1

228 17 49
                                    

Yeni kitabımın ilk bölümüne hoş geldiniz değerleri arkadaşlarım. Heyecanlıyım bu kitabı yazdığım için. Evet konu bakımından sevdiğim bir hikaye. Inşallah sizde seversiniz.

Başlama tarihinizi buraya yazabilirsiniz:)

IYI OKUMALAR. ......

Üvey annem beni evden kovdu. Sırf ona gerçekleri anlattım diye. Sevgili okurum sana da saçma gelmiyor mu annemi beni evden kovma sebebi .

Neymiş "Ben hayal görüyormuşum.
Ben deliymişim abim bana asla böyle bir şey yapmazmış. Aklım başıma gelene kadar dışarıda kalacakmışım. Bir de saçmaladığımı anlayınca eve gidip üvey annemden ve ondan özür dileyecekmişim." Çok beklersiniz. Nah beklersiniz hatta.

Sokaklarda boş boş gezinmeyi bırakıp. Akşam karanlığında o çok sevdiğim çocukluğumun geçtiği oyunlar oynadığım parka geldim.
Ben salıncağa oturur üvey abim beni sallardı. Hep gülerdik, eğlenirdik, en azından mutluyduk. ...

Ilk başlarda annemin öldüğünü asla kabul etmemiştim daha sonra yokluğuna alışamadığım annemin üzerine gider gitmez bir kadın gelmişti. Ilk başlarda kadın oldukça iyiydi. Bana karşı güzel davranmıştı ve bende onu sevmeye başlamıştım. Ama asla anne diyemedim ona asla öz annemin yerine koyamadım. Bir ara babam yine içkiye başladı. İçip içip abuk subuk yerlerde sabahlardı. Babam bu halde olunca da üvey annem denilen kadın da bana kötü davranmaya başladı. Asla ses etmedim bir ara bunu babama söylemeye çalıştım. Ama başaramadım.

Bu böyle devam ederken bir gerçekle karşılaştım. Acı bir gerçek. Ama gerçek. Çok ağladım. Ne yapacağımı bilemedim. Kime ne diyeceğimi bilemedim. Nasıl insan içine çıkacağımı bilemedim. Kısacası hiçbir şeyi bilmiyordum ve karışık duygular içerisindeydim. Üzgündüm. Hayattan hiç zevk alamıyordum ve karşı cinse karşı hem mesafeli oldum.

Ama şimdi salıncağa oturacak gücüm kalmadı ve beni salıncakta sallamasını istediğim bir abim de yok. O öldü diyemem çünkü o ölmedi, öldürdü. Banklardan birisine oturdum. Başımı gökyüzüne kaldırdım ve gözlerimi kapattım. Zehir havadan bir nefes aldım. Zehir vücudumda gezinirken aklımda tek soru vardı;
Ben şimdi ne yapacağım?

Şu anda istediğim bu gözlerin bir daha açılmamak üzere kapanması. Hayallerimin umutlarımın son durağının bu bank olmasını istiyorum. Ama bu istediklerim bile benim için hayal. Bir umudum kalmadı. Hayatımı temizlemek için elime temiz bir bez aldığımda hayat sürekli bana vişne suyu lekesi ya da çamaşır suyu lekesiyle geldi. Ah zor,çok zor.

Ben avukat olup suçsuz insanların yanında olacaktım. Peki şimdi kendi avukatlığımı yapabilir miyim? Suçsuzum deyip kendi ayaklarımın üstünde dimdik durabilir miyim?

Bunu isterdim ama bana yürüyecek ayak bırakmadılar . Hepsini kırdılar , kalbimi kırdıkları gibi, hayallerimi yıktıkları gibi, umutlarımı yok ettikleri gibi.

Yanağımda bir ıslaklık hissettim ve gözlerimi yavaşça gerçek hayata dönmek için araladım. Gökyüzü karanlığını sürdürüyor ve yavaş yavaş yağmur yağmaya başlamıştı. Evet şimdi sıçtım. Yağmurun yağması tam benim şansıma uygundu. Tekrar derin bir nefes alıp sıkıntılı bir nefes verdim.

Gidecek bir evim, konuşacak bir arkadaşım yok. Bu saatten sonra olamazda. Tenim yavaş yavaş yağmur yüzünden ıslanmaya başladı. Yağmur da izinsiz dokunan tenime izinsiz dokunuyordu. Ama yağmurun dokunuşu şimdilik beni iyi hissettirmişti. Gözlerimi hafif kısarak yağmuru bedenimde hissetmeye çalıştım. Akşam olduğu için etraf sessizdi ve dışarıda kimsecikler yoktu . Biraz korksam da. Karanlık fobisi vardı galiba bende.

KIRIK KALPLER #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin