Cihanda ”âşık-ı mehcur” sanma rahat olur. Neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur. Dunyada ”asktan uzak kalan” sanma rahat olur neler çeker bu gönül söylesem şikayet olur.
Şeyhülislam Yahya
~~~
Sorsam kaç kişiye, hayatın bana getirdiği mutluluklar daha çoktur der...
Ne şanslıdır öyle insanlar, bende öyleydim bir zamanlar...
Bir zamanlar, nede uzun geliyor söyleyişi...
Bir umut mutlu olmayı diledim belki evleneceğim insan sayesinde yüzüm güler beni iyi edip hayata eski neşeme döndürür... bu düşünce şuan uzak gelse bile içime ektim bu tohumu belki gün gelir yeşerir filizlenirdi... belkide kocaman bir ağaç olurdu...Asiye hayal dünyasında kendi ile konuşurken kapısı açıldı. Içeri giren kuzenini görünce indi pencere kenarından.
"Hoş geldin canım" dedi zoraki tebessümüyle."Hoş bulurum inşAllah" dedi Hacer kuzeninin yanına oturarak.
"Nasılsın, durumlar nedir" dedi."Bildiğin gibi aynı" dedi Asiye.
"Daha yolun başındasın ama çökmüşsün bile, ne bu hal direk evlenmeyi kafana koymuşsun herhalde, dışardan bakınca görüşmeyi bekleyen değilde karar vermiş gidiyor gibi dertlisin" dedi Hacer sitemli bir ses ile.
"Geçicek mutlu olucam belki. Belki o beni çok sevecek üzmicek" dedi Asiye, oysa ikiside biliyordu bu sözlerin kandırmadan ibaret olduğunu gönlü yüreği bir başkasına aitken mutlu olmayacağını.
"InşAllah öyle olur ne diyeyim ki, Hazar ile konuşmaya gidecektim ama madem böyle düşünüyorsun ozaman bekleyelim görüş bakalım, olayı bulandırmaya gerek yok" dedi Hacer. Biliyordu bu işin içinde başka birşey vardı, ikiside birbirini severken buna katlanmalarına göz yummak istemiyordu. Hazara anlatacaktı oda Asiyeyi bu çıkmazdan çıkaracaktı, lakin kuzeni kararını vermişti. Şimdiden sonra Hazarın duyaması sadece olay çıkaracaktı.
Tabi eğer seviyor ise.***
Bedenine çöken yorgunluk ile çıkıp hava almak istedi artk bahar havası iyice kendini göstermişti odaya tıkılıp kalmak bunaltıyordu genç adamı.
Demir çubuklarını kollarının altına alarak yavaş ve dikkatli adımlara odasının kapısına yöneldi.
Merdivenlerin ucuna geldi burası onun için biraz daha zor olacaktı, gözlerini etrafa gezdirdi belki inmesine yardım edecek birini bulabilirdi.
Konağın avlusundaki çardakta oturan kız kardeşine seslenecekti lakin yanında oturan kişiyi görünce vazgeçti.
Kendini yavaş adımlar ile bırakmaya başladı merdivenlerden, kızların sesi de gittikçe yaklaşıyordu, ve yaklaştıkça Hazarın dikkatini çekiyordu, çünkü sevdiğinin ismi geçmişti.Yanlış duymadığınada emindi.
Elif, Asiye hakkında ne konuşabilirdi ki Hazal ile."Hazarında bilmesi gerek Hazal, ben onu kaybettim ama onunda kaybetmesini üzülmesini istemiyorum" diyordu Elif.
Neyden bahsediyordu, neyi bilmesi gerekiyordu.
"Nasıl söyleyebiliriz Elif daha yeni toparlandı, nasıl söylenir bu simdi ona" dedi HazalSonunda merdivenleri bitirmiş ve kızlara yaklaşıyordu.
Onu fark eden Elif kızaran gözlerle ayağa fırladı.
Hazal Elifin verdiği tepkiye içinden dualar etti yanlış kişinin geldiğini düşünmüş olmak için lakin...
Tamda aklından geçen kişi şuanda karşısındaydı ve meraklı gözlerle onları izliyordu...***
Aynı günün sabahı
Elif aynanın karşısında kızaran gözlerine bakıyordu, onun olmayan ve olmayacak biri için ne hallere düşmüştü kendini nelerin içine koymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keçi Çobanı (~Bazı Düzenlemeler Yapılıyor~)
Teen Fiction"Seni bukadar kederlendiren ne Keçi çobani, yada kim" "Boşver be küçük ağa, uzun mesele" "Vaktim bol anlatmak istersen dinlemek isterim" ..... "Yeterrr. Yeter artıkk, nasıl sustun nasıl gittin onca şeye rağmen nasıl inandın" diye haykırdı Hazar gözl...