Başımın arkasına yerleştirdiğim elerimi kucağıma indirip karşımda duran binaya baktım. Aslında beklenilenin aksine bej rengi ve sarmaşıklarla kaplanmıştı,eğer içinde cehennemin kralının olduğunu bilmesem şirin gelebilirdi. Minik arabadan inip converselerimin çamura batmamasına dikkat ederek taş yola geçtim. Lucifer'a sorduğumda eğer kaçmamız gerekirse topuklularla kaçamayacağımı öne sürerek topukluya izin vermemişti. Gerçi izin almak gibi bir isteğim yoktu zaten ama o yine de''izin vermiyorum.'' Lafını kullanmıştı.
Kapıyı açan kızıl saçlı kıza baktım. Boyu benden baya bir uzun gibi görünüyordu. Dünyadaki herkesin boyunun benden uzun olduğunu düşünüyordum aslında... Önümüzden ilerleyip perde gibi bir şeyi açtı. Önde Lucifer arkasında ise ben ilerlerken Lucifer elini elime kaydırdı. Daha çok ileride karşılaşacağım şeyden saklanırcasına onun arkasına saklandığım için bu benim de işime gelmişti.
Aslına bakarsanız Lucifer da korkuyor gibiydi. Daha önce ona buraya gelip gelmediğini sorduğumda ''Birkaç defa' diyip geçiştirmişti. Ama vücudu birden gerilince bunun doğru olmadığını anlamıştım.Gerçekten neyle karşılaşacağımı bilmiyordum.
Dev bi boynuz? Kırmızı gözler? Buruşuk bir cilt? Avukat pelerinlerine benzer bir pelerin? Bana çok Frankenstein izlemişsin diyebilirsiniz ancak gerçekten aklıma böyle şeyler geliyordu.Lucifer durunca omzuna çarpan başımı ovarken. ''Neden duruyorsun?'' diye çıkıştım. Bir an önce şu görüşmenin olmasını istiyordum.Başını benden tarafa çevirdi.
''Bunu görmek isteyeceksindir prenses.''
Ona ters ters baksamda arkasına saklanmayı bırakıp ortaya çıktım Karşımdaki koltukta oturan ve ellerini yana açmış adam beni hiç ilgilendirmiyordu ancak onun arkasında duran mavi gözler gözlerimi doldurmaya yetmişti. Bunca zaman onu yanıma gelmesini beni bulmasını beklerken onu burda bulmanın acısını yaşıyordum sanırım. Belki mutludur diye kendimi avuturken. O burada mıydı yani? Birden buraya gelene kadar saklandığım için kendime kızdım. Bunca zaman onu düşündüğüm için kendime kızdım. Yüz hatlarımın gerildiğini hissettim.
''Finn...'' sesimi bulmama bile şaşırmıştım doğrusu. Lucifer'ın beni ilerletmesine izin vererek koskoca odada tek olan masaya oturtarak yanıma geçti. Adam tok sesiyle bir kahkaha atarken yanıma gelip elimi sıktı. ''Siz tanışıyor musunuz? Ah,gerçekten süpriz oldu. İnanın bana.'' sesinden bile yapmacıklık akıyordu.
Hayatımın alt üst olasına aldırmıyormuş gibiydi. Zaten ne bekliyordum ki ? Yerine geçerek oturduğu koltuğa yerleşti. Finn hala ayaktaydı. ''O halde tanıştırmama gerek kalmadı.'' Diyerek Finn'e oturmasını işaret etti. Finn onun işareti yönünde hareket ederken 'Cehennemin kralı' bana dönerek masaya doğru eğildi. ''Merhaba Alex buraya gelm-'' ''Alexandra'' Sözünü kesmemden rahatsız olmuş gibi koltuğunda kıpırdandı. ''Efendim?'' Dudağımı nemlendirip
''Adım.Alex.Değil.Alexandra.''ellerini çırptı. ''Pekala Alexandra. Buraya gelmiş olman benim için büyük bir olay.Bilirsin annenden haber alamıyorum.'' Gözlerimi kapatıp başımı dikleştirdim. Finn hala beni izliyordu. ''Annem öldü.'' Dudaklarını büzüp kahkaha attı. ''Henüz annenin öyle bir özelliği yok tatlım.'' O sırada Lilithden bahsettiğinin farkına vardım ama o hala bitmemiş gibi konuşuyordu.
'' Annen elime geçtiğinde ona neler yapacağımı bir ben biliyorum. '' Sanki aklına bir şey gelmiş gibi gülümsemişti. Bu sırada yüzümü çevirmeden sadece gözlerimi Finn'e çevirdim. Yüzünün yukarısında hafif bir çizik vardı. Ona baktığımı görünce her zamanki yamuk gülümsemesini yaptı.
