kavuşma

8 2 0
                                    

Günler geçip duruyordu. Okullar kapanmıştı. Annemden hala haber anlamamıştım. 

Sabah kahvaltıyı hazırlarken kapıya Erdem gelmişti. Su'yun eşi.
"Hadi hazirlanin pikniğe gidiyoruz."
Umut çok sevinmişti. Hiç keyfim olmasa da onun için kabul etmiştim.

Güzel bı çınarın altına sermiştik örtüyü. Su çok nefis yemekler hazırlamıştı.
Sarma, Umutun sevdiği çikolatalı kek, salata, bende evden kahvaltılık koymuştum. Tabi Erdem mangal başına geçmeden olmazdı.
Herşey çok güzel gözüküyordu.
Umut parkta oynarken Erdem kahvalti sonrası mangali hazırlıyordu. Su ile ben oturmuş kahve eşliğinde sohbet ediyorduk.

"Damla, sana müjdem var. Hamileyim!"
Çığlık atarak sıçradım" ayyyy çok güzel!" Diyerek ellimi karnına koydum.
"Tebrik ederim Erdem."
"Bizde bu sabah öğrendik, annemler çağırıyor memlekete iki hafta oraya gidicez. Ama aklım sende kaliyor damla. Sende gelsene?"
"Ah, yok olur mu öyle şey. Sen beni düşünme bebeği düşün artık. Kafana takma beni."
"Emin misin?"
Başımı salladım ve ellini tuttum.

Umut arkadaş bulmuştu oynuyordu.
Artık daha girişimdi. Kendisini ifade edebiliyordu. Neyden hoşlanır hoşlanmadığını anlatabiliyordu.

Erdem mangalda köfteleri kızartma yağı başlarken Su diğer malzemeleri hazırlıyordu.
Ben tuvalet bahanesiyle biraz uzaklaşmak istemiştim.

Tenha bı yerde oturdum düşüncelere dalmıştım.
Bende şimdi Atakan ile evli olup hamile olmuş olabilirdim. Diyerek elimi karnıma koydum. Acaba ben hiç bı yavru taşıyabilecek miyim?
Kendimi geceleri çok yanlız hız ediyordum. 30 yaşına girmek üzereyim ve bazen kendime soruyorum.
Bu mu hayatın bana verdikleri?
Tabi Umutu çok seviyorum, hiç birşey için pişman değilim. Ama bu kadar mı?
Derin bı nefes aldım.
Hayırlısı. Başka diyecek birşey yok.
Hayat bana bi sürpriz getir.

Kendimi toparladim piknik alanına geri dönmüştüm.
Umut yemekten sonra okadar yorulmuştu ki örtünün üzerinde uyumuştu. Biz mumları yakmistik ve derin sohbet ediyorduk. Çok keyfliydi.  Hayat bana Su ve Erdemi hediye etimisti. Belki Su olmasaydı şimdiye kadar kaç kere yıkılmıştım. Su bana çok iyi geliyordu.
Hiç olmayan kardeşim, sırdaşım ve en iyi arkadaşımdı.

Ertesi gün Umut kapının önünde bisiklet sürerken bende Stress atmak için derin bı temizliğe girmiştim. Mutfak dolaplarıni düzenlerken zil çaldı.
Kapıyı açtım gözlerime inanamadım.
Annem.
"Anne?!" Ağlayarak sımsıkı anneme sarıldım. Annemin kokusu hala aynıydı. Lavnatayi sevmememe rağmen kokusunu bı bağımlılı gibi içime çekiyorum. Annem ağlıyordu.
1 yıl olmuştu annenden hiç haber almıyalı.

"Affet beni kızım. Hiç arayamadım seni. Nasılsın?"
"Sen geldin ya, şimdi daha iyim. Babam nasıl? Geldiğini biliyor mu?"
"Bilmiyor. Ama tahmin ediyor. O da özlüyor seni ama konduramiyor işte. Adını evde alınmasına izin vermiyor. Ama geceleri sessizçe kalkıp odana girdiğini duyuyorum."
Gözlerim yine dolmuştu. Babamın dışı sert olsa da içi çok yumuşaktır. Yufka yüreklidir Babam.

Annem akşama kadar benimleydi doya doya yakıt geçirdik. İlk başta Umut anneme mesafeli olsa da sonrada annem onun gönlünü almıştı. Güzel bı akşam yemeğinden sonra hep birlikte salonda oturuyorduk.

Bı anda zil çaldı.
Babam.
Hiç birşey söylemeden bana sarıldı.
İkimizde ağladık.

Bu akşam annem ile babamla uzun uzun konuşmuştuk. Herşeyi baştan almaya hazırdık. Annem ile babam memleketten geldikten sonra bu mahalleye yerleşeceklerdi.

Bu geçe annem ile babam yanımda olmasa da çok mutluydum. Sonunda hayat bana gülüyordu.

UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin