Bir sonbahar günüydü . Rüzgar kendini belli ediyor. yağmur iğri iğri düşüp Gwangju sokaklarını temizliyordu. Hoseok yeni evine gitmek için yolda yürürken düşen yağmur tanelerine bakıyor ve içinden "keşke bu yağmur taneleri yerleri temizlediği gibi insanların içinde ki kirliliği de temizleyebilse " diye geçiriyordu.
Hoseok hep böyle biriydi işte iyi kalpli ve sadece hayattan güzellik bekleyen güzel bir insandı. Saçları uzun denilebilecek kadardi. Boyu 177 Ten rengi insanı hayrete düşürebilecek kadar güzel ve gözleri ile uyumluydu. Fiziği spor yapmamasına rağmen bir sporcu kadar güzeldi. Bakışları gülüşü yediden yetmişe herkesi etkileyebilecek kadar güzeldi. Tanrı onu yaratırken oldukça cömert davranmıştı. Ama keşke hayatıda görünüşü kadar güzel olsaydı.
Henüz dokuz yaşındayken ailesini geçirdiği bir trafik kazasında kaybetmişti. Anne babası yaşarken etrafında sevgi gösterisi yapan akrabaları o kazadan sonra iş velayete gelince birden o varken bana düşmez havasına girmişti. En sonunda büyükannesi onu bi yetiştirme yurduna vermeye karar vermişti. Aslında kendine ve ömrüne güvenecek olsaydı hiç düşünmeden mutlaka biricik torununa bakabilirdi ama takdir i ilahi oda hastaydı. Azrailin kapıda beklediğini biliyordu. Onun için yapabileceği tek şey Seul un ara sokaklarından birinde olan küçük evi ve bi miktar birikimini o 18 yaşına gelince kullanabilmesi için bıraktığı mirasıydı. Amcasının onun için şu hayatta yapacağı tek iyilik buydu işte. O mirası zamanı gelince ona vermek. Ve nihayet o gün gelmişti.
Hoseok bugün epey heyecanlıydı. Çünkü önceki gece 18 yaşına girmişti ve yurt hayatında ilk defa amcası onu ziyarete gelmişti.
(Önce ki gece)- Hoseok abi ziyaretcin var .
Hoseok bu sırada yatakhane de uzanmış üç gün önce başladığı "Bin Muhteşem Güneş" kitabını okuyordu.
Ziyaretçisinin olduğunu öğrenen Hoseok önce duyduklarına inanamadı ve yanlış anlaşılma olduğunu düşünerek elinde ki kitabı okumaya devam etti. Okurken içinden ihtimal verdi. Sonra kendine verdiği sözü hatırladı " Asla kimseden bişe bekleme ". Sözüne ihanet etmemek adına kendini toparlamaya çalıştığı sırada küçüğü ona yaklaşarak dürttü ve kırklı yaşlarda bir ajushinin onu müdire hanımının odasında beklediğini ve müdüre hanımın da kendisini acil çağırdığını söyledi.
Hoseok duygusal ve sakin yapılı bir insandı. Yurttakilere göre de bir melekti. Yurt hayatı boyunca kimsenin kalbini kırmamış ve kavga etmemişti. Her zaman etrafında ki küçüklerinin, part time işten kazandığı paralar ile ihtiyaçlarını karşılar , yaralı olanların yarasını sarmak için elinden geleni yapardı. Belki de kendi yaralarını böyle kapatıyordu.Hemen 2.katında yattığı ranzasından atlayıp üzerine çeki düzen verip müdüre hanımın odasına doğru yol aldı. Yol boyunca ağzı yüreğinde attı en son 9 yasında gördüğü ve son sözü " Ben senin baban değilim ve benim bir ailem var sana bakamıycağım için beni suçlayamazsın büyüyünce hak vericeksin " diyen amcasıysa . Zaten birgün geleceğini biliyordu. Çünkü her katil öldürdüğü kişiyi birgün ziyaret ederdi . Ya hayallerinde yada olay yerinde . Evet onun amcası bir katildi.Onun katili , dokuz yaşındayken şu lanetli hayatta yapayalnız bırakmıştı. O bu gece 18 yaşına girmişti sessiz ve sedasız . Eğer o'ysa 9 yıl sonra ne diye birden ortaya çıkmıştı. Belki de pişman olmuş ve ona babalık yapmaya karar vermişti. Geç olmuştu ama olmuştu işte. Bu sene mezun olucaktı ve mezuniyetinde yanında amcası olucaktı işte. Bu görevini yerine getirerek büyük bir adım atardı. Belli ki pişman olmuştu. Yüreği ağzında atıyordu Hoseok' un. Bir evi , sıcak bir yuvası ailesi olacaktı daha ne istesin. Bide bunca yıl nerdeydın diye affedemem havalarına mi giricekti. Hayat dizilerde ki gibi değildi . Onun öyle bir lüksü yoktu çünkü muhtaçtı. 4 katlı yurtta üst kattan alt kata kadar inerken ne çok şey yaşamıştı. Özlem, heves , hayal , mutluluk , kırgınlık, muhtaclık...
Dokuz yıl boyunca ilk defa merdivenleri hevesle inmişti. İlk defa biri onu bekliyor ve ziyarete gelmişti. Ne kadar minnettar olsa azdı. Hep o beklemişti . Ve sonunda biri de onu bekliyordu işte. Müdüre hanımın odasına geldiğinde titreyen elleri ile kapıyı tıklattı :
- Müdire hanım beni çağırmişsiniz .
