1. " Şefkat yerine zehir enjekte edilen zihinler. "

215 32 25
                                    

" Şefkat yerine zehir enjekte edilen zihinler. "

Kulağımın en diplerine yetişen ezan sesiyle gözlerimi açtım. Zihnim tıpkı bir slime gibi bulamaçtı. Kafamın dört bir yana saçılan parçalarını toplamayı başardıktan sonra elimi sigara paketine uzattım. Çakmağı bulmakta zorlansam da buldum. Sabahın ilk ışıklarıyla sigaramı içmeye başladım yatağım da. Başımı her gece göz yaşlarımın gazabına uğrayan yastığa koydum ve cenin pozisyonunu aldım sigaramı düşürmemeye özen göstererek.

Her gece bir gibi uyuyup ezan sesiyle uyanıyordum. Bir nevi alarmım olmuştu imam bey. Bundan rahatsız değildim asla. Dinci biri de değildim. Küçükken namaz kılmıştım ama. Eğer seni yaradana dua edersen kabul edermiş. Benim onca duamın arasından sadece yatağı ıslatmama duamı kabul etmişti. Aslında bakarsanız çok sonradan fark ettim ki yaşım büyümüş ve ben artık çişim geldiğinde uyanabiliyordum. Kısaca Tanrı benim hiç bir dua mı kabul etmemişti.

İtiraf etmeliyim ki Tanrı bizi unutmuş olabilir.

Midem delinmiş gibi ağrımaya başladı hemen. Tam vaktinde gelen doğum sancısı gibiydi bu ağrılar fakat kimse bilmez, bazı doğumların ölüm doğurduğunu. O değil de bu mide ağrısı beni iyiden iyiye ölüme götürüyordu - ki yaşıyor gibi de görünmüyordum. Ölmem dünyadan bir pisliğin yok olmasıydı.. ölmeliydim.

Banyoya geçip en nefret ettiğim paslı aynama baktım. Nefret etmemin sebebi beni çirkin ve ya güzel göstermesi değildi.. bana benziyordu. Benim gibi paslanmış ve hiç sevilmemişti. Sevilmemenin nasıl iğrenç bir duygu olduğunu biliyordum.

Ayna da ki kişi yirmi bir değilde altmış yaşını yeni bitirmiş bir ayağı çukur da yaşlı kadını andırıyordu.
Gözlerimin grilerine kaybolmuş renklerini ararmış gibi baktım. Sanki Tanrı'nın benden aldığı her şey yetmezmiş gibi gözlerimin rengini de çalmıştı. Bir o kalsaydı be Tanrım.. Bir gözlerimin rengi bana kalsaydı.
Kendi suratıma bakmayı kesip kısa saçlarıma ve perçemime baktım. Dağılmışlar, içim gibi. Dağılması gereken tek bir yerim kalmıştı; beynim. Ona da kısa bir süre kaldığına eminim.
Dünyanın yüzde doksan dokuzu ağladıktan sonra kendine bakamazmış. Bunu salak bir sosyal medya sitesinde okumuştum.
Şuan ki görüntüm beni tatmin ediyordu, neden? Zevk mi alıyordum kendi acımdan. Tatminlik duygum acı çektikten sonra ortaya çıkıyordu nedense. Ve tatminlik duyguma bir yenisini daha tattıracak jiletler gözüme çarptı. Dün gece bacağımın üst kısmına iki yeni çizik daha eklediğim için kan içinde kalmışlardı. Uyuşmak için kendimi kesiyordum. Kan görmeden kendime gelemiyordum. Şu ana kadar otuz derin çizgi vardı bacaklarım da.

Ne için geldiğimi unuttuğum banyo da bir süre salak gibi etrafa bakındıktan sonra odama geri döndüm. Hemen solumda duran pantolonu giyip sütyenimin üzerine kapüşonlumu geçirdim. Gözlüğü ve sırt çantasını da bulmak zor olmadı. Göt kadar odada her aradığımı bulabildiğim için çok şanslı hissediyordum kendimi. Sadece bu konu da şanslıydım. Aslında doğruyu söylemek gerekirse büyük bir ev için kira parası çıkmıyordu cebimden.

Sigara paketini kapüşonlumun cebine sokup apartmanın en üst katından aşağı inmeye başladım. Gözlüğümü takmak için hızlandım. Göz altı morluklarımı görmelerini istemiyordum. Bilirsiniz, insanlar bu tür şeyler de size boka bakar gibi bakıyorlar. Kimse bilmez hangi boktan insanın buna sebep olduğunu.

Her gün sabahın köründe apartmanın kapısında oturan teyzeye bir sigara ikram edip yoluma koyuldum.
Yolda peşimden gelen köpeği kovaladım bir süre. Sonra kuşların salak cıvıltılarını dinledim. Gerçekten ne bok konuştuklarını merak ediyordum. " Geçen birinin saçına sıçtım." gibi düşünceler geçmiyor değildi kafamdan.

DENGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin