Davetlileri halletmişlerdi, herkese davetiye gidecekti. Düğün pastasını, çalacak orkestrayı da ayarlamışlardı. Lotus Otelleri'nde olacaktı düğün, her şey hazırdı.
Masal, Tuğra'nın koluna girmişti ve beraber yürüyorlardı. "Ferman, bizim için şarkı söyleyecek. Normalde babamla asla aynı ortama girmezdi fakat o teklif etti." Tuğra başını salladı. "Sonuçta ablası bir kez evlenecek, orada her şeye rağmen bulunmak istemesi çok doğal."
Maçka Parkı'nda yürüyorlardı. Tuğra ortamı izlerken çok mutluydu. Kendini New York'ta Central Park'ta gibi hissetmişti o an. Orası tabii ki doğal olarak daha büyüktü lakin önemli olan ortam değil, o ortamın hissettirdikleriydi.
Yürürlerken yanlarından dondurmacı geçince çocuk gibi heyecanlanıp Masal'a döndü. "Dondurma ister misin?" Masal üst dudağını ısırırken başını iki yana salladı. "Veganım." dedi yavaşça.
Tuğra yüzünü buruşturdu. "Üzgünüm unuttuğum için." Masal kıkırdadı. "Önemli değil, sen yiyebilirsin." Tuğra bunu duyunca hızla dondurmacıya gidip üç top dondurma aldı ve yemeye başladı. Yedi yaşındaki çocuklara benziyordu.
"Masal, benim evlenmek için bir nedenim var. Şirketin yöneticisi olmalıyım çünkü olmazsam ne yapacağımı bilmiyorum fakat senin sebebin ne?" Tuğra uzun zamandır bunu düşünüyordu. "Eğlencelisin, komiksin ve güzelsin. Hiç tanımadığın biriyle evlenmek yerine, aşık olduğun biriyle evlenebilirdin."
Masal kollarını göğsünde birleştirip ağaçları izlemeye başladı. Gerçek sebebini kimseye söyleyemezdi, söylememeliydi. "Çünkü..." Tuğra elini Masal'ın omzuna koydu. "Söylemek istemezsen anlarım, seni zorlamıyorum."
Masal içtenlikle gülümsedi. "Hayır, önemli bir şey değil. Sen nasıl yönetici olmak için yetiştirildiysen ben de bunun için yetiştirildim. Her zaman bunun olacağını biliyordum."
Tuğra anlayışla başını sallarken Masal ise ona yalan söylediği için kötü hissediyordu. Zaten hiçbir zaman yalan söylemeyi sevmemişti.
Tuğra dondurmanın külahını yerken telefonu çaldı. Cebinden çıkarttığında tanımadığı bir numara görünce gülümsedi ve hızla telefonu açtı. Ahmet'in ailesinin aramış olduğunu umut ediyordu. "Ben Tuğra Korhan." dedi heyecanla.
"Merhaba Tuğra Bey. Kartınızı oğluma vermişsiniz, ayrıca aldığınız kıyafetler için çok teşekkür ederim." Tuğra, karşısında duyduğu sese şaşırmıştı. Oldukça düzgün konuşan biriydi.
"Teşekküre hiç gerek yok, daha fazlasını da yapmak isterim." Masal da dikkatle izliyordu Tuğra'yı. Dün yardım ettiği çocuğun ailesinin aradığını anlamıştı.
"Çok teşekkür ederim efendim. Uzun zamandır işsizim. İleride bunların hepsini telafi edeceğim." Adamın sesi ağlamaklı geliyordu. Oğlunun dilenmesinden, insanların onlara yardım etmesinden mutlu olmadığı ve gerçekten onlara bakmak istediğini belli ediyordu.
"İsterseniz yarın görüşelim, iş ayarlayalım." Tuğra yüzünde bir zafer gülümsemesiyle konuşuyordu. Buluşma yerini ayarladıktan sonra telefonu kapattı ve Masal'a hızla sarıldı.
Masal beklemediği bu tepkiyle ilk başta irkilse de Tuğra'nın kahkahalarına eşlik etti. "Aramayacaklar diye çok korkmuştum." Masal gömleğini düzeltirken "Ben de Ferman'a haber veriririm. O da yardım etmeyi çok istiyor."
Tuğra saçlarını düzeltirken hala gülümsüyordu. "Yarın buluşmaya sen de gel." Masal dudağını büküp başını salladı yavaşça. "Yarın defile için mankenlerle buluşacağım fakat Ferman gelebilir."
Tuğra omzunu silkti. "İstiyorsa gelsin o zaman." dedi yavaşça. Ferman'ın ne konuda yardımcı olabileceğini bilmiyordu ama gerçekten istiyorsa onlarla tanışmalıydı.
🎇
Masal ve Tuğra şibliycem böyle giderse gkfjdlf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rewrite the stars °bxb
KurzgeschichtenTuğra Korhan'ın yirmi yedi yıllık yaşamı, hayattaki tek amacı olan aile şirketini babasından devralmasına hazırlanarak geçti. Amacını gerçekleştirmeye çok az kala, babasının son sürpriziyle hayatının beklediğinden çok daha farklı olacağını asla haya...