Hava yıldızları bütün parlaklığıyla göstericek kadar kararmıştı ve takvimler mayıs ayını göstermesine rağmen İstanbul gibi bir yerde oluşucak standart havaya göre oldukça serindi. Derin bugün yaşadığı olayları unutmak isteyerek kutu gibi evinden uzaklaşmış yürüyordu. Doğduğunda ne annesi vardı ne de babası ama onu kendisini bir ağacın altında bulan yaşlı bir çift büyütmüş sonra onlar da Derini 19 yaşında terk edip gitmişlerdi. Onu aldıklarında bayağı yaşlı oldukları için Derinin 19. yaşına bile dayanmaları bir mucizeydi. Hayatında ki tek mucize...
Onlar ölünce birkimleri annesinin ve babasın mezarına harcamış kendisi beş parasız kalmıştı ama arkadaşı ona acımış onu yanına işlettiği cafesine garson olarak almıştı sonra gördüğü ruhlar yüzünden onuda berbat edip kovulmuştu.
Onu sahiplenen annesi ile babasını ve gördüğü ruhları düşünürken yine içi bir parça burkulmuş gözyaşları ise gözlerini doldurmaya yetmişti, yüzüne doğru esen soğuk rügar gözyaşlarını soğutmuş gözlerini kırpınca da teker teker yüzünü soğukluklarıyla daha da soğutarak akmışlardı. O yaşlı iki insanla anne ve babasının yokluğunu hiç hissetmemiş hatta kendisinin bir takım sorunlarını garipsemeyip birlikte üstünden gelmeye çalışmışlardı. Evet çalışmışlardı ama üstesinden gelememişlerdi.
Ölen anne babasının özlemini duymaktan ve bugün gördüğü ruhlar yüzünden işten kovulduğunu hatırlayınca yürüyemiceğini anlayıp gözüne ilk çarpan banka oturdu ve uzun uzun derin nefes alıp verdi keske verdiği nefeslerle birlikte ruhlarda kaybolup gitseydi. Gözünü her açtığında etrafında sebepsizce dolaşan ruhları görüyor bazen direkt onlara baktigini fark eden ruhlar yarım saat bir saat uğraşımdan sonra görmediğini varsayıp gidiyorlardı.Doğduğundan beri gördüğü için elbette o çirkin sıfatlarını görmezden gelmeyide öğrenmişti tabiki annesinin ve babasının büyük katkılarıyla. Dünyada dolaşan ruhlar bir şeyi yarım bırakıp giden ruhlardı, ancak yarım bıraktıkları işleri yapıp öbür dünyaya gönül rahatlığıyla göçebilirlerdi ve Derin'i farkedince işlerini yaptırmaya çalışıyorlardı.
İstemsizce de olsa kafasını kaldırıp etrafına bakındığında biraz uzağında olan restaurandı ve onun önünde sıraya girmiş bir an önce yemeklerini yimekte sabırsızlanan ama bir o kadar da mutlu olan insanları gördü tabi onların arakalarında da büyük ihtimalle bir zamanlar kaybettikleri yakınları olan ruhları. Acaba ölen yakınlarının onları takip edip bir an olsun yanlarından ayrılmadıklarını öğrenseler bu kadar mutlu ve huzurlu olurlarmıydı diye düşünmedi değil. İnsanları huzurlu gördüğünde onlar gibi normal olup ruhları görmeyip en azından rahat bir uykuyu hakkettigini söleyip yakınırdı ama biliyordu artık ömrünün sonuna kadar bunu çekeceğini. Yine içi daralıp soluna baktığında takım elbiseli oldukça şık olan adamın bileğindeki saate doğru bağırarak ve telaşlı bir şekilde konuştuğunu gördü, ama etrafındaki insanların bundan rahatız olmadığını farketti, dibinden geçen bir çift bile ona aldırış etmeden gayet sakin bir şekilde konuştular ve gittiler. Bunda bir tuhaflık vardı. Kendisi bu kadar bağırdığında kesinlikle etrafta olan insanların hepsi susup ona bakacağında emindi ama neden adam görmezden geliniyordu.
"10 saniye kaldı dikkatli olun sorun istemiyorum!" Diye bağırdıktan sonra ellerini önünde birleştirip dik bir duruşla beklemeye başladı. Neye 10 saniye diye merak etti ve Derin de 10 dan geriye saymaya başladı.
"10"
"9"
"8"
"7"
"6"
"5"
"4"
"3"
"2"
"1"
"0"
Der demez bir patlama sesi ile insanların birden gelen çığlıklarını duydu, hemen gözlerini adamdan alıp çığlıkların geldiği yöne doğru çevirdi.
Gözleri ateşin yanıp kavurucu kırmızılığıyla karşılaştı.
Restaurant tam anlamıyla öfkeli alevler tarafından yutuluyor ve içindeki insanları da beraberinde götürüyordu,Az önce gülen ve mutlu huzurlu olan insanlarıda... Ruhlar kızgın ateşle birlikte yukari doğru süzülüyor dünyada işi bitmeyen ruhlar yere inip öldüklerini sindirmeye çalışıyordu.
Çok fazla ruh o kadar Derinin fark edilme olasılığıydı üstelik biri fark ettimi yüzlercesi yanına gelicekti, hemen burdan gitmesi lazımdı.
Harekete geçmek için ayağa kalktı ve tam koşup uzaklaşıcaktı ki restaurantın yakınında olan belliki ailesini kaybetmesiyle olan acısını ağlayıp bağırarak gideren kadının üstüne restauranttan fırlayan bir tahta parçası düştü tahta parçasından çıkan ateşler ona bulaşmıştı. Yakan ateşe karşı çığlık atıp elleriyle bir şekilde çırpınarak savunurken iyice restaurantın yakıcı alevlerine doğru gidiyordu.Etrafındaki insanlar bi ara yaklaşıp onu kurtarmak için geldiklerinde ateş onlarada bulaşır diye geri çekiliyorlardı.Derin kadının isyankar çığlıklarına ve acısına katlanamayıp ceketini çıkarıp oraya doğru koştu.
Kadını kurtarsa bile ateş kendisinede bulaşıp öldürme ihtimalini yok sayrak koştu. Belki ölürse huzura kavuşa bilirdi.MEDYA: Derin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İRTİHAL
ФэнтезиYakınınızda.. çok yakınınızda, hayatını kaybeden çok sevdiğinizin ruhunun yanınızda olduğunu düşünün.. Evet bu iyi bir şey miş gibi düşünebilirsiniz. Ama o çok sevdiğiniz kişi sadece yanızda dolaşıp ne yaptığınızı gözleyen, sürekli sizi rahatsız ede...