20.BÖLÜM:FİNAL

153 7 2
                                    

*yaklaşık bir senedir gelmesi gereken bu bölümü bu kadar geciktirdiğim için hepinizden teker teker özür diliyorum. Okulum ve kişisel problemlerimden dolayı sonlandırmam gereken bu fanfictionu bu güne kadar bir türlü sonlandıramadım. Umarım bu final hepinizi mutlu eder ve bu denli boşlayışımı affedersiniz, iyi okumalar :) *

Uyandığımda kendimi bebek mavisi tavana ve yeşil renkli cam avizeye bakarken buldum. Hızla doğrulup kendimi olanları hatırlamaya zorladım; Harry bizi arabayla eve bırakması için halasını aramıştı ama ulaşamadığı için yürüyerek eve varmıştık.

-Eve gelir gelmez üstümü dahi değiştirmeden uyumuşum hemen, ne kadar yorulduğum belli değil.

Yatağımdan kalkıp tülü sola çekerek geniş pencereden dışarısına baktım; havada yaz sıcağı vardı ve gökyüzünde tek bir bulut bile yoktu.

Ben dışarsını izlerken kapıyı biri usulca tıklattı:

-Gir!

-Günaydın.

Harry en yumuşak ses tonuyla söylemişti bunu. O düşük göz kapaklı mavi gözlerin içindeki şefkat metrelerce öteden görülebilir bir şeydi.

Harry bana gerçekten aşıktı.

Hızla dudaklarına yapıştım ve onu öpmeye başladım. Harry'nin gözleri hayretle açıldı ve refleks olarak kendini geriye çekti:

-Bunu neden yaptın?

-*şaşırmış gibi yaptım* Beni sevmiyor musun?

-*kızardı* evet, yani hayır. Yani... Seviyorum evet ama...

-ama?

-sen beni seviyor musun ki yaptığım onca şeyden sonra?

-Gerçekten sadece kötü şeyler yaptığına mı inanıyorsun yani? İnsanlar hata yapabilir, benim canımı çok yaktığın doğru ama sonuçta ben de en az senin canımı yaktığın kadar canını yaktım, değil mi?

-Yani bunun anlamı, yani şimdi sen...

Harry mutluluktan ağlamaya başladı ve ben dudaklarına tekrar yapışarak onu susturdum, bu sefer o da karşılık verdi ve dakikalarca sadece öpüştük.

Uzun yiyişmemizin ardından kahvaltı için aşağı indik. Harry'nin halası omlet pişiriyor ve twiggy gazete okuyordu. Biz aşağı iner inmez ikisi de meşgul oldukları şeyden sıyrılıp aynı anda önce bizim, sonra da birbirlerinin yüzüne bakıp kıkırdadılar ve hemen ardından işlerine kaldıkları yerden devam ettiler.

Anlamışlar mıydı ki?

-Size de günaydın.

-*gazeteyi sirseledi*Gel şuna bir bak Opsy.

Tam Twiggy'nin yanına giderken Harry kolumu tuttu:

-Göreceğin şeyden gece haberim oldu ama seni uyandırmak istemediğim için söylemedim.

-*gülümsedim* Benden bu kadar korkmana gerek yok, gözlerinden birşeyler olduğunu anlayabiliyorum zaten.

Bunu dedikten sonra Harry'nin tepkisine bakmadan gazeteye yöneldim. Büyük olasılıkla okuyacağım haber babamın sahnede bayılmasıyla ilgiliydi.

İyi de neden bayılmıştı ki? Uyuşturucu krizine girdiğini düşünüyordum, ta ki haber yazısını görene kadar:

MARİLYN MANSON KIZINI GÖRÜNCE BAYILDI!

konserleriyle ve klipleriyle insanları dehşete düşüren Marilyn Manson şimdi de sahne esnasında bayılarak hayranlarını dehşete düşürdü! Ambulansla hastahaneye kaldırıldıktan sonra gözlerini açar açmaz ağlamaya ve kızından bahsetmeye başladı, kızını medyadan bu kadar uzun yıldır nasıl gizleyebildiği hala gizemini koruyor. Kendisi hastahanede ağlarken şunları söyledi: "kızımın hayatını mahvettim. Onun hayatını mahvettim! Saçınım teline kıyamadığım kızımı gün geçtikçe incittim, kendimle beraber kaosa sürükledim. Ölmeyi bile hak etmiyorum."

Manson'un Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin