Ne yapıyordum ben. Kendimi kaybetmiştim. Atakanın duygularinla oynayamazdim. Onun istediği bendim. Benimde ona ihtiyacım vardı Umutu evlatlık almak için. Basım ağrıyordu.
Yine migrenim tutmuştu. Bu aralar çok başım ağrıyordu.
Sabaha karşı salonda uyuya kalmıştım. Zil çaldığını bile duymadım. Burak gelmişti.
"Cici annem uyuyor daha sessiz ol."
Üzerini örterek mutfağa girdi.
"Gel Umut bana kahve yapmaya yardımcı ol."
Bardak sessinden uyanmıştım.
Koltukda daha ayılmaya calisirken Burak girdi salona.
Battaniyeyi üzerime çektim ve oturdum.
"Sen, burda?"
"Uykun okadar ağır ki bir eve girse çocuğu alsa hiç farkında olmayacaksin. Çok sorumlusun gerçekten. Senden dün teşekkürler ederken şüphe duyuyorum." Dedi sert bı tepkiyle.
Oturmuştu ve kahve içiyordu.
Ne diyeceğimi şaşırdım.
"Umut arabalardan hoşlandığını anlattı bana. Yarış pisti var çocuklar için oraya gidicez. Gelmek istiyorsan sende 15 dakikaya hazır ol." Emir etti.
Umut odasında hazirlaniyordu.
Bugüne kadar kimse benimle böyle emir yağdırarak sert konusmamisti.
15 dakika sonra taksiye binerken ben ayakkabimi daha giyemeden kendimi taksiye attım.
"Ya ne oluyoruz. İnsan bı bekler."
"15 dakika demiştim. Umut senin cici annen hep böyle uyuntumu?"
Umut gülüyordu.
İnanmiyordum benimle dalga geçiyordu. Benim bu Burak dan biran önce kurtulmam lazımdı.
Yarış pistine varmıştık. Umutun gözleri parlıyordu.
Benim nasıl daha önce aklıma gelmemişti? Onlar araba kullanırken bende uzaktan çay içerken izliyordum. Telefonum çaldı.
Arayan avukatım di. Başka bir çözüm daha olduğunu anlattı. 30 yaşına girmeme bı kaç ay kalmıştı davayı uzattip sonra evlatlık davası açabilir mişim.
Evlenmeye ilgili konuştuğumda iyi bir fikir olmadığını söyledi. Aniden öyle karar inandırıcı gelmeyebilir miş.
Burak ile Umut araba tamir atölyesinde çalışırken Atakan aradı.
Telefonu açamadım. Onunla yüz yüze konuşmam lazımdı. Mesaj attım.Akşama saat 23 de gel. Umut uyuduktan sonra konuşuruz.
Burak elinde Umut ile geliyordu.
"Hadi bakalım gitme vakti geldi. Hamburger yemeye nedersin şampiyon?"
"Eeeevet!" Diye zipliyordu Umut.
Hepimiz yerken Burak bakıyordu.
"Sen acıkmadın mi?" Dedim.
"Ben formumu koruyorum. Umut zaten fazlasını yaktı burda. Sen burda izlerken pek kalori yakmadin ama senin için gördüğüm kadar kilo çok önemli değil."
Hamburger in etti boğazımda kaldı.
Bı yandan öksürüyor bı yandan cola içiyordum.
"Yavaş ye boğulacaksin!"
"Benim kilom ideal tamam mı?" Diye çemkirdim.
"Görüyorum." Umut ile birlikte gülüyordu.
Bizi eve bıraktıktan sonra motoruna bindi gitti.
Geçe balkonda Atakanı bekliyordum. Hiç hazır değilim.
Elinde bı buket gül ile yaklaşıyordu.
"İyi geçeler aşkım." Yanağımdan öptü.
Balkonda oturuyorduk. Masada gecenin karanlığında fenerin içindeki mum eşlik ederken. Sessizliğe de çekirgelerin ötmesi eşlik ediyordu.
Atakan çayını içerken herşeyi tüm detayları ile anlattım.
Çok memnun olmasa da ilk defa beni anlamaya çalıştı.
"Olur mu canım. Sen çocuğa bak annelik et gelsin dayı alsın. Gerekirse evleniriz. Evleniriz derken, kağıt üstünde."
"Yalan olduğu ortaya çıkarsa daha kötü olur Atakan. Bende bı an çaresiz kaldım öyle düşündüm. Kusura bakma seninde duygularını kırdıysam."
"Benim yaptıklarım karşısında az bile..."
Atakan ile tekrar oturup dertleşeçeğim hiç aklıma gelmezdi.
Yinede güzeldi arkadaş olmadan sevgili olduk. Sevgili olamadık ama belki arkadaş olabiliriz...