Serkan'ın yüzü kireç gibi olmuştu, birden Eylül'ün elini bırakıp odadan çıktı...
Eylül: Serkan! Serkan gel bi dakika!
Serkan hızla çıkınca Eylül de peşinden gider...
Eylül: Serkan... dur ne olur...
Serkan arkasını döner...
Serkan : ne?! Ne Eylül ne?!
Eylül : noolur bırakma beni, yanımda ol, sana ihtiyacım var...
Serkan : Eylül senin bana ihtiyacın yok. Senin işin Muratla, Allah kahretsin!
Serkan yumruğunu duvara geçirince Eylül yerinden sıçrar...
Eylül: sakin ol ne olur...
Serkan : ben bunu daha fazla dinlemek istemiyorum tamam mı?
Eylül: naapıcaksın? Boşanacak mısın benden?
Serkan: ne? hayır... tabi ki hayır bunu istemiyorum, sen istemediğin sürece
Eylül: hayır, tabii ki hayır... istemiyorum Serkan. Bana bak...
Serkan: Eylül konuşacak birşey yok. Git ne olur git! Biraz yalnız kalıp sakinleşmem lazım...
Eylül: Serkan! Dinleyeceksin
Serkan : hayır... zaten ben kimim ki? Ben kimim? Burda ebeveyncilik oynuyorum, çocuğun babası var zaten... şaka gibi... Adam benim zaten kuyumu kazmaya uğraşıyo. İşi gücü yok, bir de fotoğraflarımı çekip sana göndermiş şerefsiz herif! Şimdi de eline ne güzel fırsat geçti, içeride sırıtıyordur pis pis... aşağılık herif!
Serkan bakmayınca Serkan'ın yüzünü iki eliyle avuçlayıp kendine çevirir...
Eylül: Serkan... bak, Murat benim umrumda değil. Eskiden olsa ona saygı duyardım, önemserdim ama Yağmur'u reddettiği günden beri bir an olsun umrumda olmadı. Zaten dün de ben onun evine sadece kızıma göz kulak olmak için gittim tamam mı? Sadece kızımız hasta olduğu için ordaydım.
Serkan: biliyorum...
Eylül: ama bunu yapamam Serkan... tekrar o eve dönüp, onunla... yapamam olmaz...senle evli olmasaydım bile yapamazdım... mümkün değil.
Serkan : Eylül... Allah kahretsin! kızın söz konusu...
Eylül: kızımız Serkan... kızımız... bizim kızımız... seninle benim kızımız... hem Yağmur... O iyi olacak
Serkan: böyle birşeyi riske atamazsın Eylül. Kızının... kızımızın hayatı söz konusu
Eylül: dinle beni Serkan... eğer bir gün tekrardan hamile kalırsam, o çocuk senden olucak...
Serkan: Eylül, bak tamam... bundan nefret ediyorum ama eğer Yağmur iyi olacaksa...
Eylül: iyi olacak... ilaçlarla başlıcaz tedaviye...
Serkan: Eylül...
Eylül: Serkan , bak aşkım... eğer durum o kadar ciddiyse... zaten 10 ay kadar dayanamaz zaten...
Serkan : şişşt deme öyle...
Serkan Eylül'e sarılır sıkıca...
Serkan: Eylül, gerekiyorsa...
Eylül: hayır Serkan... hem ben de yapamam zaten. Başkasına aşıkken olmaz...
Serkan: emin misin? Eğer benim yüzümden yapmayacaksan ve o minicik cana benim yüzümden birşey olursa ben kendimi asla affetmem Eylül
Eylül: hayır... kesinlikle eminim... dediğim gibi, zaten Yağmur'un o kadar ağırsa durumu, kardeşinin doğumuna kadar dayanamaz bile.
Serkan: deme öyle...
Eylül: öyle ama... doktorum ben. Bu işin nasıl ilerlediğini biliyorum. Allah kahretsin ki herşeyin farkındayım... Şuan bir kardeşi olsaydı, tamam. Ama ortalıkta çocuk yok. Doğana kadar herşey çok geç olur...
Serkan: peki... içeri geçelim hadi
Eylül: elin kanıyo...
Serkan: boşver elimi
Eylül: kırık olabilir, çok sert vurdun...
Serkan : umrumda değil... hadi artık içeri geçelim lütfen... herşeyi öğrenmek istiyorum. Ne yapılması gerekiyorsa yapılacak duydun mu beni? Çocuksa çocuk. Bağrıma taş basarım, ağlar zırlarım oturur Yağmur'un iyi olmasını beklerim... onu çok seviyorum ben...
Eylül: bitanem benim... seni çok seviyorum...
Serkan: ben de seni...
Eylül: bir dakika... bana şimdi açıklayabilir misin neden dün akşam benden orda olduğunu sakladığını?
Serkan : içeri girelim, kızımızla ilgili ne yapıcaz onları öğrenelim. Akşama eve dönüyorsunuz zaten, sana herşeyi anlatıcam tamam mı?
Eylül: tamam...
Serkan : ayrıca ona değil bana güvendiğin için öyle mutluyum ki...
Eylül: söylediğim herşey gerçekti... sana tüm kalbimle inanıyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Novela Juvenil2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...