Bir yumruk daha..bir ...iki..üç..dört ..beş..altı..yedi..sekiz..
En sonunda kendi mi dizlerimin üzerine yere bıraktım. Sinirim geçmiyordu. Dayanamıyorum bu acımasız hayata. Bakmıştım artık.Ben Masal Seçkiner. 17 yaşındayım. Aksan kolejinde okuyorum. Maddi durumumuz çok iyi. Babamın bir holdingi var.
Annem beni çok küçükken daha iki yaşındayken bırakıp gitmişti. Babamla yaşıyorum. Tabi buna yaşamak denirse. Babamın yüzünü günde bir iki kere zor görüyorum. Eskiden böyle değildi. Bütün günümü babamla geçirdiğim günlerim olurdu. Ama şimdi o da yok. Babam son 6 aydır eve sadece üzerini değiştirmek için geliyordu. Bazı günler hiç yüzünü bile görmüyordum.
Yerden kalktım. Son olarak kum torbasına bir tekmede geçirdikten sonra yukarı çıktım. Çok sinirlendiğim zamanlar bodrumda olan spor odasına iner oradaki kum torbasını yumruklardım. Salona göz gezdirdiğimde babamın yine gelmediğini bir kez daha gördüm. Mutfağa su içmek için gittiğimde hizmetçilerin akşam yemeği için koşuşturduğunu gördüm. Kafama takmayarak suyumu içtim ve odama çıktım. Telefonumun çaldığını görünce yatağımın üzerinden aldım. Babam arıyordu. Cevapladım ve babamın konuşmasını bekledim.
"Kızım evde misin?"
"Evet baba bir şey mi oldu?"
"Kızım akşam misafirlerimiz gelecek güzelce hazırlanmanı istiyorum"
"Kim geliyor baba ?"
"Kızım önemli misafirlerimiz dedim ya. Sen şimdi hazırlanmana bak. Hem sana akşam büyük bir sürprizim var."
"Tm o zaman by by"
"By kızım"
Bu neydi şimdi ya! Yani genellikle misafirimiz olmazdı. Olsa bile babamın arkadaşları olurdu. Onlarla da pek alakam olmazdı. Demek ki akşam gelen misafirlerimiz babam için çok önemliydi. Bir de sürpriz dedi. Babamın bana ne gibi bir sürprizi olabilirdi ki. Babam bana en son sürpriz yaptığında 6 ay önce bana araba aldığı zamandı. O zaman da ehliyetim yoktu ama babam onu da bi şekilde parayla halletmişti.
Saate baktığımda 20:00 olduğunu gördüm. Daha akşama yarım saat vardı. Ben de anca hazırlanırım diye ne giyeceğimi bakmaya başladım. Sade ama bir o kadarda güzel olan dizimin üstünde straplez bordo bir elbise seçtim. Üzerime geçirdiğimde sanki bir az kısa olmuştu. Hatta çok kısaydı. Sorun olmayacağını düşündüm ve saçımın uçlarını maşayla hafif dalgalandırdım. Makyajımı da çok abartılı olmayacak şekilde yaptıktan sonra beyaz sittelottalarımı da ayağına geçirdim. Aşağıdan zilin sesini duyunca babamın ve misafirlerin geldiğini anladım. Aşağıya inerken sittelottalarımın sesi merdivenlerde yankılanıyordu.
Son basamağı da indiğimde karşımızda gelen misafirleri gördüm. Hemen hemen babamın yaşlarında bir kadın ve yine benim yaşlarımda olan ultra yakışıklı bir erkek duruyordu. Aman allahım o ne öyle!
Kadın beni farkettmişti ve muhtemelen beni süzüyordu. Ama erkek telefonuna bakıp bir şeyler yapıyordu. Ve kaşları çatılmıştı. Muhtemelen kadının oğluydu.
Babam kadına gülümseyerek bize baktı." ben sizi tanıştırayım. Ceydacığım bu Masal benim kızım. Kızım bu da Ceyda, müstakbel karım senin de annen."
Arkadaki yakışıklıyı da gösterek
"Bu da Rüzgar senin abin"
Ne !!!ne demişti o müstakbel annen ve abin mi? Bu adam kesin kafayı yemiş olmalı. Ya da ben rüya falan görüyordum. Çünkü böyle bir şey olamazdı. Benim annem yoktu. Üvey annem hiç olamazdı. Bir de bu yetmiyormuş gibi abi çıkmıştı başımıza.
Ben sinirle kaşlarımı çatarken abi olacak şahıs hatta adı neydi. Rüzgar olacak kişi telefonunu bırakmış sırıtarak beni süzüyordu. Pislik bu bu gerçek olamazdı ya. Sinirle gözleri mi yumdum ve arkamı döndüm. Parmaklarımı saçlarıma geçirdim.
Aniden gelen sinirle arkamı dönüp bağırmaya başladım.