44.Bölüm - Ateşle Barut

280 33 36
                                    

Ertesi Gün 🍃
Eylül o gün bir mesaj almıştı. Mesaja okumak için telefonuna baktığında gülümsedi...

"Seni evimizde bekliyorum...."

Tabii ki mesajın sahibi belliydi. Eylül hemen hazırlandı ve Yağmur'u annesine bıraktı. Mesude de itiraz etmeyince gönül rahatlığıyla eve gitti...

Eve geldiğinde Serkan onu bekliyordu... boşboş, eşyasız salonda... Serkan ona anahtar uzattı...

Serkan: al bakalım... anahtarın... evimizin anahtarı

Eylül: işlemler bu kadar çabuk halloldu mu ki?

Serkan: evet, ev sahibi benim evle takası kabul etti, kalanı için kredi çektim ve tamamdır, ev bizim...

Eylül: burası çok güzel...

Serkan : yeni eşyalar alıcaz bir tek, ama onları seninle seçmek istiyorum

Eylül: eski eşyalarına ne oldu? Onları kullanalım. Belki sadece perdeleri almayız

Serkan : yeni başlangıç demiştik ama

Eylül: o kadar da yeniliğe gerek yok bence

Serkan: ben bebek ve yatak odası için birşeyler aldım bile... gel sana göstereyim...

Eylül hayranlıkla bebek odasına bakar...

Eylül: Serkan burası müthiş... harika

Serkan: beğendin mi?

Eylül: bayıldım...

Yatak odasını da gösterir... herşeyi düşünmüştü...

Serkan : bu makyaj masasını unutmadım tabii ki, her sabah burda oturup kendine vakit ayıracaksın...

Eylül : sen nerden çıktın karşıma? Naaptım da çıktın karşıma?

Serkan: sevdin mi?

Eylül: herşey o kadar güzel ki...

Serkan: acaba burası biraz küçük mü diye düşündüm... yani senin eski evini düşününce, orası koc-...

Eylül, Serkan'ı öperek susturdu...

Eylül: seni seviyorum... evimi de çok seviyorum... şimdi sus

Serkan: böyle susturacaksan memnuniyetle...

Eylül güldü ve Serkan'ın o masmavi gözlerine daldı gitti... Serkanın da bakışları aynı şekilde Eylül'ün gözleri ve dudakları arasında gidip geliyordu... öksürdü ve geri çekildi...

Serkan: Eylül...bence biz bir an önce bu odadan çıkalım...

Eylül: neden?

Serkan : ateşle barut yalnız ve aynı odada duruyor da ondan...

Eylül: bunca zamandan sonra yansak ne olur ki? Ben sen olmuşum zaten...

Serkan şokla Eylül'e bakar... gerçekten onu mu ima etmişti?

Eylül, ellerini Serkan'ın ensesinde birleştirince Serkan da elleriyle onun belini sarar...

Serkan: seni bu eve gelinlikle getirmek istiyorum...

Eylül: Serkan... ben gelinlik giymek istemiyorum. Zaten Muratla evlenirken zorla çok gösterişli bir gelinlikle evlenmiştim. Artık hayatımda herşeyin sade ve spontane olmasını istiyorum. Yanımda sen ol istiyorum, bu ev yuvamız olsun istiyorum, hepsi bu...

Serkan : olucak zaten... hem de birkaç gün içinde

Eylül: Serkan... aslında ben de bunu söyleyecektim. Ben avukatla konuştum. Boşandıktan hemen sonra yeniden evlenmek mümkün değilmiş...

Serkan : ne?! Şaka falan mı bu?

Eylül: değil... kanunen en az 300 gün beklemek gerekiyormuş

Serkan: Eylül bu nerden baksan 10 ay... çok fazla bu

Eylül: evet... bir yolu daha varmış. Biraz sancılı olucak ama 10 ay kadar da sürmez

Serkan: neymiş o?

Eylül: aynı kişiyle evlenmeyeceksen, 300 günü beklememek için sadece bir seçenek varmış o da hamile olmamak...

Serkan : yani sen şey... yani hamile değilsin dimi?

Eylül: hayır... tabii ki hayır...

Serkan: naapıcaz peki?

Eylül: tek yol doktor muayenesi ile hamile olmadığımı ispatlamak. Hastane ve adliyede geçen bir sürecin sonunda yeniden evlenmek için hiç bir engelim kalmayacak

Serkan: yani ben o zamana kadar senin bu güzel gözlerine bakmakla yetinicem...

Eylül: Serkan biliyorum annemden çekiniyorsun, ben de öyle ki haksız da sayılmaz. O, Nazan teyze gibi değil, hem kız annesi, üstelik yeni kavuştuk, üstüme titriyor ayrıca biraz gelenekçi evet ama bu süreç belki günler, haftalar sürecek ve ben daha fazla beklemek istemiyorum.

Serkan : ne yapmayı düşünüyorsun peki?

Eylül: hemen bugün dini nikah kıyalım. Annemin gözü önünde...

Savrulan Yapraklar ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin