Aynada son kez kendine baktı Tuğra. Yenilgiyi kabul etmişti artık. Sadece adını bildiği bir yabancıyla evlenecekti, tıpkı zamanında babasının yaptığı gibi.
Açık kumral saçlarını düzeltti. Yakışıklı biriydi, bunun her zaman farkında olmuştu. Yıllardır yaptığı spor ona güzel bir vücut sağlamıştı. Bu yüzden şu an giydiği beyaz tişört ile deri ceket başka bir insanda oldukça sıradan gözükecekken onda nefes kesici gözüküyordu.
Aşağıya indiğinde kardeşi Sezen'i telefonda arkadaşıyla görüntülü konuşurken bulmuştu. Her zaman yaptığını yaptı, onu görmezden geldi. Garaja inip spor arabalarından birine bindi ve daha önceden planlanmış buluşma mekanına doğru sürmeye başlamıştı.
Gergin değildi, heyecanlı zaten değildi. Bunu yapması gerektiği için yapacaktı, bugüne dek hep olduğu gibi. Mekana ulaşınca valeye arabasının anahtarını verip içeriye girdi. Girişteki çalışana adını söylediği zaman masasına kadar eşlik etmesi için başka bir çalışanı çağırmıştı. Masal daha ortalıkta gözükmüyordu, Tuğra bilerek erken gelmişti. Asla toplantılarına geç kalmazdı, tam tersine önceden gelirdi her ihtimale karşılık.
Fazla beklemesine gerek kalmamıştı, yaklaşık beş dakika sonra Masal olduğunu düşündüğü bir kadın masasına doğru yaklaşmıştı. Ayağa kalkıp nazikçe sandalyesini çekti.
Masal güzel bir kadındı. Bal rengi, dalgaları saçları omuzuna değiyordu. Yüzünde oldukça sade bir makyaj vardı, yeşil gözlerini ortaya çıkartıyordu. Şık bir elbise giymişti. Tuğra, onu başka bir yerde görse kesinlikle dönüp ikinci kez bakardı.
Masal elini uzatınca hafifçe öptü ve gülümsedi. Tuğra, her ne kadar her zamanki gibi gerçekmiş gibi görünen yapmacık gülümsemesini sergilese de Masal'ın gülümsemesinin sahici olduğunu anlamıştı.
Tuğra, ne yapacağını bilmiyordu. Daha önce bir kez bile bu tarz bir durumun içine düşmemişti. Daha önce düzenli bir ilişkisi bile olmamıştı. Genelde ilişkileri günü birlik olurdu.
Menüyü açıp alkolleri incelemeye başladı. Pembe, hafif bir şarabı görünce zafer kazanmışçasına sevindi. Ardından garsonu çağırıp "Bir şişe Chateau d'Esclans' Whispering Angel ve yanında peynir tabağı lütfen."
Garson yanlarından ayrıldığında Tuğra, hala ne diyeceğini bilmiyordu. Evleneceği kadına ne sorabilirdi ki?
Masal da bunu fark etmişti, Tuğra ona bakıyordu fakat bakışları o kadar boştu ki karşısındakinin bir an insan olmadığını bile düşünmüştü. O da ne diyeceğini bilmiyordu, kendisi de daha yeni öğrenmişti bu durumu ve kabul etmek zorundaydı, başka bir seçeneği yoktu.
İkili bir süre birbirlerine baktılar, şarap ve peynir tabağı gelmişti. Kadehleri kaldırıp tokuşturduktan sonra Tuğra artık konuşması gerektiğini biliyordu. Birbirlerini tanımaları gerekliydi. Tam ağzını açacakken Masal söze başlayınca söyleyeceklerini yuttu.
"Senin de benim gibi şok içinde olduğunu düşünüyorum. Ailelerimiz, bizim ne düşüneceğimizi umursamadan bu kararı verdiler. Burada, karşılıklı oturuyorsak buna karşı çıkamayacağımız bir gerçek. Bu yüzden iki yabancı olarak evlenmek yerine, iki arkadaş olarak evlenelim. Birbirimizi tanıyalım, belki tanıdıkça birbirimizi severiz." Masal kadehi sallayıp kalan tüm şarabı içtikten sonra bir parça peynir attı ağzına.
Tuğra ise Masal'ın onun gibi düşünüyor olmasına sevinmişti. En azından bunu konuşabiliyorlardı. Birilerini uzun bir ilişkiye başlayacak kadar sevmemişti hiç, sadece etkilenmişti bugüne değin. Bu yüzden Masal'ı sevebilir miydi bilmiyordu. Daha doğrusu birilerini sevebileceğinden bile emin değildi.
"Ne iş yapıyorsun?" Tuğra, aklına gelen ilk soruyu sormuştu. Madem birbirlerini tanıyacaklardı, en güzel yol buydu. Masal parmaklarını okşarken "Moda Tasarımı okudum ve firmalarla anlaşıp sezonluk kreasyonlar hazırlıyorum. Sen zaten şirketin başına geçeceksin."
Tuğra başını salladı. Bir saate yakın muhabbet etmişlerdi. Tuğra Amerika'daki hayatını bile anlatmaya başlamıştı ve birbirleri hakkında bir çok bilgi edinmişlerdi. Tuğra Masal'ı hala eşi olarak göremiyordu keza Masal da onu fakat en azından arkadaşlıkla başlayabileceklerdi.
İki yabancı olmaktan daha iyiydi.
🎇
Masal'ı da sevin.
Hikayenin ismiyle alakalı bir fikriniz var mı? Neden bu ismi koyduğumu düşünün biraz, bir anlamı var. 🎊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rewrite the stars °bxb
Cerita PendekTuğra Korhan'ın yirmi yedi yıllık yaşamı, hayattaki tek amacı olan aile şirketini babasından devralmasına hazırlanarak geçti. Amacını gerçekleştirmeye çok az kala, babasının son sürpriziyle hayatının beklediğinden çok daha farklı olacağını asla haya...