Herşey üç yıl önce bir kaç baş dönmesi ve parmaklarımda uyuşmayla başladı. Genelde hiper enerjili, kolay yorulmayan, her türlü zorluğa (maddi manevi) bir şekilde çıkış bulup uygulamaya çalışan biriyimdir. İnatçı, okuyup araştıran, kolay pes etmeyen, disiplinli ve çalışkan bir yapım var. Çalışma hayatına kızımdan dolayı resmen yedi yıl ara vermiş olsamda, yıllarca yayınevlerinde yöneticilik yapmış, daha sonrada eşimle birlikte sıfırdan kurduğumuz tekstil firmamızda geceli gündüzlü çalışmış şu an 37 yaşında bir bayanım. Zor bir hayatım oldu evet maddi manevi sıkıntılar falan, ama her türlü zorluğa tek başına üstlenip ağlayıp sızlamadan bir çıkış bulmaya çalıştım. Zoru severim, ama bazen fazla geliyor insana tabii. Hastalığın başlangıç sebebi olarak en azından kendi hastalığımda, bu sıkıntılar hayatı fazla ciddiye alan biri olarak herşeyin
aleyhimde çalışır gibi ters gitmesi ve sürekli onları düzeltme çabalarım olarak görüyorum. Hayat fazla zorladı beni sanırım bende onu. Tabii peşpeşe gelen iki ölüm asıl sebep oldu. Altüst oldum. Bir müddet sonrada bir günde başlayanlar sonun başlangıcı oldu. Sabah arabaya bindim yola bakamıyorum sanki asfalt içimden geçip gidiyor gözüm kapalıyken bile. Korkunç bir duygu sanki hızlı bir trendeyim ve inemiyorum. Aşağı inince baş dönmesi,görme kaybı,mide bulantısı kafam içmişim gibi bulanık berbat hissediyorum. Akşama doğru gitgide kötü oldum önümü görmüyorum sanki öldüm de ruhum biryerlerde asılı kalmış gibi.International acile mr çektirip oradan ms yada vertigo olma ihtimali var dediler.Ertesi gün Cerrahpaşa da epilepsi profu bir doktora mr götürüp nişantaşındaki muayeheneye gittik.Ama ben hala bu dünyada değilmişim gibi algılarım hareketlerim yavaş kitlenmiş.O da kurulda bu kesin ms mr ıdır tanısı koydu.Ben inanmıyorum ya kör gözümle internetten ms i araştırıyorum.Bir sürü kötü hikaye iyice dip oldum tabii.Kortizon olup 15 gün hastanede yatacaksın dediler.Mümkün mü kendimi kaybettim.Hiçbir güç beni hastanede yatıramaz. Hayatta herkesin korktuğu birşey vardır. Ölmekten korkmam (ciddiyim) iğne ve hastane demeyin bana yeter. Yoksa hep böyle kalırsın dediler.Başka çare yok. Ağrı kesici bile almayan ve ilaca karşı biri olarak o kortizonu evde hemşire eşliğinde aldım.Ama ölmek istiyorum.Hayatında çocukluğundan beri her işini kendi yapan biri olarak bana eve yardıma gelen bir kaç akraba ben iyice sinir oluyorum tabii kendime. İnanmıyorum Alman Hastanesi ne göze kulağa gittim o halde gözlerim bozuk anlamıyor bu doktorlar diye. Sonuç gözlerim aralarda gördüğü için bozuk değilmiş. Sonra Çapa da Mefkura Hanım'ı bulduk. Göztepe'de ki muayehaneye gidip epey bir konuşup bilgilendik.Bu arada eşim hep benimle beraber ama adam sanki lunaparka gezmeye gidiyor. Nasıl neşeli umursamaz. Genelde rahat, relaks, vurdum duymaz bir yapıya sahiptir(benim tam tersim). Ama bu kadarı da fazla dedim. Beni ilk tanıdığından beri güçlü olmamdan bir türlü inanmadı hasta olduğuma. Yanlış teşhistir öyle olmasada sen halledersin başa çıkarsın bir şekilde dedi.Olacak şeymi diye kendime sorup devamlı araştırmaya devam ederken bir buçuk ay sonra eski halime döndüm.Unuttum bende hatırlamamak üzere tabii.Ama korkuyorum içten içide yine olursa diye. Sokağa kızımla epey yalnız çıkamadım.Ya araba çarparsa,düşüp bayılırsam o tek başına kalırsa?? VEE altı ay sonra kızımın doğumgünü haftası yeniden...işte o gün bittim ben.10 gün yine hemşire yine aynı işkence.Yıllardır küs olduğumuz hastalıktan önce barıştığımız kızkardeşim beni gaza getirip hiç sevmediğim ve istemediğim Beylikdüzü ne ısrarlarıyla taşıttı. En azından kötü bir gelişmede kızıma bakacak birileri olsun istedim. KABUL ETTİM. Hayatımda şüpheyle yaklaşarak kabul ettiğim şey çok azdır. Buda o kararlardan biriydi. Başta iyi anlaşıyorduk ama sonra saçma sorunlar geri döndü. Ben orada Avonex iğneye başladım. Ne de olsa üçüncü atağım gelmişti: (7 ay kullandım. İşe yaramadı. Uyuşmalardan sonra gene kortizon dedi Mefkure Hoca yılbaşı gecesi hemde.Bende inadım ya hayır dedim bu sefer olmuyorum. Ne olacaksa olacak. Olmadım. Sıkıntılarım Beylikdüzünde tavan yaptı.Kardeşim aramaz sormaz oldu. Bende gururdan öleceğim hayatta aramam. Eşim gitgide uzaklaştı benden. Şehiriçinde çalışıyor, yol uzun paylaşımlar azaldı zamanla tabii. Ağrılarım, halsizliğim,en önemliside yalnızlığım hat safhada. Kızıma çaktırmıyayım üzülmesin etraf hasta görmesin diye hep güçlüyü oynamak hastalıktan daha zor geldi.Bu kadar soruna rağmen atağımı ilaçsız atlattım.Ama anladımki karar verme vaktidir. Yeniden bir semt, okul, çevre ve bunun kararları maddi manevi bende olacak.(bu arada sık taşınan bir aile olarak bunada alışığım)
Okul, semt, eskisi gibi şehiriçi karmaşasına geri dönüş. Herşeyi hallettim. Evimi en yakın okul, hastane ve yakınlarımın olduğu bir yerden seçtim. Taşındım. Orada Beylikdüzünde) çok düşünecek zamanım oldu. Tarafsız bakınca derler ya düşenin dostu olmaz. Aynen öyle.Eşimle hiç konuşmaz, görüşmez iki yabancı olduk. Beş yıl çıktık,bir yıl beraber yaşadık,13 yıldırda evliyiz. Ama en zayıf halka ben olunca yokmuşum gibi davranılmasını kaldıramadım. Defalarca konuşma çabalarım olumsuz ve sonuçsuz çıktı. Sessizlik gitgide beni daha da hasta ediyor anladım ki. Eşler ne içindir hem de bunca yıl sonra gençken yanında durmayan yaşlıyken nerede durur sorusunun cevabı hiç hoşuma gitmedi. Bunca yıl ki hesapladım ömrümün yarısı ediyor. Doğru dürüst kavga bile etmeyen bir çifttik biz.Hiçbir sorunumuzu çözümlemek üzere oturamadık masaya sorunları hep iteledik.Bu kadar zaman,aşk ve birliktelikten sonra karar anıdır. Ben başlattım ben bitirdim.Avukatsız tek başına bütün işlemleri halledip ona sadece imza attırarak kendimi tek celsede boşadım.O da istiyordu bence de hep bir sessizlik. Tez canlı davranıp ikimizin hayatından daha fazla çalmadım.Bir ay oldu. Kızımı asla bırakmam.Benimle beraber olanlardan habersiz yaşayıp gidiyoruz. Oda imzadan sonra annesine taşındı.Hergün bir saat kızını görmeye geliyor.Hala aynı şey hatırımı bile sormadan basıp gidiyor. Hastayken çok zor geliyordu telefonun ya da kapımın ne zaman çalacağını bilmemek. Ama şimdi o kadar rahatlamış hissediyorum ki kendimi.Bu kadar sıkıntıya tabii iki aydır sağ tarafım iptal olmak üzere uyuştu. Çapa da kortizonumu yazdılar ama ben olmayıp kendimi iyi hissedecek uğraşlar bularak bunu da atlatıyorum az kaldı...
Kıssadan hisse diyeceğim ama uzun bir hikaye oldu biliyorum. Zaman şartlar ve mekan ne olursa olsun, ASIL GÜÇ içimizde . Olaylara ne kadar tarafsız bakar güçlü bir duruşla uygularsak (ağlayıp sızlanmadan) hastalığımız ms, kanser, ülser adı her ne ise bizi yenemez. Şöyle bir durup bakmak lazım işten güçten ara vererek beni sıkanlar ne? Hayatımda hangi insanlar? hangi olaylar? hemen eleme vaktidir arkadaşlar .... Ne kadar az sıkıntı o kadar az hastalık....(alıntıdır)
