İnce belli gelin sarması!

890 87 2
                                    

"Oğluşum, bak kaç gündür doğru düzgün bir şey yemiyorsun. Senin gibi ince belli, zarif bir kadın seven birine yakışmıyor bu."
"Anneciğim, yediklerime dikkat ediyorum. Araba da önüme bakınca, uzağı değil otuzumu görüyorum. Ayrıca ne alaka anne?" Yine gelin muhabbeti açacak muhtemelen. Baskı olunca işin güzel olacağı varsa, kötü olur. Olacağı varsa da olmaz. Hayat tecrübelerim bana bunu öğretti.
"Sarmayı onların parmak boyutlarına göre sardım; eheh! Hazır şu mesele açılmışken, nerede benim gelinim?"
"Gelen yok giden var anne,"
"Nerede benim torunum?"
"O iş kolay. Ama şartım var,"
"Ha? Ne şartı? Nasıl kolay?" Annem afallamıştı. Bayağı koşarken ağacı görmemişte, çarpmış gibi kalmıştı. Şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Cevap versene çocuğum!"
"Sadece torun isteyeceksen o iş olur, hatta çok güzel olur. İstersen hemen olur."
"Terbiyesiz, hayvan mısın sen? Çocuğa ne olacak çocuğa?! Anasız babasız mı büyüyecek sizin manyak çocuk istemeniz yüzünden? Böyle bir şeyle karşıma gelirsen, alırım o kızı seni de salmam öbür boyu bu evde yaşarız. Ona göre Haruaaağğnnnn!"
"Sakin ol sultanım. Hemen atar yapıyorsun sende, ben şaka yapmıştım."
"Bu nasıl şaka be?! Vallahi kafanızı kırarım, sizin! Duydunuz mu ulan!?" Annem elini sertçe yemek masasına vurmuştu. Ben ve babam bu durumlara küçük kardeşlerimden daha önce alışkın olduğum için, hiç sesimi çıkartmadım usulca önümdekileri yemeye devam ettim. Nazlı ve Simge şok tabii. Neye uğradığını şaşırdılar.

"Ne alaka anne ya? Biz ne yaptık?"
"Sadece erkekler mi hata yapar sanıyorsunuz siz? Herkes hata yapabilir. Sizde düzgünce birini bulun. Gönül eğlendirmeyi bırakın," Sanırım annem en son cümleyi ağzından kaçırmıştı. Benim bütün iştahım kaçtı. Babam ise salatayı komple ağzına alarak boğulmayı tercih etti. Devrim'i hiç söylemiyorum tek gözüyle ikisini de göz hapsine almıştı.
"Ney?" Devrim'in sol kaşı bir dağ gibi havalanmıştı. Ve sanırım öyle de kalacaktı. Ben şuan sessiz kalmayı tercih ediyordum. Fırtına öncesi sessizlik ama. Kızlar ikinci şoku yaşamışlardı. Annem de yendiği haltı anlayınca ilk önce öksürdü, sonra su içti ve tekrar öksürdü.
"Ben kalkıyorum, afiyet olsun." Babam durumu bize bırakmıştı anlaşılan. Aslan babam! Artık bütün yetki biz de.
"Ne diye bir soru sordum, cevap bekliyorum. Anne devamını getir istersen," diye devam etti Devrim.
"Ne devamı oğluşum? Misal dedim ben,"
Nazlı'nın kendinden büyük yaşta erkek arkadaşı aklıma gelmişti. Parmak uçlarıma kadar sinirlendim. "Misal nisal yok. Ne istiyorsanız önümüz de, ne istiyorsanız. İyi veya kötü hiçbir erkeğe minnet etmeyin diye eşşek gibi çalışıyoruz biz. Gönül eğlendirmek ne demek? Sizi kimse paranızla etkileyemez. Bir yerlere gitmek, bir yerler keşfetmek istiyorsanız bir sürü kız arkadaşınız var. Bir sürü kredi kartımız var. Size kimse yok demiyor. Hiç kimseye minnet ettiğinizi görmeyeceğim. Kim varsa, kim yoksa bize söyleyin. Bize söyleyemiyorsanız anneme söyleyin. Bazı şeyleri yaşayıp öğrenmek istiyor olabilirsiniz. Yaşayınca iz kalır ağabeyim. İzler geçmez. Ne kalp izi geçer, ne ruh izi. Bazı şeyleri bize sorun. Biz de o izlerden çok var. Siz temiz olun."
"Hata bilerek yapılmaz kuzular. Hata yapmaktan korkmayın. Yaptığınız hatayı farkettiğiniz an bize söyleyin, yoksa elinize yüzüne bulaşır. Bir daha gönlünüzü boş eğlemlere sokmayın. Eğlenmek nedir ya? Bir daha duymayayım," diye devam etti Devrim. Sonra beraber masadan kalkacaktık ki, babam geldi, oturdu.
"Hayatlar, siz benim güzel kızlarıma laf söylerken kendinize baktınız mı hiç? Kendiniz deli gibi gönül eğlendiriyorsunuz, bu kızlar en yakınındakini örnek alır. Bırak şimdi cinsiyeti. Duygunun ırkı, cinsiyeti olmaz. Güzel kızlarım, istediğinizle gezin; istediğinizle tozun. Üslup ve hareketlerinize dikkat ederseniz ne âlâ. Sınırınızı, duvarınızı belirlerleseniz bravo. Bu hayatta bi nâmınızı, bi namusunuzun koruyacaksınız. Ama ağabeylerinizi de dinleyin. Ben çekilirim, onlar devreye girer. Anneniz bu konu da belki bir şeyler söylemek ister."
"Ben kızlarımın davranışlarından gayet memnunum. Siz beş biliyorsanız ben on beş biliyorum. Onlar da kendilerini biliyorlar. Siz benim kızlarıma laf edeceğinize kendinize bakın, yaşınız kaç olmuş aklınız hala eğlenmekte." Annem çok nadir zamanlar da bizi satıp, kızların tarafına geçer. Kızlar da en çok annemin sözünü dinler. Ama sadece bu olay olduğun da. Yoksa sürekli ev de kim daha fazla bağıracak rekoru falan kırıyorlar sanırım.
"Asla Ablam?" dedi, Nazlı. Masa da büyük bir sessizlik oluştu. Kimse onun yaptığı davranışa akıl sır erdiremiyordu.
"İlk çocuk diye en çok onun üstünde titremiştim bir de," dedi annem. Sesli düşündüğü farkına varınca sustu.
"Neyse. Konuyu saptırmaya çalışmayın. Babamın istediğinizle gezin kısmında sınırlamalar var. Yaşıtlarınız, yaşantılarınız ve yaşam amacınız. Bu üç Y'den koparsanız kafanızı kopartırım." dedi annem. 'Yaşıtlarınız' derken vurgu yapmıştı. Az buçuk bir şeyler biliyordu galiba. Nazlı'da başını öne eğdi zaten. Simge tatlısına bakıyordu. Muhtemelenden olaydan haberi bile yoktu. Simge bu durumlar da çok titiz. Aslı ablasının her şeysini biliyordu. Şuan ki durumunu da biliyor bence. Kimseye söylemiyor ama bence hâlâ onunla görüşüyor. Ah abla ah...

Şerefsizsin çünkü, yaparsın!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin