#Percy#Annabeth ile telefonla konuşamıyoruz. Tuhaf bir şekilde çalışmıyor. İris mesajları çok kısa süreli ve kesintili oluyor. Ve tuhaf şeyler oluyordu. Bunları düşünürken Annem içeriden bana seslendi.
"Percy! Kapıdaki adam Apollon olduğunu söylüyor ve seni soruyor." Yüzümü buruşturdum. Apollon mu? Annemin yanına gittim. "Apolon mu?" diye sordum sessizce. "Tanrı Apollon dedi." dedi. Dış kapıyı açtım ve Kapıyı açtıp "Ne var?" dedim.
Karşımda sivilceli göbekli 16 yaşından bir çocuk ve tahminen 12 yaşında olduğunu düşündüğüm bir jız vardı. "Percy Jackson,bütün iyilikler yanında olsun! Yardımına ihtiyacım var." dedi Apollon. Aman ne güzel! Bakışlarımı yanındaki kıza çevirdim. "Arkaşın kim?" diye sordum.
"Meg McCaffey." dedi. "Melez Kampı'na gitmesi gereken bir yarı-tanrı. Beni sokak serserilerinden kurtardı." dedi.
Perişan olmuş yüzüne baktım. Burnu kanıyordu. "Kurtardı?" diye sordum. "Bu 'delikanlıların dayağını yemiş' görüntüsü, gizlenmek için girdiğin bir kılık değil mi yani? Ne oldu sana ahbap?"
"Sokak serserilerinden bahsettim ya işte."
"İyi ama sen bir tanrısın."
"Ha, o mesele... Tanrıydım. Bir zamanlar."
Gözlerimi kırpıştırdım. "Bir zamanlar mı?"
"Ayrıca, kötü ruhların bizi takip ettiklerine emin olduğumu söylebilirim."
Kötü belalar niye hep ayağıma geliyordu? Apollon'un suratına bir tane geçirip onu kendi haline bırakmak istesem de onu içeri aldım.
İç çektim. " İçeri girseniz iyi olacak sanırım."Onları mutfağa geçirdim. Annem mikserden başını kaldırdı ve bize baktı.
"Kutsal Sibyl aşkına!" diye haykırdı Apollon. "Midenize bir tuhaflık var madam!"
Annem şaşkınlıkla Apollon'a baktı. Sonra karnına. "Ha o mu, yedi aylık hamileyim de ondan."
"Bunu nasıl taşıyorsunuz?" diye sordu Apollon. "Annem Leto uzun bir hamilelikten geçti. Ama sırf Hera onu lanetledi diye. Yoksa siz de mi lanetliniz?"
"Şeeyy Apollon? O lanetli falan değil. Hera'dan bahsetmesen diyorum."
"Zavallı kadıncağız." Apollon başını salladı. "Bir tanrıça bu kadar yük taşımayı asla kabul etemzdi. Hamile olduğunu hissettiği anda dığum yapardı."
"Güzel bir şey olmalı." dedi annem.
Öksürdüm. "Her neyse artık. Anne, bu Apollon ve arkadaşı Meg. Arkadaşlar bu da annem." dedim.
Annem gülümseyerek onlarla tokalaştı. "Bana Sally deyin." Gözlerini kısıp Apollon'un yamuk ve kan akan burnuna baktı. "Ah canım, çok acıyor olmalı. Nasıl bu hale geldi?" dedi.
Apollon cevap vermedi.
"Bak ne diyeceğim." Annem Apollon'un omuza hafifçe vurdu. "Percy yaralarını temizleyip sarmanda sana yardım edebilir."
"Yardım edebilirim, öyle mi?" diye sordum.
Annem kaşını kaldırarak bana baktı. "Banyoda ilk yardım çantası var tatlım. Apollon duş alabilir, sonra da temiz çamaşır giyer. Ne de olsa ikimizin bedeni aynı sayılır."
"Bu, kelimenin tam anlamıyla moral bozucu." dedim.
Annem, -ismini yanlış hatırlamıyorsam Meg'in çenesini ellerinin arasına aldı. "Sana uyabilecek bir kaç kıyafetim var tatlım." dedi. "Hamilelik öncesi kıyafetlerimden tabii ki. Hadi seni de bir güzel yıkayalım. Sonra da yiyecek bir şeyler hazırlarız sana."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Percabeth (DÜZENLENİYOR)
FanfictionGigant savaşından 1 hafta sonrası. . . . #1 percabeth 15.02.21