Nikah Günü🍃
Nikah günü gelip çatmıştı. Eylül ile Serkan, evlenmeleri için gerekli onayı alır almaz nikah için en yakın tarihe gün almışlardı ve o gün gelmişti işte.Eylül her ne kadar gelinlik giymek istemese de Nazan hanımın ısrarıyla beyaz bir elbise giyer, Serkan da takımını giymiş, hazırlardı evlenmek için... onlar nikah masasına geçmiş otururlarken Eylül, Nazan ve Mesudenin kucağında olan çocuklara bakar. Yağmur'a bir gelinlik, Rüzgar'a da damatlık giydirmişlerdi...
Eylül: Serkan şunlara bak... nasıl giydirmişler bizimkileri
Serkan güler...
Serkan: oğlum ne yakışıklı olmuş öyle...
Eylül: eee babası gibi.. ne beklenirdi ki?
Serkan: demek yakışıklıyız Eylül hanım...bunu bildiğim iyi oldu...
Eylül: evet öyle... hem zaten annesi de yani Beren de güzel kadındı...
Serkan : senin kadar değil...
Eylül utanıp gülümser...
Songül ve Güney de nikah şahitleri olmuştu...Güney : Serkan, oğlum bak bu senin için yaptığım son şahitlik. Haberin olsun. Bir daha evleneceksen de benden isteme
Serkan: bir daha evlenmeyeceğime göre
Songül : evleneyim deme zaten bir zahmet...
Güney : aman... Eylül de Eylül, Eylül de Eylül... buldun işte, evleniyorsun da. Bırakayım deme
Serkan : asla... zaten geç buldum, kaybedemem... kendi beni bırakana kadar...
Eylül: öyle birşey olmayacak...
Serkan: duydunuz... o zaman sorun yok...
Nikahtan sonra Mesude ilk defa gerçekten gülüp onları tebrik etmişti. Nazan zaten mutluydu. Eylül ve Serkan kucaklarında çocuklarıyla evlerine dönmek için arabaya binerlerken Mesudeyle Nazan da duygulanarak arkalarından bakarlar....
Mesude : ah hep mutlu olurlar inşallah
Nazan : olurlar tabii Mesude... ne kadar mutlulardı görmedin mi?
Mesude : görmez olur muyum? Çok mutluydu güzel kızım
Nazan: ben Serkanı ilk defa böyle mutlu görüyorum. Yağmur ve Eylül ona iyi geliyor, farkındayım
Mesude : Eylül de öyle... Murattan yana yüzü gülmedi ama Serkan onu mutlu ediyor...
Nazan : kız Mesude, sana bizden iyi dünür olurdu demiştim ya, bak gerçek oldu, resmen dünür olduk...
Mesude: doğru diyon Nazan... dünür olduk sahiden...
Nazan : gel bize gidelim, kahve içeriz
Mesude : gelirim...
Serkan, arka koltuğa iki çocukla rahat oturabilirsin diye Eylüle yardım ediyordu...
Serkan : benim kızıma da mı gelinlik giydirmişler? Ne güzel olmuş benim kızım...
Eylül: nerden bulmuşlar bunu acaba?
Serkan: annem son birkaç gündür birşeyler karıştırıyordu zaten, demek ki buymuş...
Eylül: kendimi o kadar rahat ve mutlu hissediyorum ki Serkan...
Serkan: ben de öyle... keşke...
Eylül: keşke ne?
Serkan: neyse boşver...
Eylül: söylesene Serkan...
Serkan: vakti gelince söylerim sana... şimdi erken bunu düşünmek için
Eylül: geçen gün konuştuğumuz şey ise... yani bebek...
Serkan : yook, hayır, yani tabii isterim de, biraz erken die düşünüyorum. Farketmiyorum sanma, zaten iki çocukla çok yoruluyorsun, annemlerden de pek yardım istemiyorsun.
Eylül: gerek yok, ben ikisine de kendim bakabilirim. Hem beni hiç üzmüyorlar...
Eve gidiyorlarken Serkan arabayı kenara çeker, aklına bir fikir gelmişti...
Eylül: neden durduk?
Serkan: biz yeni evliyiz, daha az önce nikahımız kıyıldı Eylül... bizim bu anı ölümsüzleştirmemiz lazım...
Eylül: nasıl yani?
Serkan: çocuklar bile hazır Eylül, tek eksiğimiz bir fotoğraf. Birkaç fotoğraf çektirelim.
Eylül: olur ama zor olmaz mı ikisiyle?
Serkan: onlarsız çekilmeyeceğiz tabii ki... hadi gel...
Eylül arabadan çıkarken söyleniyordu...
Eylül: bu işler tam tersi olması gerekmiyor muydu? Önce fotoğraf, sonra nikah, en son da çocuk... bizde tam tersi oldu şu halimize bak Serkan...
Serkan: ne varmış halimizde?
Eylül: herkes bize bakıp gülüyormuş gibi hissediyorum... utandım Serkan. Sen hissetmiyor musun?
Serkan : yoo... ilk defa mı çocuklu olup evli olan bir aile gördüler? Herkes kendine baksın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Novela Juvenil2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...