D.Ç.K 3

12.9K 464 37
                                    

Bu bölümü sayın semranazar7405 adlı kullanıcıya ithafen yapıyorum...

(Iyi okumalar canlarım...)

  Araba durunca camdan dışarıya baktım. Demek herkesin dilinde olan HAZNEDAROĞLU konağı burası mıydı? Dışı bile bu kadar göz alıcı ve muhteşemse içi nasıldır kim bilir? Ben merakla bakarken Baran,

"Böyle dıştan bakacağına gel içini de keşfet."

Dedikten sonra korumaların açtığı kapıdan çıktı. Orta yaşlarda bir adam gelip kapımı açıp elini bana uzattı nazikçe elini tutup indim. Ardından Baran yanıma gelip elimi sımsıkı kavradı ve konağın kapısından içeriye girdik. Girdiğimizde bizi beklediklerini gördüm yüzüme zoraki bir gülümseme takıp onlara gülümsedim. Orta boylarda
bir kadın yanımıza gelerek kollarını açıp Baran a sımsıkı sarıldı.

"Hoşgeldin Baran'ım."

Baran' dan ayrıldıktan sonra benim yanıma gelerek hiç beklemediğim bir bir anda beni çekip sımsıkı sarılıp,

"Sende hoşgeldin kızım."
"Bende hoşbuldum efendim."

   Bu tepkiyi hiç beklemiyordum. Bende ona sımsıkı sarıldım. Bunca yıl sonra mutluluğu ve anne hasretini geçirdim ne de güzel miş insanın ailesi olması annesi olması ben daha bunları küçükken yitirmiştim. Mutluluğu sevgiyi anne özlemini ve güvenmeyi annem gittikten sonra yitirdim. Eskiden ne yaşanırsa yaşansın annem sarılıp saçımı okşadığında her şeyim siliniyordu ya şimdi her şey aklımın bir köşesinde. Ne sığınacak bir limanım ne de derdimi mutluluğumu paylaşacak bir yakınım hiçbir şeyim yok bu hayatta,yalnızım çaresizim. Ama en güzeli neymiş biliyor musunuz? Herkes için basit şeyler ifade  eden KIZIM kelimesi benim için çok şey ifade ediyor. Hele de bu kelime sevildiğin bir insandan söyleniyorsa daha bambaşka oluyor. Adını bilmediğim kadına bakınca gözlerinde sevgi şefkat gördüm aynı anne şefkati.

"Bu arada adım Berivan Haznedaroğlu senin adın ne kızım?"
"Yaprak adım Berivan Hanım."
"Öyle olur mu kızım? Bana Berivan Anne de."
"Pe...peki Berivan Anne."

Ardından beyazlaşmış saçı ve sakalıyla sanki Baran'ın yaşlı versiyonu olan adam yaklaşıp,

"Hoşgeldin kızım HAZNEDAROĞLU konağına. Ben Ahmet Haznedaroğlu. Hah bu arada bana Ahmet baba de bundan sonra baban sayılırım."

Diyip sımsıcacık gülümsedi. Ne de şanslı biriymiş Baran inşallah ailesinin değerini biliyordur. Bende ona sımsıcacık gülümseyip,

"Hoşbuldum Ahmet babacım."
"Hah böyle kızım."

Sonra Baran a sarılıp kenara çekildi. Hememine benim yaşlarımda bir kız bir oğlan geldi. Kız olan yanıma gelip sımsıkı sarılıp ilk yanağımdan öpüp,

"Hoşgeldin evimize yenge ben Berfin."
"Hoşgeldin Berfincim."

Oğlan olan yanıma gelip elimin üstüne çapkın bir şekilde öpücük koyup,

"Hoşgeldin Yaprakcımm."

Dedi bedenime yayılan negatif duygular beni endişelendiriyordu. Baran a göz ucu ile bakınca benimle aynı duygular içerisinde olduğunu gördüm. Beni kendine çekip,

"Murat Yaprak değil yenge sonuçta az sonra benim karım seninde yengen olacak. Gerek yok bu kadar samimiyete."

Dediği ile bozulan Murat denilen çocuk hemen kendini toplayıp takmayarak konağa ilerledi. En sonunda tanışma fastı bitince Baran bana dönerek,

"Gel Yaprak odamızı göstereyim hemde kızımızı tanımış olursun."
"Peki."

Ev halkını geride bırakıp konağa ilerledik. Konağın dışı gibi içi de güzel ve göz alıcıydı. Ünlü bir mimarın elinden çıktığı çok belliydi. Konağın merdivenlerinden çıkıp bir kapının önünde durduk. Bana bakıp kapıyı açtı ve girdikten sonra arkamızdan kapattı. Oda çok güzeldi beyaz yatak odası takımı beyaz yatak örtüsü ve  beyaz krem çiçekli halı ve yatağın yanında bembeyaz beşik. Yatağın sağında bulunan uzun ve karşı karşıya konulmuş tekli koltuk ve ortada masa ve uzun koltuğun yanında bulunan kitaplık ve yatağın tam karşısında bulunan duvara montelenmiş elsidi televizyon ve beyaz elmas desenli avize odaya hoş bir hava katıyordu. Benim elimden tutup beşiğin yanına getirdi. Yavaşça beşiğin üstündeki beyaz tülü çekip içinde yatan masum bebeği kucağına alıp bana doğru uzattı. Ben şimdi ne yapacaktım ki? Hiçbir şey bilmiyordum nazikçe kucağıma konulan melek gibi beyaz tenli bebeğe baktım. Ne kadarda masum tertemiz günahsız duruyordu. Birden o masum bebeğin küçücük parmakları ile elimi tutunca içim kıpır kıpır oldu çok çok değişik bir duyguydu tarif edilemez bir şey. Ona eşsiz bir şekilde bakarken birden belime dolanan kollar ile irkildim. Ardından kulağımın yanına çarpan ılık nefesi ile,

"Eninde sonunda sende öğreneceksin anneliği şimdilik kızına veda et ve aşağı in imam gelir yakında."
"Peki."

Odadan çıktıktan sonra rahat bir nefes alayım diyecekken kapı geri açılıp kafasını uzatıp,

"Demeyi unutmuşum adı Melek."

Diyip çıktı. Bende Meleğ'ime veda ettim.
************

Ve ve bir bölümün sonuna geldik. Nasıl dı sizce bölüm?

Lütfen yorumlara bu kitap hakkında düşüncelerinizi yazın ihtiyacım var yorumlara. Ilk defa böyle bir kitap yazıyorum ve sizin düşüncelerinizi merak ediyorum. Ve ve sizi çok seviyorum...♡♡

(Töre)Daha Çok Küçüğüm... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin