Gözlerim kapalı olsada, yüksekte olduğumuz belliydi. Sert rüzgar soğuktu ve yürürken çıkan sesten kar olduğunu anlamıştım. Gözlerimi açtığında yükseklik dilimi yutturacak derecedeydi. Kocaman gözlerle Hıçgıdık'a döndüm.
"Burda ne yapıyoruz?"
Sadece güldü. Dişsiz'i kuyruğunu uçacağı şekilde ayarladı ve bana döndü.
"Kollarını boynuma sıkıca sar."
Dediğini yaptım. İyice uçurumun kenarına yaklaştı.
"Hıçgıdık. Her ne yapacaksan bunun evlilik hediyesi olacak kadar iyi olacağını sanmıyorum."
"Ne yani bana güvenmiyor musun?"
"Bunun güvenle ilgisi yok. Altını ıslatma ilgisi var."
"Umarım üzerime yapmazsın."
"He ne demek bu- AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA...!"
Kendini boşluğa bırakmıştı.
"DİŞSİZ BURAYA GEL! TANRIM, HIÇGIDIK DELİ MİSİN SEN?! ÖLÜCEZ!"
Elleri bacaklarının kenarına gitti ve süzülmesine yarayan kanatlar çıktı. Yavaşca gözlerimi açtım. Süzülüyorduk. Onun üzerinde yatıyordum. Hemen arkamızda Dişsiz ve Fırtınuç vardı. Şaşkınca fısıldadım.
"Sen delisin..."
"Sadece size leydim, sadece size."
Bu his mükemmeldi.
"Bundan bende istiyorum."
"Siz isteyin yeter ki."
Midemdeki kelebekler uçuşa geçmişti.
"Bu harika Hıçgıdık. Aldığım en iyi hediye."
Rüzgar çok güçlü esiyordu ve benim yapacağım en ufak bir hareket dengemizi bozabilirdi. Sert ve soğuk rüzgar muhteşem kokusunu da burnuma üflüyordu. Ona iyice sarıldım ve saçlarının arasından manzaranın keyfini çıkardım. Bu anlatılamayacak kadar güzeldi.
Ejderha olmadan süzülüyoruz...
Ha- ha! Benim kocam bir dahi!
........................
Sepetlemizi almış, ormanda meyve topluyorduk. Neredeyse 1 haftadır şu gizli adamızdayız.
"Hey Astrid, çilek buldum."
"Ben böğürtlenle mutluyum."
"Ama çok büyükler. Ve imm... lezsiaz."
"Hıçgıdık ağzında bir şey varken kon-... Vay canına! Kenara çekil!"
Gülmeye başladı ve bana yer verdi. Yemeye başladım. Evet. Dediği kadar güzelmiş.
"Onları sepet koy, midene değil."
Ona dil çıkardım ve yemeye devam ettim. Bana bakıp iç çekti ve sepetini doldurmaya devam etti.
"Sakın kıpırdama."
"Ne? Ne var?"
"Sakın hareket etme. Kafanda böcek var."
"AAAAAAA!" çığlık çığlığa kafamı silkelemeye başladım.
"Gitti mi?"
Bana sitem etti.
"Ama sana hareket etme dedim!"
"Böceklerden nefret ederim."
"Biliyorum."
Gözlerimi devirdim ve çileklerin başından kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanı Nasıl Eğitirsin
FanfictionYazılan bütün hikayeler ingilizce. Daha önce ejderhalar hakkında türkçe hikaye yazan olmadi. Bu yüzden ben ilk olucam :) Bu repligi bir yerden hatirladiniz :)