" Tanrım... ders çok sıkıcı "
Her zaman ki gibi homurdanmaya başladım. Ama ne yapabilirim matematik dersi çok sıkıcı. Birde bu yetmezmiş gibi 170 yaşına basamak dayamış, hortlağın teki dersinize girerse daha bi çekilmez oluyor.
Ha bu arada kendimi tanıtayım. Ben Kim Taehyung, 17 yaşındayım, lise 3.sınıf öğrencisiyim. Okulda tanınan ve çok sevilen bir öğrenciyim(!). Tamam tamam sizlere doğruyu söyleyeceğim, aslında derslerle pek alakam yok hatta öğrenci demeye bin şahit ister. Birazda belalı sayılan öğrencilerden sayılabilirim sanırım. Okulda vücudumda yaklaşık 10'a dövme ve kırmızı saçlarım ile fazla dikkat çeken biriyim.
En yakın arkadaşım olan Park Jimin ise benim tersime eli yüzü düzgün tam örnek öğrenci görünümünde görünse bile içinde bir şeytan yatıyor. Okulda olan dedikoduları saniyesinde öğrenip bana yetiştiriyor, aslında bunda pek şikayetçi sayılmam. Jimin'nin sesi ile hayal dünyamdan çıkıp bok çukuruna geri döndüm.
"Hey, zil çaldı burada yatılıya kalmayı mı düşünüyorsun?"
"Tamam be patlama kalktım."
Çantamı toparlamaya başladım demek isterdim fakat çantamda kitap olduğunu bile sanmıyorum. Çantamı omzuma atıp Jimin'nin peşine takıldım.
" Tae, akşam bara gidiyoruz. Akşam 8'de seni alırım."
" Peki benim sevgili arkadaşım bundan benim niye haberim yok?"
" Ah bebeğim hala anlamadın mı sana söylesem de söylemesem de gelmek zorundasın. Bu arkadaşlık vazifesi. "
" Hımmmm, sana söylemiş miydim? "
"Neyi?"
"Senden nefret ettiğimi"
" Ahhhh, bebeğim bende seni seviyorum."
Kafasına bir tane geçirip önden yürümeye başladım. Arkadan bana yaptığı yaratıcı küfüleri duyabiliyordum. Hızlı yürüyerek bana yetişti ve yanımda yürümeye başladı.
Eve geldiğimizde birbirimize veda ederek evimize girdik. Evet evet yanlış anlamadınız evlerimiz yan yana. Ve evet saat 8'de beni yan evimden alacak. İşte benim Sümük beyinli arkadaşım.
Eve girdiğim gibi omzumdaki çantayı kapının yanına fırlattım, ayağımdaki ayakkabıları çıkardım ve çıkardığım gibi bıraktım. Zaten tekrar giyeceğim onu bide ayakkabılığa koymama ne gerek var ki. Üst katta ki odama çıktım, üstümdekileri çıkarmaya başladım ve sıcak bir duş aldım. Deri pantolon, siyah bir t-shirt ve deri bir ceket giydim ayağıma ayakkabılarımı da geçirip saate baktım 8'e çeyrek vardı. Yatağa sırt üstü uzanıp sosyal medyada biraz takıldım. 15 dk sonra Jimin geldi ve bara gitmek için yola koyulduk.
Bara geldiğimizden beri 1 saat geçti ve ben yanımda ki Park Sikik Beyinli Jimin yüzünden geceyi geçirmek için birini bulamadım. Ne kendisi gidiyor ne de benim gitmeme izin veriyor. TANRIM ÇILDIRICAM.
" Bak Jimin buraya eğlenmek için gelmedik mi bırakta bir eğlenelim ya "
" A aaa Taetae eğleniyoruz ya işte. Senin eğlenme anlayışın nasıl? "
" Bak Jimin şu sağdaki kirpi kafalı çocuğu görüyor musun? o deminden beri seni kesiyor hadi git de bende bir sevş- ay yani eğlenecek birini bulayım hmm?"
" Hangisi? o mu? ha tamam o zaman. Bak bu seferlik kaçman için izin veriyorum. Hadi yine iyisin"
" Tanrım teşekkür ederim."
Jimin gittikten sonra arkama dönüp bara bir bakış attım. Çoğu eğlenmek için birilerini bulmuştu. Hala sap olanlar içinden birini seçmeye çalışırken Kapıdan içeri 3 kişi girdi. Onları süzmeye başladım. Biri uzun boylu, hafif esmer ve mor saçları ile çok çekici duruyordu. Diğeri ise yeşil kısa boyu, beyaz teni ve yeşil saçları ile çok cool duruyordu ve etrafa saçtığı aura ile bir tırstım açıkcası. Son kişiye bakmak için kafamı çevirdiğimde göz göze geldik. Siyah saçları, kalem ile özenle çizilmiş gibi kaşları, biçimli dudakları, büyük gözleri ve sert bakışları ile Tanrım Ah... eriyorum galiba. Arkadaşları ile boş bir masaya oturdular ve bunları yaparken bakışlarını bir saniye bile benden çekmedi.
Bu geceki avımı bulmuştum fakat çok istekli gözükmemek için bakışlarımı ilk ben çektim ve önüme döndüm. Barmenden bir bardak daha isteyip beklemeye başladım. 5 dk sonra yanımda bir hareketlilik hissetmemle başımı yana çevirdim ve onunla tekrar göz göze geldim. İlk konuşmaya başlayan o oldu.
"Merhaba"
"Merhaba"
"Yalnızsın galiba?"
"Imhh sayılır."
"Pekiii, bu gece için bir planınız var mı?"
" Ohh, galiba yok."
" Çok güzel, bu gecenizi bana ayırır mısınız acaba?"
" Oh tabiki"
"Güzel, odaya geçelim istersen?"
"Tabi" dememle elimden tutup odaya sürüklemesine izin verdim. Barın arka kısmına geçip uzun bir koridora girdik ve bir odanın önünde durduk, O cebinden bir anahtar çıkarıp kapının kilidini açtı ve beni içeri çekti.
"Ah bu arada ismini söylemedin?"
"Taehyung, Kim Taehyung ya sen ?"
"Jungkook , Jeon Jungkook ve lütfen gece sadece adımla inle"
--------------------
Merhaba arkadaşlar bu benim ilk kurgum. İnşallah beğenirsiniz. Lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın.♥ +15
(JK'i gördükten sonra Tae)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mine / Taekook
Fanfiction" Ne diyorsun sen be manyak adam!" sağ elini yanağıma koyup okşamaya başlayıp "Babacığını kızdırıyorsun küçüğüm, terbiyeli ol!." " Ne babacığı be! , ben senden daha uzunum!!"