MULTI MEDYA:SO YEON markete giderken.
So yeon: Min jae, hadi kalk sabah oldu.
Min jae:Yeon sadece 5 dk daha! Ayrıca bu gün cumartesi.
So yeon: Ya oğlum kalk diyorum. Bak...
Min jae konuşmayı bırakmamı istercesine,ellerini yanaklarıma koydu ve dudaklarımın balık gibi olmasına neden oldu.
So yeon:Min...Min jae!
Min jae:Tamam ya kalktım.
Ayağa sendelenerek kalktı ve eline bir yastık alıp kafama vurdu.
So yeon: Sen varyaaaa! Bittin, bittin. Seni nerenden dövmeye başlıyayım canısı?
Cevap vermesini beklemeden arkasından koşmaya başladım. Mutfakta Chae Won u görünce hemen arkasına geçti ve kafasını yana doğru çıkardı.
Min jae:So yeon bak açıklayabilirim!
So yeon:Neyi açıklayacaksın? Kaç beyin hücremi öldürdüğünü mü!?
Chae won:Bi durun ya ilk günden başladınız.
So Yeon&Min jae:Sen karışma!Chae won:İyi be ne haliniz varsa görün!
Chae won odasına yürüdüğünde Min jae yi yakaladım ve kolumun arasına alıp basını öne eğdim.
Min jae:Hadi markete gidip ramen alalım. Orda yeriz.
So yeon:Dayaktan nasıl kurtulacağını öğrenmişsin minmin. Neyse artık seni sonra doverim.
Min jae:Aygoooo!
İşaret parmağıyla anlıma baskı uyguladı. Ve odasına gitti. Bende ayaklarımı sürüye sürüye odama gittim. 10 dk sonra sokakta yürümeye başlamıştık. Kang tae rin i düşünmekten Min jae nin Busan la ilgili anlattıklarını dinlemiyordum.
Min jae:Markete ilk ulaşan diğerine ramen ısmarlar.
Min jae nin koşmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım ve arkasından koşmaya başladım. Benden farklı bir yere koşmaya başlayınca olduğum yerde durup arkasından seslendim.
So yeon:Minmin nereye?
Min jae:Kestirmeee!
Min jae yi duymamla bildiğim yolda koşmam bir oldu. Ondan önce oraya gelip bedava ramenin tadını çıkaracaktım. Bu düşüncelerle markete doğru tüm hızımla koştum. Geldiğimde min jae nin daha gelmediğini fark ettim ve kendi kendime sırıtarak ramenimi seçmek için markete girdim. Her zamanki rameni alıp bir yere oturdum. Içeceklerin olduğu yerde Tae rim ve Yu rae yi konuşurken gördüm. Sinirden köpürüyordum. Görmezden geldim ve Min jae yi aradım.
So yeon:Nerdesin şapşal? Ben yemeye başladım bile.
Min jae:Ya şu sizin evin yanında yaşayan ajumma varya marketten geliyodu elindeki ağır poşetleri görünce elinden aldım. Birlikte yürüyoruz şimdi.
So yeon:Vayy! Beni çok gururlanırdın. Yanlız ramenin parası senden unutmam bunu ha!
Min jae:Tamam zaten 10 dk ya ordayım gelince...
Kang tae rim:Gelmene gerek yok ben onunla ramen yer parasını da öderim.
Elimden aniden alınan telefonla kafamı alan kişiye çevirdim. Kang tae rim... O beyaz tişört mü? Niye kasları gözüküyo. Ben yavaş yavaş kızarmaya başlarken bana doğru uzatılan telefonla kendime geldim. Telefonu elime aldım. Bir şey demeden ramenimi yemeye başladım. Çünkü sürekli onu Yu rae ile görmek benim canımı sıkıyor ve kalbime ağrı girmesine neden oluyordu. Konuşmamak ya da ona bağırmamak için kendimi zor tutuyordum.
Kang tae rim:Kendini sıkma rahat ol.
O görmeden gözlerimi devirdim.Dediği şeye bak senin o karadelik gibi siyah olan ama beni okyanusmuş gibi kendimden geçiren gözlerin, damarları ve kemikleri özenle dizilmiş gibi duran ellerin ve aman tanrım o beyaz tişörtün varken nasıl kendimi sıkmaya bilirim acaba?
So yeon:Yu rae ile ne konuşuyordunuz?
Tae rim:Niye merak ettin.
Elimdeki çubukları sertçe masaya bıraktım. Sinirden dilimi ağzımın içinde oynatmaya başladım. Hemen arkamdan 10 kutu tamen aldım ve hepsini açtım.
Tae rim:Ne yapıyorsun?
So yeon:Bunları da ödersin artık.
Oturduğum yerden kalktım ve ellerim cebimde marketten çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dimple
Novela Juvenil"Neye bakıyorsun?" "Gamzelerin diyorum öpebilir miyim?" . . . "Hatırlıyor musun? " "..." "Gazmelerimden öpmek istemiştin."