Hiç değişmemiş dedim kendi kendime Finn yine aynı Finn. Uzun süre onu beklemiştim neden gelmediğini cidden merak ediyordum. ''Alexandra!'' Bu uyarıyla bakışlarımı tekrar karşımdaki adama çevirmiştim. '' Adınız neydi?'' Diye bir giriş yaptım. Finn'e bakmak cesaret vermişti galiba. Adam ona bir şey sormamdan memnun bir şekilde başını yana yatırdı. '' Adam.'' Pekala ben yine garip bir isim bekliyordum, Lucifer gibi veya Lilith. ''O neden burda? '' Derken yine başımı çevirmeden Finn'e döndüm. Ona doya doya bakmak istemem mantıklıydı burdan çıktığımda onu bir daha göremeyeceğimi biliyordum. Haksızlıktı, onu bulmuşken bırakmak istemiyordum ama bu sıralar çok fazla bu durumla karşılaşınca alışmıştım.
''Melekler.'' dedi.
''Melekler?'' Anlamamış gibi tekrar ettim.
''Meleklerin sen ve Finn'den bahsettiklerini duyduk. Sen zaten elimizdeydin ancak Finn birkaç kez elimizden kaçıp sana yaklaşmaya çalıştı. Ama zamanı gelene kadar yaklaşmaması gerektiğini bir türlü anlayamadı. Bizde onu bir hücreye kilitledik.'' Son cümle ile birlikte gözlerimi tekrar Adam'a dönerken kaşlarım kalktı.''Yalan söylüyorsun. Bana yaklaşsa hissederdim.'' Gülümsedi. ''Aranızdaki bağ ne bilmiyorum ama bu işte birlikte çalışmanız gerek.'' gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum ancak ağzımdan açan kahkahayı önleyemedim. Kahkaha boş salonda çınlarken Finn konuşmanın başından beri ikinci tepkisini vererek kaşlarını kaldırdı. '' Vay canına. Kahkaha atabiliyormuşsun.'' Yüzümü tekrar düşürdüm.
''Dalga geçiyor olmalısın sana yardım edeceğimi nereden çıkardın?'' Onunda yüzü düşerken ayağa kalkıp bana doğru gelmeye başladı bu hareketinin üstüne bende ayağa kalktım. Bu cesaret nerden gelmişti hiç bilmiyordum ama Lucifer kolumu tuttuğunda bile onun elinden kurtulup Adam'a doğru yürüdüm. ''Bende senin için önemli birşey var.''
Finn'e bakarak söylesede bir gözünün bende olduğunu hissediyordum. Ona biraz daha yaklaşıp gözlerimi kıstım. ''Benim değerli bir şeyim yok.'' Gözlerimin meydan okumayla parıldadığını biliyordum ancak onunkilerde öyleydi. ''Annene gerçekten benziyorsun.'' ''Ah sus artık! O kadın benim annem değil!'' Luciferla Finn de ayağa kalkmıştı ama şimdilik oturdukları yerde duruyorladı.
Adam'la konuşmayı sonuna kadar götürmeyi planlıyordum.
''Bak bana yardım etmek zorundasın.'' Ben tekrar kahkaha atınca eli boynumu kavradı. Gözlerindeki parlaklık kırmızılığa dönüşürken benimde aynı durumda olup olmadığımı merak ettim. Boynumdaki elini önemsemesem de Lucifer bir adım atmıştı. Elimi ona doğru kaldırarak onu geri ittirdim. Herkesten saklandığım sırada bu tür yeteneklerimi geliştirmiştim. ''Senin egonu tatmin etmek için hiçbir şey yapmayacağım!'' Boğazımı sıkarak beni yukarı kaldırdığnda ayaklarım bir yere tutunmak istercesine çırpınmaya başlamıştı. ''Simon benimle küçük kız! Bana yardım etmezsen onu ölü bulursun.'' Bu sözler yüreğimin üzerine bir ağırlık koysa da tırnaklarımı ellerine sapladım.
''Yalancı! Babam öldü! Babamın ismini ağzına alma sakın! Sakın! '' Beni fırlatmasıyla arkamda ki duvarı sırtımda hissettim. Ona nefretle bakarken Finn hızla yanıma geldi. Lucifer'da sonunda yanıma ulaştığında beni ayağa kaldırdılar. Adam söyleyecekleri bitmemiş gibi bana döndü.
''Finn de sizinle gelebilir ama kaçacak yeriniz yok! Nefilim ırkı mikrop gibi hızla çoğaldı çoğalmaya devam ediyor. Siz kendinizi korumaya çalışırken birini illa ki öldüreceksiniz! İşte o zaman tekrar bana geleceksiniz!'' Söylediklerini sonra düşünecektim şuan sırtımın ağrısıyla boğuşuyordum. Kapıya gelmişken ona dönerek orta parmağımı kaldırdım. Bu da Adam'la konuşmamızın sonuydu.
Ah,ve olayların başlangıcı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Angel*
FanfictionAlexandra,17 yaşına girdiğinde hayatı değişmeye başladı.Kendi olduğu şeyi kabul edebilir mi?Arkadaşlarından,sevgilisinden ayrılabilir mi? Büyük savaş kaçınılmaz. Belki de bütün sevdiği insanlardan vazgeçmesi gerekecek. Yapar mı? Değişimine karşı koy...