Oda da müdire hanım ve masanın arkası dönük tarafında kır saçlı orta yaşlı olduğu her halinden belli olan bir adam oturuyordu. Hoseok amcasının olduğuna emin olduğu sırada arkası dönük adam duyduğu ses ile arkasına dönmüş ve Hoseok ile göz göze gelmişti. Nolmuştu bu adama dokuz yılda birden bire böyle.Dokuz yıl onun elinden neleri almışta böylesine çökmüştü. Sanki arkasına bile bakmadan giden adam o değilmiş gibi, Hoseok ona acımış ve merhametle özlemle bakmıştı. Birbirlerine baktıkları sırada müdire hanım kaçıncı kez seslendiğini sayamadan Hoseok' a bıkkınlıkla tekrar bağırmıştı. Hoseok kendine gelmiş ve amcasına sarılmak adına bir hamle yapmiştı . Amcası ise onun aksine bir adım geriye gitmişti . Hoseok amcasının bu hareketi ile gözleri dolmuş ve belli etmemeye çalışarak başını önüne eğmişti. İçinden neden bu kadar duygusal olduğu için kendine lanet okuyordu. Müdire hanım ortamda ki gerginliği anlamış ve amca yeğeni başbaşa bırakmak adına odadan çıkmak adına kapıya doğru yönelmişti . Amcası ortamda ki sessizliğe inat olarak cümleye başlamıştı :- Çok büyümüşsün genç bir adam olmuşsun
- Evet bugün reşit oluyorum en son görüştüğümüzde dokuz yaşındaydım
- Her neyse seninle muhabbet etmeye gelmedim buraya . Sadece büyükannen sen reşit olduğunda sana vermem için miras bırakmıştı. Ve sen onsekiz yaşına geldiğine göre vermem gerek. Aslında avukat ile göndercektım ama büyükannen kendi ellerim ile teslim etmem için son nefesinde söz verdirdi.
Hoseok duyduğu son cümle ile alt üst olmuştu. Nefes alamıyor ve hareket edebilme duyusunu yitirdiğini hissediyordu. Neden gelmişti bu adam niyeti iyi değildi belli. Babasının vefatından önceki zamanlarını hayal meyal hatırlıyordu da şimdi ki halinin aksine onu en çok seven insanlardan biri olduğunu düşünürdü. Babaannesinin vefatından zaten ziyarete gelmemesinden dolayı emindi ama kesin bi şekilde dile getirilmesi onu yıkmıştı. Beraber vakit geçirmemiş olmalarına rağmen onu her zaman sevmiş ve saygı duymuştu. Hayatın ondan bir kişi daha almiş olması ne kadar adildi?Birden düşüncelerinin aksine karşısında ki adamı kazanabilmek amacı ile söze girdi :
- Ajushi seni özledim .
- Duygularını kendine sakla da al şu belgeleri bir ev ve bir miktar para var içinde ayrıca Son seneni okuyacağın okulun özel bir okul ve taksidi ödenmiş. Bu hayatta sana karşı yapacağım tek iyilik bu ve bi daha beni arama sorma . Başını derde sokma hadi eyvallah.
Bu adam para dediğimiz o bizi avucuna alan kağıt parçaları için mi beni ziyarete gelmişti.Bunun için mi beni mahvetmişti. Sonunda gerçeklerle yüzleşen Hoseok dokuz yılın acısını çıkarmak adına amcasının kendine uzattığı kağıt parçalarını amcasının suratına fırlatmıştı.
- Bunlar için geldiysen neden geldin benim bunlara ihtiyacım yok. Al onları ve git buradan .
- Bunları sana ben değil büyükannen veriyor. İstersen al bağışla ya da nasıl istersen ben gidiyorum .
Amcası son sözlerini söyleyip arkasında bir enkaz bırakarak odadan suçsuzmuş gibi ayrılmıştı.
Hoseok donuk bi şekilde olduğu yerden amcasının gidişini izlemişti. Çaresizdi ağlamak istiyordu.bağıra bağıra ağlamak istiyordu. Annesine babasına olan özlemi yine ciğerlerini parçalamıştı. İçeri giren manevi annesi müdire hanım ilk defa bu kadar dağılmış olarak gördüğü yurdunun en beyefendi öğrencisi Hoseokunu öyle görünce telaşlanmiş ve hemen yanına gidip masada ki suyu vermişti. Müdire hanım Hoseok odaya gelmeden amcasının anlattığı ile miras için geldiğini bilmiş ve yerde ki tapu vs. Belgeleri kaldırıp Hoseok a vermiş ve gözlerinin içine bakarak:- Bunları sana o adam hayrına vermedi oglum. Bunları sana Büyükannen verdi ve onları kabul etmek zorundasın etki oda gittiği yerde huzur bulsun ve babanın yüzüne bakmaya cesareti olsun .
Hoseok hak vermişti . Gurur yapacak birşey yoktu bunda. o pislik amcasına ve tüm kötülere inat hayatta güçlü olacaktı. Buna tabii ki sermayesi olmadan başlayamazdı.
- Haklısınız . Bende son bir yıldır yetişkin olup buradan ayrıldıktan sonra hem okuyup hem de nasıl bir ev tutabilirm diye endişeleniyordum .
Diyerek kendini toparlamaya çalışmış ve karşısında ki düşünceli hanıma içinde ki fırtınayı belli etmemek adına kâğıtları alıp odadan apar topar çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOPE
FanfictionSaat 4 :19 sabah işim yok yarın öğlene kadar uyucam . Şu an canım sıkılıyor diye bişeler karalamaya karar verdim . Kalbim SOPE için atıyor. Umarım onların itiraf edecekleri güne kadar onlarla olurum . Army sizi çok seviyorum çünkü ailemsiniz💜