

Yüzüme gelen sıcak güçlü nefesten bunun Hıçgıdık değilde bir ejderhaya ait olduğunu çözmek çok vaktimi almadı. Yatağımı yokladım. Yine yoktu!

"Boşuna arama ben buradayım. Çoktan uyandım."

"Günaydın."

Bana yaklaştı ve alnıma öpücük bıraktı.

"Yorgun gibisin."

"Sayenizde." Deyince kendini gülmekten alamadı.

Hafifçe gerindim. Etrafı topluyordu.

"Çantamı getirir misin?"

Çantamı yanıma attı. Örtüyü üzerime sararak yataktan doğruldum. Ejderhalar. Ah!

"Arkanızı dönün muhteşem yaratıklar."

Dişsiz homurdanarak arkasını döndüğünde gülmekten kendimizi alamadık. Üzerime dünkü kıyafetleri giydim ve yataktan kalkıp Hıçgıdık'ın saçlarını karıştırdım. Sadece muzip bir gülücük fırlattı. Masadan bir kaç şey atışdık ve etrafı toplayıp Berk'e geri dönüş yaptık. Ama ikimizde burda kalmak istiyorduk.

Havadaydık ve yolculuğumuz uzun sürecekti. Fırtınuç'un boynuna doğru uzandım.

"Uykun mu var?"

"Evet. Biraz halsiz hissediyorum."

Endişeyle bana baktı

"İyisin değil mi?"

"Evet Hıçgıdık. İyiyim merak etme. Yorgunum dedim ya."

"Ah, tamam öyleyse."

Uzun bir süre sonra sessizliği. Bozdum.

"Eirik'i özledim."

"Eve gidince beraber şekerleme yaparız?"

"Evet, bak buna hayır diyemem."

...............

"Anne! Seni çok özledim!"

"Bende bebeğim."

"Anne biraz yorgun. Neden beraber uyumuyoruz?"

"Evet! Zaten çok sıcak."

Eirik'i kucağıma almaya hazırlanırken beni durdurdu.

"A-aa! Sen iyi değilsin. Ben hallederim. Üzerine rahat bir şeyler giy ve yat. Çok geçmeden yanında oluruz."

Kafamı sallamakla yetindim. Nerden geldi bu yorgunluk bir anda? Halbuki sabah enerjiktim. Hıçgıdık'ın dediği gibi üzerime şort ve sıfır kol giyip yattım. Yatak serindi ve beni rahatlatmıştı. Huzurla kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Yorumlarinizi esirgemeyin!!! Beni mutlu ediyorlar :)

Ejderhanı Nasıl EğitirsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin