Ertesi gün sabah kalktım. Umut hala uyuyordu. Bugün kreşe gitmesin dinlensin diye hiç uyandırmadan hazırlandım. Annem evi toparliyordu.
"Anne, Umut bugün evde kalsın sen bugün idare et erken geleceğim ben zaten."
"Olurda kızım, bu böyle gitmez. Bunun bı çaresi bulunması lazım."
"Var aklımda birşeyler, halledeceğim."
Deyip evden çıktım.
Ben çıktıktan sonra kapı çaldı.
"Merhabalar, ben Sosyal Hizmetlerden geliyorum. Umut Odabaşı burda mı kaliyor?"
"Evet." Demişti annem.
"Eşyalarını hazırlayın bizimle gelmeli."
Keşke işe gitmeseydim bugün.Iş çıkışta Atakan beni almaya gelmişti.
"Nasılsın hayatım, toparlandin mi biraz?"
"Nasıl iyi olabilirim aşkım. Ben bı karar verdim. Umutu evlatlık alacağım. Ona annelik yapacağım, onun yanlız sıcak bı yuvası olmadan büyümesine izin veremem. Kalbinde Umuta bı yerin var mı?"
Atakanın yüzü düştü. Elimi bıraktı.
"Damla, bu nasıl söz biz daha evlenmedik bile sen çocuktan bahsediyorsun. Böyle birşey ben kabul edemem."Elimi yine tuttu ve gözlerime baktı.
"Benim seninle bı çocuğum olsun istiyorum, sadece senin ve benim. Insanlar ne der sonra evlilik dışı çocuk getirirsek."
"Insanlar?! Umutun bileti insanlar yüzünden mi kesilecek!? Insanlar ne der umrumda değil. Insanlar ne der diye yılda kaç çocuk yetimhaneye düşüyor yada öldürülüyor biliyormusun. Bende o insanlardan biri olamam. Belki tüm çocuklara bakamam ama Umuta bir ışık bı anne olabilirim."Atakan elimi bıraktı ve gözlerime baktı. "Sen ciddisin! Ben kabul etmiyorum. Ya o ya ben!" Derken gözlerine baktım. Bu benim sevdiğim adam olamazdı. Bu kadar merhametsiz olamazdı.
"Kalbinde küçücük bir çocuk için yer yoksa, banada yer olmasın dedim."
Atakan beni orda bıraktı arabaya bindi gitti.Allah'ım sen bana bı yol göster. Hangisi doğru hangisi yanlış. Bana doğru yolu bulmaya yardım et.
Eve yürüye yürüye düşünerek geldiğimde evde umutu bulamadım. "Anne! Umut nerede?"
"Onu aldılar, götürdüler." Dedi annem rahat bı sesle.
"Ne,ne,nee. Anlamadım. Kim götürdü?!" Diye sessimi yükselttim.
Sesimin yükselmesiyle babamda geldi mutfağa.
"Sosyal hizmetlerden geldiler. Yetimhaneye yerleştircekler heralde." Dedi annem.
"Ve siz öylece verdiniz çocuğu öyle mi?!" Diye bağırdım.
Orada babam girdi araya. "Vermeyecektik de ne yapacaktık!"
"Ben bakacağım ona, ben onu bırakmayacağım." Dedim
"Sen bı evlen kocanla karar verirsiniz. Nerde görülmüş bekara çocuk verdiklerini." Diye bağırdı babam.
"Siz isteseniz de, istemesenizde. Buna Atakan da dahil ben Umutu geri alacağım!" Diye noktami koydum ve odama gittim."Bu kız delirdi Yusuf. Napacağız?"
"Hiç birşey yapamaz. Zaten istese de vermezler ona çocuğu."Telefon çaldı. Kıymet anne arıyordu.
"Kız Yeliz ne oluyor. Senin kız , çocuk evlatlık alcam demiş Atakan'da olmaz deyince kavga etmişler."
"Damla'nın psikolojisi bozuk üzülüyor çocuğa. Yoksa o da biliyor olacak birşey olmadığını. Gelin akşama çaya konuşalım barıştıralim bunları." Diyerek babama el işareti yapıyordu sakin olması için.Iftar sofrasında kimse konuşmuyordu.
"Kalkabilir miyim?" Diye mırıldandım.
"Bize neden soruyorsun. Sen kararlarını kafana göre kendin veriyorsun zaten." Diye sesini yükseltti babam.
"Yapma Yusuf. Kızım bak , Atakan ile annesi gelecek az sonra. Konuşacağız. Sakın bize söylediklerinin aynilarini söyleme bak bunu kabul etmezler."
"Ben son sözümü söyledim, Anne. Yanımda olmak isteyen olur." Dedim ve sofrayı toparlamaya başladım.Annem çayları koyuyordu.
"Damla kızım, birşeyler duydum. Duyduklarım doğru mu?" Dedi Kiymet anne.
"Evet doğru."
"Biz böyle birşey kabul edemeyiz millet ne der."
"Milletin ne diyeceğini düşünerek yaşamayı düşünmüyorum. Benim kararım kesin." Diyerek bahçeye çıktım.Atakan geldi peşimden. Elimi tuttu.
"Hayatım, lütfen bırak bu inadı. Bak evleneceğiz bizim çocuklarımız olacak. Umuta orda iyi bakacaklar."
"Atakan bu konuyu tartışmak istemiyorum daha fazla. Kalbin okadar soğuk olamaz, kendini onun yerine koysana."
"Napalim şimdi, dünyadaki tüm yetim çocuklara biz mi bakalım?" Diye sesini yükseltti.
"Onu yapamam, ama herkes sizin gibi düşünürse hiç bir çocuğun yuvası olmaz. Her insanın sizin gibi düşünmediği için çok mutluyum. çocuklarımızı sahipsiz bırakmıyorlar. Bende Umutu bırakmayacağım."Atakan elimi tuttu avucumu açtı ve nişan yüzüklerimizi avucuma koydu.
"Bu yürüdüğün yolda ben yokum! Sana mutluluklar..." Dedi ve arkasına bakmadan çekip gitti.Avucumu açtım, gözlerimden düşen damlaları sildim.
Ne yani bu mu bizim "aşkımız". Eğer benim sevdiğim adam bu kadar merhametsiz ise bu kadar taş kalpli ise sevgiside YALANMIŞ.Parmağımdaki yüzüğümü çıkardım.
Gözlerim ağlamaktan kızarmıştı.
"Ağlamak yok Damla, demek ki nasip değilmiş." Dedim ve yüzüklerin ikisinide bahçedeki toprağa gömdüm.