Kapı çalındı. Bill tedirgin olmuştu. Ellie'ye "Dolaba saklan, benim sesimi duyana kadar da oradan çıkma. Ama şunu aklından çıkarma, her şey yolunda. Tamam mı?"
Ellie kafasını sallayarak onayladı ve dolabın içine girdi. Beklemeye başladı.
Bill ise yavaş adımlarla, biraz da korkuyla kapıya doğru yaklaşmaya başladı. Kalbi hızlanmıştı, ama korktuğuna inanmıyordu. Kapının önünde dikildi. "Kim o?" diye sordu titreyen bir ses tonuyla.
"Marty'nin evi burası mı?" diye sordu yabancı bir ses. "Onun bir dostuyum, birkaç şey konuşmak için geldim. Bize verdiği adres burası."
"Bak burada Marty diye birisi yok tamam mı?" diye cevap verdi Bill. "Hangi Marty size bu adresi verdiyse büyük bir oyun oynamış."
"Küçük kardeşi Ellie'yle yaşayan Marty burada değil mi yani?" diye sordu ısrarlı bir ses tonuyla. "Bak eğer buradaysa hemen söyle. Önemli bir şey konuşmak istiyorum."
Bill yutkundu. "Bu yüzden mi elinde bir silah var?" dedi. "Önemli meseleyi silahla mı halletmek istiyorsun?"
"Aç şu kapıyı!" dedi yüksek bir sesle. "Demek beni gördün ha? Birilerinin geleceğini biliyordun?"
"Marty öldü, onunla ne konuşmak istiyordun bilmiyorum ama artık burada olman boşuna." dedi Bill de sesini yükselterek.
"Ö... Öldü mü?" dedi şaşkınlıkla. "Nasıl olur bu? Her neyse, kapıyı aç. O korkağın evde saklandığına eminim. Etrafta kimse yok. Elimde bir silah var ve şuan kapıya doğru doğrultuyorum. Ve emin ol seni öldürebili..."
Sözünü daha tamamlayamadan kapı açılmıştı, ama beklemediği bir şekilde karşısında ona doğru silah doğrultan 15-16 yaşlarında bir çocuk gördü. Bunu beklemiyordu.
"Hoşgeldiniz, lütfen içeri girmeden önce silahınızı bırakınız, teşekkürler." dedi alay edici bir ifadeyle. Silahı yabancının alnına dayadı. İçeri girdiğinde kapıyı kapattı. "Şimdi söyle, ne istiyorsun?"
"Bak evlat, beni öldürmek istemezsin." dedi adam kendinden emin bir tavırla. "İstese Amerika'yı dağıtabilecek kapasitede bir çeteye, ya da mafyaya - ne demek istiyorsan, bağlıyım. Ben onların dağıtıcısıyım sadece. Bize 600 dolara yakın borcu var. O parayı alıp buradan gideceğim, bu silah doğrultma olayını da unutacağız. Şimdi, Marty nerede? Söyle hemen."
Silah Bill doğrultmasına rağmen emir veren diğer adamdı, bu garibine gitmişti. "Seni öldürebilirim, bana yapamayacağımı söyleme." dedi Bill adamın gözlerinin içine bakarak. "Ama bunu ikimiz de istemeyiz. Sana Marty'nin öldüğünü söylemiştim. Bu konuda yapabileceğim bir şey yok. O borcuyla beraber cehenneme gitti, dediğim gibi. Patronuna onun öldüğünü söyle. Gitmeden önce silahını bana ver. Bu olay yaşanmamış gibi davranacağız. Anlaştık mı?"
Adam yere doğru doğrulttuğu silahı bıraktı. "Göreceğiz." dedi ve kapıdan dışarı çıktı. Bill koşa koşa Ellie'nin odasına doğru gitti. Dolabın önünde durarak "Tamam, her şey geçti." dedi nefes nefese. "Adama her şeyi açıkladım. Yapabileceği bir şey yoktu. Artık bizi rahatsız etmeyecek. Dolaptan çıkabilirsin."
Ellie dolaptan çıkarak Bill'e sarılıp ağlamaya başladı. "Sana bir şey olacak diye endişelendim." dedi. "İyiyisin değil mi? Birkaç ses duydum ve tartışma pek de nazikçe geçmemiş gibiydi."
"Yani, biraz öyle." dedi Bill. "Ama ikimize de zarar veremeyecekler. Bu konuda endişelenmeyi bırakmalısın artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim İçin Gülümse (Smile For Me)
Teen FictionBirbirini abi-kardeş gibi gören iki genç. İkisinin de hayatında başlayan o ani U dönüşü, ardından gelişen aksiyonlar. Yapılması gereken fedakarlıklar... Sen öz kardeşin olmayan, ama kız kardeşin gibi gördüğün biri için hayatını tehlikeye atar mıydın...